8. Bölüm

7.9K 503 33
                                    

#Vandas#

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

#Vandas#

Soğuktan nefret ediyordum. Bu hep böyle olmuştu. Küçükken, kar yağdığında her zaman dışarı çıkar oynayabildiğim kadar oynar sonrada hızlıca eve kaçar kalorifere yapışırdım.

Ama şimdi elime sarılmış soğuk el istemediğim bir güven duygusu veriyordu. Elimi bir kez daha elinden kurtarmak için sertçe çektim. Ama kendisi arkasına bile dönme cürettin de bulunmadı. Ki ben elimi bırakmasını bekliyordum.

Elimi sıkıca sarılmış beni peşi sıra çekiştiriyordu. "Nereye götürüyorsun, beni?" Ayaklarımı yere sabitledim ve durduk. Daha çok o durduğu için durmuştuk.

"Benden korkmaman için bir şeyler yapmaya çalışmak istiyorum, güzelim."
Konuşmama izin vermeden beni arkasından çekiştirmeye devam etti.

Yaklaşık bir saattir beni peşinde sürüklüyordu. Dün gece bana gösterdiklarinden sonra bana yemek yedirmeye çalışmıştı. 'Kafasına atmasaydın. Yedirirdi.'

Dudaklarım iki yana kıvrıldı. Dünkü hali gözlerimin önüne gelince. Bir anda durup yüzüme baktı. Gözleri dudaklarımı buldu. Düz bir çizgi haline getirdim dudaklarımı.

"Güldün." Gözlerimi devirdim. Elimi bir kez daha çekmeye çalıştım ama bırakmak yerine beni kendine çekip sarıldı. Kolları belimi bulmuş, hafif sakallı çeneside kafamın üzerini bulmuştu.

"Bir daha yapsana ama bende görüyüm." Yumuşak çıkan sesi içimi ısıtsa da ondan uzaklaşmaya çalıştım. Ellerim göğsüne temas edince gerildi ve belimi daha çok kavradı. "Yada yapma. Boş ver, böyle kalalım."

"Bırak." Nazlanır gibi çıkan sesimle daha çok sokuldu. "Bıraak!" Avuç içlerim sertçe göğsüne bastırdım. Zaten hava soğuktu bir de onun soğukluğu içimin titremesine neden oluyordu. Ama beyefendi beni bırakın bırakmayı içine sokacak gibi sarılıyordu!

"Seni hiç bırakmayacağım, benim multum sigillum." Her zaman böyle sözcükler söylüyordu. Acaba küfür mü ediyor diye düşünmüyor değildim. "Ne dedin?" Kafamı çenesinin baskısından kurtardım. Kafamı kaldırıp ona baktım. Aramızda hatrı sayılır bir boy farkı vardı.

"Benim küçük mühürüm." Yutkunmama neden oldu duyduğum kelimeler. Mühür...

Bodan efsanesi.. mühürün vampirlere bulaşması.. ve dün gözlerinin, dişlerinin o hali..

Sertçe bir daha yutkundum. Boğazımdaki yumrunun geçemesi için.

שค๓קгเภкгคlเςєรเ

Kaçmam gerekiyordu ama karşımda ne kadar güçlü bir varlığın oturduğunun da farkındaydım. Bana gönderdiği kitaptan çıkarmıştım bu sonucu.

Hız, gereğinden fazla güç, istediği kadar nefesini tutabilmesi... kusursuz gibi görünüyorlardı ama değillerdi işte. Mühür onların laneti olmuştu. Soylarının karışmasına neden olmuştu. Ve onlar bundan hiç memnun değillerdi ama duygularına engel olamıyorlardı.

"Napacaksın, bana? Hayatının sonuna kadar beni kendine alıştırmaya zorlayacak mısın?" Soğuk havaya karşı üzerinde hala kısa kollu bir tişört vardı. Tezgahın üzerinde bana yiyecek hazırmaya çalıştığının da farkındaydım. Guruldayan karnımı duyar duymaz beni kucağına alıp bu ağaç evin önüne getidi.

Evde her hangi bir ısıtıcı yoktu. Sobaya bile razıydım şuan ama elimden tek gelen onun devasa montuna sarılmaktı. 

"Ben ölümsüzüm Feda. Ömrümün bir sonu yok." Kendini mükemmel bir varlık olarak gördüğü kesindi. Zaten kitaptada vampirlerden konu geçerken "bencil, asil, kendini beğenmiş" olarak tanımlanıyordu.

"Ama ben bir insanım ve öleceğim. En fazla 50 yılım kaldı." Histerek bir kahkaha attı. Elindeki tepsiyle yanıma gelip kucağıma bıraktı. Tepsiyi itecekken konuşması beni durdurdu. "Eğer yemezsen sorularının hepsi cevapsız kalır." Sırıta sırıta konuşması sinirlerimi bozuyordu.

"Tamam anlat!" Montun kollarının içinden ellerimi bulup dışarı çıkardı. Gözleriyle önümdeki sandviçi işaret etti. Tepsinin üzerindeki ekmeği kavradım. "Anlat." Gülümseyerek bana bakmaya devam ediyordu. "Anlatsana!" Montun kollarını katladı. " Şimdi ye ve sesiz ol." Gözleri benden onay beklerken kafamı sallamakla yetindim.

"Yüzyıllardır vardık. Ama sizden önce değil. İlk vampir Vandas da bir insandı. Ama o bir lanetle doğdu. Bebekken bile insanların kanlarını emmeye çalışıyordu. Bunu fark eden ailesi onu canice canlı canlı mezara gömdü. O mezarda yer altının soğu vücuduna işledi. Yer altında asırlarca kaldı. Yeterince güce ve büyüklüğe ulaşınca mezarından çıktı. Her gördüğü canlının tadını merak ediyordu. Ama onu bu hale getiren insanoğlunun soyunu kurutmak istiyordu. O gece yüzlerce insanı katletti. Sadece geceleri dışarı çıkabiliyordu. Gündüzleri derin bir uyku sarıyordu bedenini ve karşı koyamayıp uyuyordu. İnsanların acı çığlıkları duyan büyücüler o gecenin sabahı Vandas'ı yakaladı. Kendi diyarlarına götürdüler. Farklıların olduğu yere. Yeni bir türdük onlar için. Ve çok zararlıydık. Vandas'la zorlada olsa bir anlaşma yapıldı. Ve farklıların dünyasında yaşam sürmeye başladı. Ama dünayda bir bulaşıcı hastalık gibi herkese yayılmaya başladı bu saldırganlık. Vandas bazı insanların vücutlarında bir damla kan bıraktığından dönüşüm geçirmişlerdi. Büyücüler o vampirleri de Vandas'ın yanına getirdiler. Böylece soğukların da bir krallığı oldu."

Elimdeki sandiviçten sadece bir ısırık alabilmiştim. Ağzım açık gözlerim iri iri onu dinliyordum. Ama aklıma takılan en saçma soruyu sordum ona. "Sen neden uyumuyorsun?"

Şuan gündüzdü ve o uyanıktı. Gülerek cevapladı beni. "Soyumuz çok karıştı. İstersem hiç uyumayabilirim."

Sanırım kaçmam imkansız olacaktı. Hiç uyumayan bir vampirin elindeydim. "Bu gece seni krallığıma götüreceğim." Gözlerimi gözlerine değdi. Beni farklıların yaşadığı yer diye hitap ettiği yere mi götürüyordu. Vampirlerin arasına.

"Korkma sen onların kraliçesisin hepsi seni merakla bekliyor. Ve yanında ben olacağım."

Bu adam bu cümleleri kurarken beni rahatlatmaya mı yoksa öldürmeye mi çalışıyordu?

Çünkü ben hiç rahat değildim.

Çünkü ben hiç rahat değildim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

שค๓קгเภкгคlเςєรเ

Vampir'in Kraliçesi (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin