11: heart to heart and eyes to eyes

250 34 104
                                    

Büyük Salon her akşam yemeği vakti gibi kalabalıktı, çoğu öğrenci akşam yemeğini atlamayı tercih etmediğinden ortaya çıkan uğultu, salonda yankılanan müzikle kendince bir uyum sağlamıştı. Sehun, aritmansi ödevini yaparken kazandığı alışkanlıkla notaları kafasında anlamlandırmaya çalıştı. Minseok ve Jongdae günlük konuşmalarından birine devam ederken, Sehun zihninin arasında Yixing'in kendisine seslendiğini duyduğunda etraftaki sesi boş verip arkasına döndü. Kendisinden uzaklaşan Minseok ve Jongdae'ye tekrar bir bakış atıp yanına gelen Yixing'e çevirdi bakışlarını.

"Dostum... Saatlerdir ödevle uğraşıyorum ama asla bitmiyor. Seninkilerin yanımda olmasına rağmen." Sözlerini bir esnemeyle böldüğünde çoktan tekrar yürümeye başlamışlardı.

"Kalanını yemekten sonra ve yarın tamamlamaya çalışağım, akşam devam edeceksen ödevini sana geri vereyim." Sehun onu başıyla olumsuzladı.

"Gerek yok. Yarın birlikte devam ederiz. Büyük Salon'da mı olacaksın yoksa kendine çalışmak için bir yer buldun mu?" Yixing, elini çenesine çıkarırken düşündü.

"Odalarımızda yapamayacağımız için Büyük Salon olabilir gibi, sürekli nota dinlediğim için kütüphaneye de gidemedim." Sehun onun hayıflanmasına güldü.

"Tamamdır, kahvaltıdan sonra devam ederiz o zaman burada." Yixing onu başıyla onayladı ve afiyet olsun diyerek kendisine seslenen Gryffindor takımına doğru adımladı. Sehun uzaklaşan Yixing'in arkasından olduğu yerde durup en köşede kalan aslanların masasında, kuzenini aramaya başladı. Chanyeol, takımdan uzak bir köşede Sehun'un alt dönemlerden olduğunu düşündüğü bir kızla muhabbet ederek yemeğini yiyordu. Bu tekrar bir iç çekmesine neden oldu. Chanyeol Quidditch ile alakalı konuları duymamak için, kendi binasındaki yakın arkadaşlarından bile çoğu zaman uzak duruyordu. Sehun kendi masasına adımlamaya başladığında, tekrar aslanların takımına döndü ve biri yedinci sınıf diğeri beşinci sınıf olan vurucuları incelemeye başladı. Gryffindor, uzun zamandır vurucu değiştirmemişti. Onlardan biri olmalı, diye düşündü ikisini de incelerken.

Jongdae'nin karşısına otururken arkasında bıraktığı Gryffindor masasına tekrar baktı. Chanyeol'ün korkularını yenmesine ve tekrar takıma girmesine yardımcı olmak için kafasında dönmeye başlayan planları, yemek süresince geri plana itti.

Yemeğini yerken Minseok'tan gelen küçük bir sızalanma dikkatini dağıttığında, elini dudağındaki ve tılsımlar yardımıyla artık oldukça küçük olan yaranın üzerine koymuş arkadaşına baktı. Gördüğü manzara kaşlarını çatıp Jongdae'ye ters bir bakış atmasına neden olduğunda, Jongdae'nin arkasında kalan bina masalarının içinde kendisine değen bir bakışla rastlaştı.

Kim Jongin, güneşin öptüğü teninin üzerindeki kırmızılı morlu izlerle bile güzeldi. Sehun, ilk kez o an Jongin'e verdiği hasarın farkına vardı ve bu irkilmesine neden oldu. İçinde bir kısmın şiddetle Jongin'den uzak durmaya çalıştığının farkında olsa da, çocuğun gözlerinde bir anlığına gördüğü kırgınlık parıltısı, gidip yaralarını sarmak istemesine neden oldu. Kendi açtığı yaraları sarmakla yetinmek istemiyordu üstelik. Onda açılan ve açılmış olan her yarayı iyi etme ihtiyacı, damarlarına bir sızı gibi yayılmaya başladığında kafasını tekrar önündeki yemeklere çevirdi.

Sehun kendisini severdi. Sehun kendisini genelde severdi.
Sehun, kendi hislerini anlayamadığı zaman, kendisini sevmezdi.

Yemek boyunca Slytherin masasından uzak tutmaya bakışları başarısızlığının nişanesi olarak çok kez esmer oğlana değmişti. Neyse ki Jongin, yanındaki arkadaşlarının muhabbetine kendisini kaptırmış ve Sehun'un bakışlarını fark etmemişti. Yemeğin kendisi için sonlanmasıyla, Jongdae ve Minseok'a kısaca kalkacağını belirtti ve onları beklemeden adımları büyük kapıya yönlendirdi.

elisir | sekaiWhere stories live. Discover now