XXIV. || istemediğin ot burnunun dibinde biter misali

1.6K 208 204
                                    

"...Seul Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nden dün akşam saatlerinde firar ettiği anlaşılan Kim SeokJin, Kim Namjoon, Kim Taehyung, Park Jimin, Jung Hoseok, Min Yoongi ve Yuta Nakamoto isimli yedi mahkumun izine henüz rastlanamadı. Cezaevi yönetimi "Olayın nasıl gerçekleştiğini bilmiyoruz, kamera kayıtlarında firara dair her hangi bir görüntü yok. Araştırmaktayız," dedi. Firar gecesinin aynı saatlerimde kırmızı bir Transporter'ın uçurumdan yuvarlanması ve içersinden yedi ceset çıkması herkesi aynı soruya yönlendirdi; Kazayı yapan grup kaçan mahkumlar mıydı? Adli tıp; cesetlerin tanınamayacak durumda olduğunu, teşhis etmenin şu anlık oldukça zor olduğunu belirtirken mahkumların aileleri olaydan habersiz olduklarını söylediler. Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz. Şimdi hava durumu..."

Televizyonun sesi tüm evde yankılanırken altı firari mahkum yataklarından çıkıp üst kata geldiler. Jin televizyonun sesini kısıp kendini deri koltuğa bıraktı, beklediği bir tepkiydi tüm bu olanlar.

"Vay, ünlü olmuşuz."

Hoseok televizyonun sol tarafında alt alta yayımlanan fotoğraflarına baktı sırıtarak. Hepsinin aynı gün, ailelerine ulaştırmak için çekilmiş olan fotoğrafları yayımlanıyordu televizyonda. Jimin yedi fotoğrafın arasında kendini bulup süzdü, bu fotoğrafı çok sevmezdi.

Hepsi sıra sıra koltuğa kendini atarken Jungkook kayar cam kapısını açıp uykulu gözlerle içeriye baktı.

"Ne oluyor?"

"Gel bak ünlü olmuşuz."

Jungkook kısık gözleri ve dağınık saçlarıyla Hoseok'a direnmedi ve onu çekmesine izin verdi. Odadan uzaklaşırken kapıyı ardından kapatmayı da unutmadı. Dün gece heyecandan pek uyuyamamış olsa bile şimdi tekrar dostlarıyla bir güne başlıyor olmak tüm uykusuzluğuna ve enerjisizliğine ilaç gibi gelmişti.

"Hiç de kaçak gibi durmuyorsunuz. Tiplere bak sanki birazdan hayır kurumu reklamı sunacak gibisiniz."

Jungkook uykulu sesiyle durum değerlendirmesi yapmıştı kendi tarzıyla. Hepsi sıra sıra esnerken Jimin dün gecenin etkisiyle Taehyung'un yanına yaklaştı ve dizleri bir birine değecek şekilde oturdu. Heyecanlıydı, kaçak hayatı yaşadığından veya her an yakalanabilme ihtimali oldukları için değil. Taehyung ile dün gece yaşadıkları harika an için.

Öpüşmelerinin ardından boş kalan yatak odasını ikisi paylaşmış, aynı yatakta sarılarak uyumuşlardı. Ama şimdi Taehyung'un yüzüne baktığında aynı heyecanı göremiyordu. Tüm hevesi mahvolup gitmesin diye bakışlarını ondan çekti ve ayaklandı.

"Kahvaltıyı gölün kenarında yapalım!"

Taehyung meselesini arkaya atıp ellerini şaklattı. Bu gün özgürlüğün ilk günüydü ve bunu mahvetmek istemiyordu.

Yoongi her zamanki huysuzluğuyla yüzünü buruşturdu.

"Göl möl ne gerek var, yapalım işte burada."

"Şakasın şu an hyung. Dört yıldır ağaç görmüyorum diye sızlanan sen değil miydin? Kaldır kıçını, göl kenarına iniyoruz."

Hoseok, Yoongi'yle baş edebilen ve onun mızmızlıklarını çekebilen tek kişi sayılırdı yedi kişinin arasında. İkisi çok iyi anlaşırlardı.

Yoongi öfleyerek oturduğu yerden kalktı ve topuklarını vura vura merdivenlerde indi. Arkasından diğerleri de giderken Jimin Taehyung'u umursamadan yanından geçip gitti. Modu düşsün istemiyordu ve tüm gün onu görmezden gelmeye karar verdi.

***

"Bastığın yere dikkat et Bee!"

"Tamam baba, kaç kere söyleyeceksin!"

IDYLLIC pt. 1  || vmin Où les histoires vivent. Découvrez maintenant