XX. || gerçekleşen bir rüyada açan bir çiçek

1.8K 220 199
                                    


*Jimin*

Min Ho

Öncelikle selam eder o küçük kıçını tekmeleriz Ho. Evet doğru tahmin ,biz Üç Büyükler; hani hapise girdikten sonra asla ziyaret etmediğin patronların. Çabucak lafa gireceğiz Min Kahrolası Ho. Yakın, çok çok yakın zamanda bizden her hangi birisini ziyarete gelmen gerek. Yakınlarda açık görüş yok, savcılık izinli özel görüş almanı istiyoruz. Nasıl alacağım dersen umurumuzda değil, bir şekilde öğren ve gel. Bekliyoruz...

Üç Büyükler

Mektubu okuyup kağıdı masaya geri koydum.

"Güzel yazmışsınız ama, neden onu çağırdığınızı da belirtseniz daha iyi olmaz mı?"

"Buraya gelen ve giden mektuplar okunuyor Chim. Bu kadar da saf olma."

Jin hyunga gözlerimi devirip ayaklandım, üstümü değiştirip hazırlanmam gerekiyordu çünkü öğleden sonra psikiyatri kontrolüm vardı. Psikiyatri kontrolünden ziyade büyük bir göreve sahiptim; Joon Lee'yi ikna etmek.

Korkuyor muydum? Evet. Her şeye rağmen buradan çıkmayı denemeye değer miydi? Kesinlikle.

Üst kata vardığımda Taehyung da oradaydı. Uzanmış şarkı mırıldanıyor bir yandan da ritim tutuyordu.

İlerleyip dolabın önünde dikildim.

"Bu senin stresle başa çıkma yolun mu?"

Mırıldanmasını durdurdu.

"Stres değil, sevinme yolum bu. Buradan çıkma ihtimalimiz beni deli gibi mutlu ediyor."

"Sence dışarıda nasıl bir hayatımız olur?"

Bir tişört çekip çıkarttım rafların arasından. Üzerimdekini çıkartırken Taehyung'un ayaklandığını duymuştum.

"Bence çok güzel bir ekip olacağız ve..."

Bedeni tam arkamdaydı ve nefesi enseme değiyordu. Bu iyi değildi, hem de hiç. Ensemdeki tüylerin diken diken olduğunu hissediyordum ve kasıklarımdaki hareketlenme yine oluyordu.

Titrek bir nefes aldım.

"Ve?"

Gülümsediğini hissediyordum.

"Ve... Harika zaman geçireceğiz."

Elini omuriliğim boyunca yukarıya sürttü ve ardından aynı şekilde indirdi. Gözlerimi hızla kapatıp açtım, hissettiklerim çok... çok hoşuma gidiyordu.

"T-tae..."

İsmini zar zor söylemiş olmam hoşuna gitmiş olacak ki dokunuşları ritmik bir düzene dönüşmüştü. Beceremiyor, kendime engel olamıyordum. Yüzümü ona dönüp başımı kaldırdım ve gözlerine baktım.

"Bunu yapma."

Muzip bir gülümseme belirdi dudaklarında.

"Neyi yapmayayım?"

"Beni tahrik etme."

Kendi doğru sözlülüğüme şaşırıyordum. Baştan başa yüzünü süzdüm. Dudaklarını hissetmek için her şeyimi feda edebilirdim.

Benim üzerimdeki yarattığı bu etki beni fazlaca aşıyordu. Bu zamana kadar onlarca insanla birlikte olmuştum ve hiçbiri Taehyung'a dokunmamışken bile hissettiklerimi hissettirememişti bana.

"Park Jimin!"

Gardiyanın yankılanan sesiyle birlikte titrek bir nefes daha aldım ve ondan bir adım uzaklaştım.

IDYLLIC pt. 1  || vmin Where stories live. Discover now