07: I don't want to be afraid

229 47 54
                                    

"Suya o kadar yaklaşmamalısın."

Sehun, önünde salına salına yürüyen kedisine seslendi, kedinin onu pek taktığı söylenemezdi. Sonunda rahat rahat dolaşabileceği kocaman bir oyun alanı bulmanın mutluluğuyla istediği yöne gidiyordu. Sehun, her ne kadar onun göle yaklaşmayacağını bilse de, garip bir şekilde, garkenezlere karşı küçük bir takım korkuları vardı içinde.

"Poca, duralım artık." Sehun, Poca'nın her zaman oturdukları ağaca yöneldiğini görünce derin bir nefes verdi. Bu ağaç, sanki kökleriyle onun ruhuna sızıp sıkıştırıyordu onu, ve Poca her seferinde gelip bu ağacı buluyordu. Kedi, ağacı o kadar benimsemişti ki, Sehun'u ağacın altına oturttuktan sonra yukarılara doğru tırmanmaya başlıyordu ve nadiren yerde Sehun'la vakit geçiriyordu.

Sehun, eskiden Kara Göl'e büyük merak duyardı. Duyduğu efsaneler ilgisini sürekli pekiştirirdi ama, bir gün kendisini revirde bulduğunda içinde Kara Göl'e karşı bir korku geliştirmiş olduğunu fark etti. Nedenleri düşünse de karşılaştığı boşluklar, onu daha da korkutuyordu. Sanki zihninde bir oyuk vardı ve anıları oradan Kara Göl'e akıyordu. Neden revirde olduğunu bile hatırlamıyordu, ama içinde büyüyen korku, sonunda onu bir Garkenez'in kaçırdığını düşünmesine yol açtı. Jongdae bu konu açıldığında her defasında gülüp böyle bir şeyin olmadığını, bu korkuyu yenmesi için de sık sık Göl'ün kenarına gitmesi gerektiğini söylüyordu. Sehun onu dinliyordu, ancak anlamlanmayan her duygu gibi, bu korku da kalbinde küçülmek yerine sağlamlaşıyordu.

Sadece rüzgarın sesinin duyulduğu kıyıda, ileriden dalların kırılma sesi geldiğinde, Sehun tereddüt içinde etrafına baktı. Her an tetikte bekleyen çocuk, Poca'nın yere atlayıp koşmaya başlamasının ardından bir an şokla donakalsa da onu takip etti.

"Poca, buraya gel." Poca gölün kıyısında ağaçların arasından koşarken Sehun tekrar seslendi."Tehlikeli olabilir, buraya gel hemen, gidiyoruz." Kedi dönüp bir anlığına ona baksa da, duyulan yeni çıtırtılarla tekrar sese doğru koşmaya başladı. Bu sefer ses daha önce oturdukları yere yakın bir yerden gelmişti ve Sehun hala tedirgin olsa da, bildiği yerlerden çok da uzaklaşmayacak olmanın rahatlığına bürünmüştü. Yanından geçen kediyi yakalamak için uzansa da Poca, kenara kayıp onu atlattı. "Tehlikeli olabilir diyorum sana Poca, dur artık." Yüksek olmayan bir sesle kediye konuştu ancak pek de umursanmadı.

Sehun, Poca'nın peşinden gittiği yolu dönerken, onun çoktan ağacın altındaki arkası dönük figürün karşısına geçtiğini fark etti. Garkenez olmaması onu rahatlatırken cübbesi artık üzerinde olmayan bu öğrencinin sırtını izledi, binasını öğrenemiyordu. Sonra Poca'nın tüylerini kabarttığını gördü. Atmakta olduğu adımlar birden aksadı, Poca çok sık rahatsız olan bir kedi değildi, onun rahatsızlığı Jongin'i gördüğü her sefereydi. Sehun nefesini tuttu, bu gerçekten oydu. Onunla karşılaşıp öğleden sonrasını mahvetmek istemese de, Poca'nın, Sehun farkedilmeden kendisine gelmeye niyeti yok gibiydi.

Tam o sırada bir şey oldu, Sehun gözlerini kocaman açıp anın gerçeklik düzeyini kavramaya çalıştı. Sehun, olduğu yerden ikiliyi izlerken, Jongin'in kediye elini uzatışını gördü önce. Bu zaten tetikte olan bedenini anlık bir adrenalinle kaplasa da, onun bu hareketi karşısında Poca'nın, kabaran tüylerini yavaşça normale döndürmesi ve kuyruğunun ucunu kıvırması sonra da alçak sesle mırlamaya başlaması hareket etmesini engelledi. Sehun, şimdiye kadar Poca'nın bunu yaptığı üç kişi görmüştü. Her şeyden ve herkesten önce kendisiydi bu üç kişiden biri, bir diğeri yaz boyu onunla ilgilenmekten birazcık bile çekinmeyen Chanyeol ve üçüncüsü de okul dönemlerinde kendisine sevgisini vermeyi ihmal etmeyen Jongdae. Poca, Minseok odalarına geldiğinde ona bile çoğunlukla arkasını dönüp kendi köşesine gidiyordu. Bu, haliyle, Sehun'u şaşırttı.

elisir | sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin