The Kth Boy

Sahip Çıkılamayan Gözler

"Namjoon'u tanıyorsun değil mi?" aklımdaki sorulardan sadece bir tanesini yönelttiğim esnada bedeninin kaskatı kesilmesine anbean şahit olmuştum. Kolumu okşayan parmakları donmuş, saçlarımın üstünde hissettiğim ılık nefesi kesilmişti. Bu garip tavrına anlam veremediğim için saniyeler içerisinde dirseğimin üzerine yükselmiş ve bakışlarımı gözlerine çıkarmıştım.

Bakışlarından anladığım kadarıyla bunu sormamı beklemiyor gibiydi. Dudakları hafif aralık kalmıştı. Donuklaşmış gözlerini zoraki bir şekilde irislerime sabitleyip "Nerden çıktı bu?" diye bir soru yöneltti bana. Malikaneden çıktıktan sonra Namjoon'a rastladığımız vakit, Taehyung'un ona olan bakışlarının ilk saniyelerinden beri bunu düşündüğümü bilmese de olurdu.

"Bir yerden çıkmadı. Sadece... Merak ettim diyelim." dedim derin nefeslerimin ardından. Hala gözlerime sabitli olan irisleri, başka bir cevap bekler gibi bakıyordu. Gözlerindeki yoğun bakışa aldırmadan tekrar aynı yerime yöneldiğimde Taehyung tekrar kolunu kaldırmış ve kolunun altına girmeme müsade etmişti. Az önce yaptığım gibi tekrar işaret parmağımla kolundaki kıllara temas ederek damarlarının gittiği yolu parmağımla takip ettim. "Tanıyor musun?" bana hala cevap vermediği için sorumu yinelediğimde bir kaç saniye boyunca ses etmemiş ardından ise "Hayır." deyip kestirip atmıştı.

Hayır demesini beklemediğim için damarlarının üstünde gezinen parmağım donmuştu. Bakışları Namjoon'u tanıdığına kanıttı ancak dudakları arasından inkarlar yükseliyordu. Dediğine inanıp inanmamakta arafta kaldığım vakit "Ama sanki onu tanıyor gibi bakıyor-" diye cümleye başladığım zaman kelimeleri ağzıma tıkıp "Tanımıyorum dedim." diye kısa keserek konuşmamı engellemişti. Ona daha fazla soru sormak istiyordum ancak şu anki tavrı çekinmeme sebebiyet vermişti.

Ona her ne kadar soru sormak istesem dahi kendimi dizginleştirmiş, sorularımı başka zamana bırakmıştım. Bugün dinlenmek istiyordum. Malikaneden ayrıldığım için sevinmem ve ruhen dinlenmem gerekiyordu.

Yanımda Taehyung vardı. Kolunu göğsümden diğer koluma uzatmış baş parmağıyla kolumu okşuyordu. Zihnime sürekli gelen o depo, beni farklı diyarlara sürüklese dahi aldırış etmek istemiyordum. Onun da ihtiyaçları olabilirdi ve fantazi anlayışı garipti. Onu her ne kadar ilk başlarda yargılasam veya yadırgasam dahi şu an ılımlı bir şekilde yaklaşıyordum. Taehyung'un iyi biri olduğunu görmek istiyordum. Şiddet yanlısı olsa dahi bu durumu zamanla yanlış olduğunu ona aşılayacaktım. Gerek psikolok gerek doktor ne varsa götürecektim ve onu düzeltecektim.

Yatağın içerisine ikimiz zoraki sığmıştık ancak yerimiz rahattı. Yeni duş aldığımızdan kaynaklı ikimizde vanilya ve hindistan cevizi aroması kokuyorduk. Aynı duş jelini kullanmıştık ancak bu koku en çok Taehyung'a yakışmıştı. Resmen bu duş jeli onun için üretilmiş gibiydi.

Bedenimi esir alan rahatlık ve zihnime doluşan düşünceler ile gözlerim kapanıyordu. İkimizinde ruhen dinlenmeye ihtiyacı vardı. Onun uyuyup uymadığını bilmiyorum, yüzünü göremiyorum ancak kolumdaki eli durmuş ve nefes alış verişleri düzenli bir ritim ile saçlarımın üzerine nüfuz ediyordu.

***

Burnuma doluşan kokuyla beraber kaşlarım çatılmıştı. Bacaklarımın arasında ve başımın altında bulunan yumuşaklık beni rahatlatıyordu ancak başımın ağrısı her şeye tezat bir şekilde beni rahatsız ediyordu. Dirseklerimin üzerine doğrulup kendi etrafımda döndüğüm vakit hareket etmemden dolayı bacaklarımın arasındaki yumuşaklık kaybolmuş, burnuma gelen koku kendisini daha fazla belli etmişti.

Çatık kaşlarımın arasından yapışan kirpiklerimi araladığımda yorgana sarılı bir vaziyette olduğumu anlamam uzun sürmemişti. Kolumun altındaki yorganın köşesini doğrularak düzeltmeye çalıştığımda bacaklarımın arasındaki yastığı yeni yeni fark ediyordum. Yastığın nerden geldiğini veya bacaklarımın arasına nasıl yerleştiğini bilmiyordum. Odaya yayılmış olan tanıdık kokuyla kaşlarım daha da çatılırken yerimden doğrulduğumda başımın ağrısı tekrar kendisini belli etmişti. Elimle başımı tutmaya yeltendiğimde yatağın karşısındaki kanpede Taehyung'u görmem duraksamama sebep olmuştu.