12. Bölüm

7.2K 497 71
                                    

nazkucukkalfa ithaf edilmiştir

nazkucukkalfa ithaf edilmiştir

Ops! Esta imagem não segue as nossas directrizes de conteúdo. Para continuares a publicar, por favor, remova-a ou carrega uma imagem diferente.

#tanrıça#

'Dudaklarında soluklanabilir miyim?"

"Rüyalarında seni her ne kadar uyarmaya çalışsam da kaçamayacağının farkındaydım, Feda. Mühür sadece bağlılık yemini demek değil. Mühür bir hissiyat. Tıpkı nefret gibi güçlü bir duygu. Kesilmeyecek bir uzuv. Lanet bir zelzele. Kaçılmaz bir son. Kimine göre ise aşk, sevgi ve kelebek hissi." Çiçekleri tek tek okşadı. Lavantalar sanki bunu beklercesine rüzgarla ahenkle dans etti. Bu kadının kokusu nereden geliyor diye düşünmeye gerek yoktu bence. Çünkü mutfağın bahçesi lavantalarla doluydu. Kocaman bir bahçe ve sadece lavanta olan alan huzur veriyordu. Ama ağır koku burnumun direğini sızlatmaktan geri durmuyordu.

Gözlerim bahçenin son bulduğu duvarlarda durdu. Onlar bile lavantalarla kaplanmıştı. Kocaman duvarlar her hangi bir merdivenle bile çıkılamayacak kadar büyüktü. "Neden duvar var?" Meraklı sesimle ona soru sormam dikkatini çekmiş olacak ki gözleri beni buldu. Bu kadar güzel olması imkansızdı ama o gerçekti. Her ne imkansız desem beni buluyordu.

"Kral yaptırdı. Asırlar önce. Daha toyluk yıllarımdayken, ondan kaçıp gidebileceğimi sanarken." Kaşlarım yukarı kalktı. O hep kaçmaya çalışmıştı ama asla kaçmamıştı, anladığım kadarıyla. Ya benim sonumda öyle olursa düşüncesi kafamı allak bullak ediyordu. Yıllarca bu yerde aman Allah' ım kafayı yerdim.

"Kaç kere denediniz gitmeyi?" Gülümseyerek geri döndü önüne. "İki kez." Kaşlarım usulca çatıldı. "İki kez?" Sorar gibi dudaklarımdan kopan sözcükler onu güldürdü. "İki kez " diye tekrarladı. İç çeker gibiydi. İçinde garip bir burukluk vardı. O iyi biriydi ya da kötü. Ama o bir anneydi. Kötü olamazdı değil mi? Hiç kimse çocuğuna kıyamazdı?

Dudaklarım birbirinden kopup kelimeler dudağımdan kopacakken mutfak ve bahçe arasındaki cam kapı açıldı. Hızla içeri dalan Acar'ın gözleri etrafı taradı. Hızla benim üzerimde durdu gözleri. Sanki herhangi bir hasar arıyormuş gibi beni süzdü. Bir şey olmadığına karar verdiğinde yanıma gelip yüzüme biraz daha yakından baktı. Bense ona hayret İçinde inceledim. Terlemiş gibiydi. Anlında küçük küçük su damlacıkları oluşmuştu. "İyi misin?" Koca eli kolumu kavradı. Onun kolunu ise zarif bir el. "O iyi. Ama sen onu kötü hale getirmeye çalışıyorsun. Babandan daha beter bir hayatın olacak. Sen hem bu kızın hemde benim ahımla nasıl yaşayacaksın. "

Kraliçenin dudaklarından çıkan acımasız sözler beni bile sararken Acar zerre etkilenmiş gibi durmuyordu. Aksine gözleri bir kez bile benim gözlerimden kopmamıştı. Sanki kraliçe şuan burada değildi ve yanında sadece ben vardım.

Kolunda sanki herhangi bir el yokmuş gibi beni kolumdan tutarak dışarı çıkardı. Afşar dışarıda bizi görünce saygı göstermek istercesine eğildi. Daha yeni kahvaltı yaparken her hareketimiz ile dalga geçip bizi güldüren o adam değilmiş gibi oldukça ciddi duruyordu. Acar yönünü kimseye dönmeden hızla adımlamaya devam etti. Son kez arkama baktığımda Afşar'ın bana göz kırptığını görmemle gülümsedim. Bu adam tam bir çılgındı!

Vampir'in Kraliçesi (Ara Verildi)Onde as histórias ganham vida. Descobre agora