20: from time to time

121 17 48
                                    

Hogwarts'ın içindeki tek kafede sıralarının gelmesini beklerken ikisi de içlerindeki heyecanı biraz olsun yatıştırmaya çalışıyordu. Jongin'in suratındaki sevimli ve mutlu ifade, Sehun'un sakinleşmesini zorlaştırıyordu. Onunla ilgilendiğini kabul ettiği andan beri, çocuğun etrafında olmak Sehun'un daha çok heyecanlanmasına neden oluyordu.

Önlerindeki sıra biraz daha kısaldığında, Jongin kahvelerini aldıktan sonra nereye gidebileceklerine dair olan konuşmalarına ara verdi.

"Ne içmek istersin?"

"Americano alacağım sanırım, sen?"

Jongin Sehun'un tercihini duyduğunda iki saniyeliğine yüzünü ekşitti, ancak hemen sonra gülüp başıyla onayladı.

"Benim için de uygun. Americano alalım."

Sehun onun bu tavrına güldü, çocuğun kahveyi sade sevmediği oldukça ortadaydı.

"Sütlü ya da tatlı bir şeyler içmek ister misin?"

Jongin tereddütte görünse bile başını hayır anlamında salladı. Bu tavrı, Sehun'a hem komik hem de tatlı geldi. Sırada önüne dönüp, siparişlerin alındığı yerin hemen yanındaki pastaları incelemeye başladı. Kahveyi sade sevmiyorsa, tatlı seviyor demektir. Kendi favorisinin tabağının boş olduğunu gördüğünde, hangi tatlıdan alması gerektiğini bir süre düşünürken, aynı soruyu Jongin'e de yöneltti.

"Yanına tatlı bir şeyler almak istiyorum. Neyi seversin?"

Jongin'in yüzünde öncekilerden daha güzel bir gülümseme oluştu. Hemen sonra kafasını tezgaha çevirip pastaları incelemeye başladı. Sehun'un sevdiğini bildiği pastadan kalmadığını görene kadar kafasında zaten bir cevap vardı, ancak sonrasında ne seçmesi gerektiğini bir süre bilemedi.

"Hmm... kakaolu olabilir?"

Sehun onu başıyla onayladı. Sonunda sıra onlara geldiğinde, siparişlerini verdi ve parasını uzattı. Ancak, Jongin elini onun elinden daha öne uzatıp hızlıca parayı verdi.

"Ben ısmarlıyorum sanıyordum?"

Jongin para üzerini alıp, hala sırada bekleyen çocuğu omuzlarından tutup kendi önüne çekti ve beklemeleri için tezgahın diğer ucuna doğru ilerletmeye başladı.

"Şimdi bana iki kahve borcun oldu. En az iki defa daha kahve içmemiz lazım yani, anlıyorsun değil mi? "

Oyunbaz tavrı Sehun'u güldürdü.

"Neden sonraki kahveleri garantiye almaya çalışıyorsun gibi hissediyorum?"

Sonunda tezgahın diğer ucuna geldiklerinde Jongin onu kendisine döndürdü ve yüzündeki bilmiş ifadeyle konuştu.

"Çünkü tam olarak bunu yapıyorum."

Sehun gözlerini kaçırıp güldü.

"Teşekkür ederim o zaman..." tekrar Jongin'e bakıp ona güzel gülümsemesini gösterdi, "kahve için yani."

Jongin kaşlarını kaldırıp gülerken onu başıyla onayladı.

"Kahve için..."

Jongin elinde pastaların ve kahvelerin olduğu tepsiyle Astronomi Kulesi'nin son merdivenini de adımladı ve peşinde Sehun'la birlikte balkonu andıran çıkıntıya doğru ilerledi. Astronomi Kulesi, romantik bir ambiyansa sahip olması nedeniyle öğrencilerin sıklıkla küçük randevulara çıktığı bir yer olsa da, şans onlardan yanaydı ki görünürde kimse yoktu. Tepsiyi dikkatlice geniş tırabzana yerleştirdi ve asasıyla daha uzaktaki bankı kendilerine çağırdı.

elisir | sekaiWhere stories live. Discover now