30

6.6K 552 218
                                    

Jungkook yumruk yaptığı ellerini stresten daha da sıkarken karşısındaki beden bu durumu farketmiş ve sakince konuşmaya başlamıştı.

"Sakin olmalısın Jungkook"

Yoongi'nin bu sözü üzerine Jungkook başını iki yana sallayıp

"Benden nasıl sakin olmamı istersin? O geri döndü. Bir yıl sonra onu canlı bir şekilde karşımda gördüm. Nasıl sakin olabilirim Tanrı aşkına?"

Sesini olabildikçe altçak çıkarmaya özen göstererek nefes dahi almadan peşi sıra sıralamıştı kelimelerini.

Taehyung sadece bir kapı ötelerinde duruyordu. Konuşulanları duymasını istemezdi.

"Beni tanımadı" dedi hissettiği hüzün ses tonuna yansırken.

Tanımamıştı. Her ne kadar böyle olacağını biliyor olsada boş bakan gözleri tamamen şefkatten uzak ses tonu, üşütmüştü yüreğini.

"Böyle olacağını biliyordun"

"Evet ama bu katlanılamaz bir şey" diyerek bakışlarını yere düşürdü Jungkook.

Katlanılamaz bir şeydi.

"Yapabileceğimiz bir şey yok. Zamanında beni dinleseydin şuan bunları yaşıyor olmazdın"

Jungkook hızla bakışlarını karşısındaki bedene çevirip

"Seni dinlemediğim için pişman değilim. Yine olsa yine aynısını yaparım" dedi ve ardından içinden ekledi 'yine olsa yine beni kandırmasına izin veririm'

"Peki şimdi ne yapmayı düşünüyorsun çocuk?"

Ne yapacaktı? Gidecek bir yeri yoktu. Çalıştığı iştende ancak geçinebileceği kadar para kazanıyordu.

Ne yapacaktı?

"Bilmiyorum" diyerek başını eğdi.

"Neyseki benim gibi dahiyane bir insan var" diyen Yoongi ile kendini tutamayıp güldü.

Yıllar önce inanmayıp hasta sandığı adam şuan onun için çabalıyordu.

Hayat gerçekten tuhaftı.

"Taehyung'a senin benim çok yakın bir arkadaşım olduğunu söyledim ve ev bulana kadar burada kalmanın sorun olup olmayacağını sordum"

Jungkook Yoongi'nin sözlerini can kulağıyla dinlerken

"Ne cevap verdi?"

"Elbette sorun olmayacağını söyledi. Sonuçta benim arkadaşımsın" diyerek kendinden emin bir şekilde gülümseyen Yoongi ile o da gülümsemişti.

Ona minnettardı.

"Şimdi yapman gereken sana sunduğum bu firsatı en iyi şekilde değerlendirmek."

"Nasıl yapacağım?"

"Onu kendine aşık edeceksin"

Jungkook duyduğu şeyler üzerine tüyleri ürperirken hızla başını iki yana salladı.

"Yapamam"

"Yaparsın."

"Hayır. Yapamam"

"Bak çocuk ben yaparsın diyorsam yaparsın. Ölü birisini sevmeye devam etmesindense sana aşık olması daha iyi"

Jungkook ne yapacağını bilemeyerek çaresizce Yoongi'nin gözlerinin içine baktı.

O böyle bir şeyi yapamazdı, ölene kadar onu tek taraflı seveceğini bilse dahi onu kendine aşık edemezdi.

"O hâlâ onu mu seviyor?"

Jungkook en korktuğu soruyu dile getirdiğinde gözlerindeki hüzün görülmeye değerdi.

"Bilmiyorum" dedi Yoongi

Gerçektende bilmiyordu. Taehyung'la oturup hiç bu konu hakkında konuşmamışlardı.

"Sen sadece kendin gibi davranmaya devam et çocuk, eminim o sana kalbinin kapılarını açacaktır"

•••

"İyi bir aşçıyımdır" diyen Taehyung ile Jungkook'un bakışları daldığı duvardan tezgahta bir şeyler doğramakta olan Taehyung'u bulmuştu.

"Biliyorum" diye fısıldadı kimsenin duymayacağı şekilde ve gözünün önüne düşen anılarla gözlerinin dolmasını engelleyemedi.

O son gün geldi aklına,

Taehyung'un şuan bir şeyler doğradığı tezgahta oturduğu sıralarda yaşadıkları anlar doldu zihnine

"Benim gibi bir aşçıyı bir daha bulamazsın sevgilim"

Ağlamamak için bakışlarını tavana dikip sertçe yutkundu.

Ölüm gibi bir şeydi ama hâlâ nefes almaya devam ediyordu.

"Yoongi nerde kaldı? Alt tarafı Jin'i alıp gelecekti"

"Ha?"

Jungkook girdiği transtan çıkarak dudakları arasından kaçırdığı şaşırma nidası ile Taehyung'un bakışları yüzünü bulmuştu.

"Yoongi diyorum nerde kaldı? Alt tarafı Jin'i alıp gelecekti. Beni dinlemiyor musun?"

Jungkook hızla başını iki yana sallayıp

"Dalmışım, özür dilerim" dedi. Taehyung ise bir şey demeden uğraştığı işine geri döndü.

Bahsi geçen Jin, Kim Seok Jin yani nağmı değer Yoongi'nin eski doktoru,

"Dolaptan tencereyi getirir misin?"

"Getiririm"

Onunla konuşabilmek adına kendini zorluyordu Jungkook, hâlâ alışamamıştı ve abartı tepkiler vermemek adına büyük bir savaş veriyordu.

Dolaptan orta boyda bir tencere alıp Taehyung'a uzatarak

"Buyur" dediğinde Taehyung bedenini Jungkook'a çevirip yüzündeki o stabil ifade ile elindeki tencereye uzandığı vakit birbirine değen elleri ile Jungkook içinin titrediğini hissetti.

Bir yılın üzerine ilk defa ona temas ediyordu ve bu durum daha az önce dolan gözlerinin tekrardan dolmasına sebep olmuştu.

Ona sımsıkı sarılmak hatta kucağına oturup saatlerce onsuz neler yaşadığını ona anlatmak isterken sadece ellerinin birbirine değmesinde ağlayacak duruma gelmişti.

Taehyung tencereyi sert bir tutuşla Jungkook'un elinden alıp ocağın üzerine koyduğunda Jungkook derin bir nefes verip

"B-ben bi tuvalete gideyim" diyerek adeta kaçarcasına mutfaktan çıkmış önünü görmekte zorlanırken hızla merdivenleri çıkarak tuvalete bedenini atmıştı.

Kapıyı ardından kapatıp kilitledikten sonra klozetin üzerine oturup yüzünü elleri arasına aldıktan sonra ağlamaya başlamıştı.

"Tanrım dayanamıyorum. Karşımda öylece duruyor ve ben kahroluyorum"

Göz pınarlarındaki yaşlar usulca yanaklarını ıslatırken

"Dayanamıyorum! Dayanamıyorum!"

"Tanrım bana yardım et"

"Bana bir yabancıymışım gibi davranmasına dayanamıyorum"

Kulağına dolan zil sesiyle hızla yüzünü elleri arasından çekip dönen başına rağmen ayağa kalkmış ellerini lavabonun kenarlarına koyup aynadaki yansımasına bakmıştı.

"Berbat görünüyorum"

"Sikeyim berbat bir haldeyim" diye söylendikten sonra tekrardan ağlamaya başlamıştı.

Ağlarken bir yandan da kendi çapında hıçkırıklarını bastırmaya çalışıyordu lakin görünen o ki tuvaletin kapısının önünde durmuş hıçkırıklarını dinleyen esmer bedenden bi haberdi.




El birliğiyle Taehyung'u Jungkook'a aşık edeceğiz arkadaşlar...

Patient | TaekookWhere stories live. Discover now