XVI. || güven kazanılan bir şeydir

1.8K 243 151
                                    

*Jimin*

"Biz senin ailen değiliz."

"Bu saatten sonra bir başınasın."

"Bizi arama demedik mi sana aptal!"

"Geceyi benimle geçireceksen burada kalabilirsin güzelim."

Sesler... Kafamın içinde yankılanan o lanet sesler.

Namjoon hyung beni avluya çıkartmıştı. Halsizdim ve bir o kadar da berbat. İçimde bir mezarlık vardı, bir tek benliğimin gömülü olduğu. Çevremdeki insaları üzdüğümün farkındaydım ama ne yapabilirdim ki.

"...Sırtında sigara söndürmüşler. Güzelim beyaz tenini yakmışlar, hırpalamışlar. Aklım almıyor!"

Yoongi hyung günlerdir hepimizi mahveden detayları tekrarladıkça tekrarlıyordu.

Omuzlarımdaki battaniyeye sokuldum. Ağlamak istiyordum. Jungkook'u düşündükçe içimdeki hisler katlanarak beni daha da harap ediyordu.

"Üşüyor musun?"

Masada karşımda oturan Jin hyunga gülümseyip başımı iki yana salladım. Üzerime düşüyor olmaları hoşuma gidiyordu. İlk kez ailem oluyordu, alışık olmadığımdan afallıyordum.

"Ne yapacağız Yoongi? Kook'u düşünmeden edemiyorum."

"Bir sikim bilmiyorum Hyung. Görüşten beri uyuyamıyorum, bir an bile gitmiyor o yıkılmış görüntüsü gözümün önünden. Kafayı yiyeceğim."

Derin bir nefes alıp Yoongi hyungu süzdüm. Göz altları mosmordu ve yüzü çökmüştü. Tıpkı benim gibi...

"Bir fikrim var!"

Hoseok hyung ciyaklayarak avluya girdi Tae ile birlikte. Taehyung göz ucuyla bana baktığında ona gülümsedim. Sonrasında onlarda masanın etrafındaki yerlerini aldılar.

Meraklı gözlerle devam etmesini bekliyorduk.

"Dışarıda baya belalı insanlar tanıyorum. Haber yollayayım babasını korkutsunlar. Nasıl fikir?"

Yoongi hyung histerik bir kahkaha attı.

"Adam baron Hope. Günde kaç tane belalıyla aynı masaya oturuyor haberin var mı? Cesetlerini paspas yapar kendine."

"Doğru... Ama ne yapacağız ki? Kahroluyorum."

"Kim Namjoon! Mektubun var."

Namjoon hyung oflayarak ayaklandı ve avludan çıktı. Durup arkadaşlarımı süzdüm. Hepsi düşünceli ve kaygılıydılar. Bir yandan benim için üzülüyor olmalarına vicdanım el vermiyordu. Olabildiğince iyi görünmeye çalışıyordum.

Kurumuş dudaklarımı yaladım.

"Bir daha ne zaman gelecekmiş seni görmeye?"

Konuşmama şaşırmış olsalar bile belli etmemeye çalıştılar. Yoongi hyung sigarasından son bir nefes alıp izmariti kül tabağına bastırıp söndürdü.

"Gelebildiğim zaman geleceğim dedi. O siktiğimin Dong Hyun herifinin kafatasını patlatıp kanında banyo yapmak istiyorum."

Uzanıp elini tuttum.

"Jungkook bir çaresini bulacaktır hyung. Kendini burada kahretmen hiçbir şeyi değiştirmiyor maalesef..."

"Diyene bak."

***

Hava kararmaya yüz tutmuşken içeriye geçtik. Kafamın içinde kıyametler kopuyordu. Gardiyan sayımı yapıp çıktıktan sonra kapatılan kapının sesi bile yerimden zıplamama yetmişti. Derin bir nefes alıp karşımda bana bakan Taehyung'a göz kırptım.

IDYLLIC pt. 1  || vmin Where stories live. Discover now