Küçük Bir Sarılış

443 46 95
                                    

"Sağol Hyung." başımı eğmiş bir vaziyette önüme indirilen süte bakıyordum. Geldiğimizden beri hiç bir şeyi bizden, çoğunlukla benden, eksik etmemeye çalışmıştı. Hala inanmakta güçlük çekiyordum çünkü Jimin'in Taehyung'u kabul etmesini beklemiyordum. Taehyung'u kabul etmemesine o kadar aşılamıştım ki kendime şu an olan biten her şey bana bir rüya gibi geliyordu. Eğer rüyaysa bile uyanmak istemiyordum.

Kafeden çıktıktan hemen sonra Jimin'in arabasıyla evine gelmiştik. Yol boyu konuşmamızdan dolayı bazen yolları uzatıyordu ve böylece eve biraz da olsa geç gelmiştik. Jimin'in evine ilk gelişim değildi, daha doğrusu bu evde bir zamanlar bile yaşamıştım. Bogum ile tanışmadan önce Jimin ile bu evde kalır ve bazen sabahlara kadar beraber otururduk, şu an oturduğu koltukta. Eve gelir gelmez ilk Taehyung duş almış ardından ben duş almıştım. Tahmin ettiğimden uzun süren duşumdan çıkma sebebim Taehyung ve Jimin'i yalnız bırakmamaktı. Birbirleriyle hiçbir şekilde bir bağlantısı veya tanışıklığı olmayan iki insanı bir arada tutmak istemiyordum. Elbette daha iyi tanışacaklardı ancak Jimin için zorda olsa aldığı karar üzerine onları tek bir odada bırakıp, işlerin daha da sarpa sarmasına izin veremezdim. Taehyung'un Jimin hakkındaki düşüncelerini bilmediğimden ona herhangi bir şey demesi Jimin'in gözüne bile batabilirdi.

Şimdi ise gece olmak üzereydi. Eve geldiğimizde zaten güneş batmaya yakın bir zamandı ve iki kişinin aldığı uzun duştan sonra yemek yenilmişti. Yemek tahmin ettiğimden de fazla muhabbetli sürmüştü. Daha doğrusu sadece Jimin ve ben konuşmuş, Taehyung yine her zamanki gibi sessizliğini korumuştu. Jimin Yoongi'nin, Bogum'un ağzından laf alması için Jimin'in yanına gönderdiği arkadaşı, ihanetinden bahsetmesi ile utancım daha da artmıştı. Ancak Jimin'in anlattığına göre Yoongi kısa bir süredir tekrardan karşısına çıkıyor ve yaptığı ihanetten sonuna kadar pişmanlık duyuyor, tekrardan konuşmak istediğini söylüyormuş. Ben korkudan tekrar kıvrandığım dakikalarda bendeki tersliği farkeden Jimin bende ki huzursuzluğu farketmiş ve kibar! bir şekilde Bogum'un Taehyung ile bana neler dediğini ve neler yaptığını tekrar dile getirdiğimde gözlerim istemsizce doluyordu. Jimin ise Yoongi'nin tekrardan ağzından laf almak için konuşmak istediğini düşündüğü için en başından beri kabul etmeyeceğini söylüyordu. Onun hayatında fazlalık gibi hissetmem zoruma gitmeye başlıyordu ve büyük utanç duyuyordum.

"Sütünü bitir Jungkook." diye uyarı dolu bir sesle gözlerini bardağa diktiğinde zihnimdeki düşünceleri bir kenara bırakıp elimi ılık kupaya atıp muzlu sütü içmeye başladım. Hemen yanımda duran Taehyung'da tıpkı benim gibi önüne konulan sütü içiyordu. Gözümü ondan alıp tekrardan konuşmaya başlayan Jimin'e diktim.

"Odan her zamanki gibi aynı Jungkook. Sütünü içtikten sonra gidip dinlen. Taehyung ise..." diye gözlerini Taehyung'a değdirdiğinde onun nerede kalacağını hesaplamaya çalışıyor gibiydi.

"Benimle kalsın. Onunla konuşacaklarım var." ve aniden üzerime dikilen gözler. Jimin'in ve Taehyung'un şaşırdığını biliyordum ancak Taehyung ile konuşacaklarım vardı. Hayatını artık bir düzene sokması gerektiğini bilmeli ve ona göre davranmalıydı. Jimin hakkındaki düşüncelerini de öğrenmeliydim ve Jimin'e karşı olan tutumunu ise belirlemesi gerektiğini dile getirmeliydim. Zira Jimin'e karşı yaptığı her bir hata bana yapılmış sayılırdı.

"Ne?" Jimin'den beklediğim tepkiyi Taehyung verdiğinde gözlerimi ona çevirdim. Yanımda kalmasını istediğimi bekelmiyor gibiydi. Ben de kendimden beklemiyordum ve ani bir kararla söylemiştim ancak işime gelirdi. Onunla ne kadar erken konuşursam o kadar iyi olurdu.

"Emin misin? Ona hala güvenmiyorum." diye açık sözlülüğüyle dile getirdiği cümeleye aldırmadan Jimin'e bakıp başımı salladım. "Evet, hem Taehyung bana zarar verebilecek birisi değil." dedim lakin bilmiyordum. Bana zarar verip vermeyeceğini bile bilmediğim bir adamı yanımda istiyordum ancak Jimin başka türlü ikna olamazdı. Yalan söylemekten başka şansım yoktu ve Jimin'e söylediğim her bir yalan için kendimden yine utanıyordum.

The Kth BoyWhere stories live. Discover now