Oda

776 71 70
                                    

Gerçekleri bilmek istiyordum. Bu evde neler olup bittiğini öğrenmek istiyordum. Bu konuda bana tek yardım edebilecek olan kişi Taehyung'du.

Camın önündeydik hala. Ne ben ona bir şeyler sorabiliyordum ne de o açıklama yapıyordu. Böyle bir yere varmayacağımızı biliyordum. Bir yerden başlamak istiyordum ancak nereden başlayacağıma dair bir fikrim yoktu.

Gözlerim onun gözlerini ezberlemek istercesine irislerinde oyalanıyordu. Sert esen rüzgarın getirisi ile onun saçları dalgalanıyordu. Maskesinin altında nasıl bir profil vardı bilmek istiyordum. Yüzünü neden gizlemek istiyordu hiç bir fikrim yoktu.

Onun bir adım atmayacağını anladığımda elim, onun yüzüne doğru yol aldı. Parmaklarım, maskenin çene çizgisinde gezindiğinde onun gözlerine baktım. Maskeyi çıkartmak için izin istiyordum.

Gözlerini gözlerimden çekmeden başını onaylar derecesinde aşağı yukarı bir kez salladı. Aldığım komut üzerinde maskeyi yukarı doğru çıkartmaya başladım.

Vereceğim tepkiden korkar gibi gözlerini kapatmıştı.

Maskenin altındaki yüzü çok merak ediyordum. Ancak herhangi bir acelem yokmuş gibi açıyordum. Maskenin bir kısmını kaldırdığımda dudağını ve burnunu net bir şekilde görebiliyordum.

Kiraz gibi dudağının her bir tarafı yara içerisindeydi. Hafiften belli olan sakalı daha erkeksi bir görünüm yaratıyordu onda. Burnunun üstünde de küçük bir ben vardı. Öyleki yakından bile anlaşılması zordu.

Maskeyi biraz daha kaldırıp tamamen yüzünden çıkardığımda karşılaştığım manzara ile nefesim kesilmiş gibiydi. Tahmin edemeyeceğim bir boyutta olan bu adam neden bunca zamandır duvarların arkasında yaşamıştı aklım almıyordu.

Taehyung'un yüzünün bir kısmında belli olan yaralar vardı ancak yüzünün güzelliğini kapatamamıştı. Kalın dudakları hafif aralık duruyordu. Az önceki boğuşmadan dolayı terlemiş, alnında küçük küçük ter boncukları oluşmuştu.

Gözünün altından başlayıp yanağına doğru inen derin bir çizik yarası vardı. Ben onun bu denli güzel olmasına ağzım açık bir şekilde izlerken o hala gözünü açmamıştı.

Sol elimi kaldırıp sol yanağında bulunan çiziğe parmaklarımı gezdirmeye başladım. Bu hareketi çok yavaş yapıyordum. Öyleki yavaşlığım onun dikkatini çekmiş, gözlerini açmasına sebep olmuştu.

Gözlerini ilk yanağındaki elime değdirdi ardından irislerime sabitledi. Öyle yoğun bakıyordu ki anlam veremiyordum.

Ben onun yarasını incelemeye tekrar döndüğümde, göz ucuyla gördüğüm kadarıyla o da benim yüzümü inceliyordu.

Aramızdaki bu döngünün biteceğini sanmıyordum. İkimizden birinin bir şeyler demesi veya bir şeyler yapması gerekiyordu ancak ben o kadar yoğunlaşmıştım ki onu incelemeye her şeyi unutmuş gibiydim.

Ancak o artık bir şeyleri açıklamak ister gibi "Sana her şeyi açıklayacağım ama..." dedi ve derin bir nefes aldı. Bu derin nefesin altından çıkacak şey beni korkutmaya başlamıştı. Ancak bir yerlerden başlamamız gerektiğini de biliyordum.

Gözlerimi onun yoğun bakan gözlerine sabitledikten sonra bir cevap beklemeye başladım. Bakışmalarımız gittikçe uzuyordu ancak konuşmuyorduk. Bu durumu daha fazla ilerletmek istemediğim için ona yardımcı olmak adına "Ama?" dedim cümlenin devamını getirmesi için.

Gözlerindeki yoğun his gittikçe artıyordu. Gözlerinin rengi bir kaç ton daha koyu bir renge bürünmüştü. "Ama gitme." dedi. Hala gitmemden bahsetmesi beni işkillendirmişti.

The Kth BoyWhere stories live. Discover now