14: take my picture now, shake it 'til you see it

114 16 19
                                    

Sehun, kuzeni ve en yakın arkadaşındaki farklılığı, onlara ilk bakışında fark etti. Fark edilmeyecek gibi de değildi aslında, Jongdae neredeyse Chanyeol'ün boyunda gibi görünüyordu ve ikisi de hala eskisi kadar yakın arkadaşlar gibi görünüyordu. Sehun yüzünde anlamaz bir ifadeyle onlara baktığında, bu Chanyeol'ü daha da endişelendirdi ve Sehun'un yattığı yatağa doğru yaklaşmasına neden oldu.

"İyi misin? Beni hatırlıyor musun?"

Sehun onun sorduğu soruya gülmek istedi. Hangi güç ona yıllarını beraber geçirdiği ve beraber büyüdüğü kuzenini unutturmaya yetebilirdi ki? Yine de içinde olduğu durum onun gülmesini engelledi.

"İyiyim, ve evet seni hatırlıyorum. Neden buradayım?" Sehun'un konuşmasının ardından Jongdae tereddütlü adımlarla onun yanına yaklaştı.

"Peki beni hatırlıyor musun?"

Sehun önce gözlerini kıstı, düşerken kafasını vurup vurmadığını düşünürken, hala cevap alamamış Jongdae'nin kendisini yere bırakmasıyla kendisine geldi.

"Biliyordum işte, beni hatırlamıyor. Şimdi ne yapacağım?" Onun ağlamaklı sesi Sehun'un küçük bir kıkırtı bırakmasına neden oldu.

"Saçmalama Jongdae, seni hatırlıyorum tabii ki. Şimdi buraya gel ve bana neler olduğunu açıklayın. Neden buradayım?"

Sehun, içinde olduğu bu durumun onların üçüncü sınıfta olduğu zamana ait olabileceğini düşündü, Chanyeol üçüncü sınıftan sonra inanılmaz bir hızla boy atmış ve Jongdae'nin yanında bir dev gibi görünmeye başlamıştı. Muhtemelen hala baygındı, ve anılarında üçüncü sınıfa dönmüştü. Yine de her şey o kadar gerçekçi hissettiriyordu ki, içindeki merak duygusu, zihninin boşluklarına ulaşabileceğini fısıldıyordu.

"Yeni bir iksir üzerinde çalışıyor olabileceğini söylediler. Snape henüz hangi malzemeleri kattığını ve aslında ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyor. Ama son zamanlarda özellikle Unut Beni iksirini araştırdığın için bizi unutmuş olabileceğini düşündük." Jongdae bir çırpıda konuştuğunda, Chanyeol hala endişeli suratıyla ona döndü.

"Unuttuğun bir şey var mı? Unutmuş gibi hissediyor musun?" Onun bu söylediği, Jongdae'den ensesine bir şaplak kazanmasına neden olduğunda, Sehun hala onların söylediklerini düşünürken, Jongdae konuştu.

"Bir şeyi unuttuysa bunu nasıl hatırlayabilir ki? Sorulacak bir soru mu bu sence?" Chanyeol eli ensesinde yüzündeki karmaşık ifadeyle bir süre durdu.

"Peki nasıl anlayacağız ki? Ya gerçekten bir şeyleri unuttuysa?"

Sehun onların konuşmalarına odaklanmakta güçlük çekerken, Hastane Kanadı'nın kapısı açıldı ve Sehun'a çok da yabancı olmayan biri küçük adımlarla içeri girdi. Gözleri çarpıştığında Jongin'in ona endişeli bakışlarla baktığını fark etti Sehun, ama onun yavaşça karşısındaki yataklardan birine gidip oturduğunu görünce, yanlış anladığını düşündü. Birazdan Madam Pomfrey göründü ve Jongin'e ilerlemeden önce hala endişeli iki çocuğu, Sehun'u dinlenmesi için biraz yalnız bırakmaları gerektiğiyle alakalı uyardı. Sehun ne Chanyeol'ün ne de Jongdae'nin, Jongin'i fark etmediklerini fark etti. Tabii, diye düşündü, şu an üçüncü sınıf anılarımdaysak, benim bile onu fark etmemiş olmam gerekirdi.

Madam Pomfrey, Jongin'in yanına ilerleyip elini onun alnına koyduğu sıralarda, Chanyeol ve Jongdae sızlanarak gitmeye hazırlanıyorlardı.

"Şimdi biraz uyu, bir saat sonra yine burada olacağım. Snape yakında olası tüm etkileri tersine döndürecek bir iksir hazırlayacaktır. Endişelenme, tamam mı?" Jongdae, Chanyeol'ün söylediklerini başını hızla sallayarak onayladıktan sonra, her ikisi de her adımında arkalarını dönüp Sehun'a bakarak çıkış kapısına ilerleyebildiler. Biraz sonra Madam Pomfrey de kapıdan çıktığında, Sehun Jongin ile tek başlarına kaldığını fark etti. Başını yastığında sabit tutmaya ve bakışlarını ondan uzak tutmaya çalışıyordu.

elisir | sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin