Tanrının Cennetinde

130 17 48
                                    

-FİNAL-

Gerçekten de ilacın etkisi erkenden geçmişti ve bu Namjoon'u korkutuyordu çünkü biliyordu, Taehyung tehlikeliydi. Taehyung'un tehlikesinin yanında gücü Namjoon'dan daha fazlaydı. Görünüş olarak her ne kadar Namjoon daha üst potansiyele sahip dursa da, Taehyung ondan daha tehlikeli ve daha güçlüydü.

"Özür dilerim, özür dilerim Jungkook. Lütfen aç gözlerini." yerde secde eder gibi başını Jungkook'un başının yanına koymuştu. Kısa bir süre içerisinde ise ağlaması gittikçe artmıştı. Hıçkırıkları arasında konuşamaz hale gelene kadar yalvarmıştı. Bogum'un ise gözleri kapalı yerde uzanıyordu. Onun da öldüğünü düşünmüştü Namjoon.

Gözlerini tekrar Taehyung'a çevirdiğinde konuşmaya korkarak başlamıştı fakat bunu belli etmemek için içinde bin bir türlü savaş vermişti Namjoon.

"Taehyung, erkenden işimizi bitirelim. Eminim Tanrı sizi cennetinde tekrar buluşturacak-" Namjoon'un sözünü bitirmesine müsade etmeden Taehyung gür sesiyle bağırmıştı.

"Bir katil ve bir masum cennete karşılaşamaz! Sen bizim tek buluştuğumuz bu siktiğimin dünyasında bile ayırdın!"

Tanrının bile onları karşılaştırmayacağını her kendine hatırlattığında gözlerindeki yaşlara engel olamıyordu. O biricik bebeği Jungkook'a bir tek bu dünyada sahip olabilirdi lakin Namjoon yüzünden artık bu da mümkün değildi.

Namjoon hiçbir şey demedi, sadece yerde hala aynı pozisyonda oturan fakat alnını yerden kaldırıp kendisine tehlikeli gözlerle bakan kardeşini izledi.

Bir kaç saniye boyunca ikisi de hiç konuşmadı. Fakat Taehyung'un aklına her ne gelmiş ise önce gözlerini değdirmişti Namjoon'un elindeki benzin dolu bidona ardından kendisi ayağa kalkmıştı acelesiz tavırlarıyla.

Gözleri kısacık sürede kızarmıştı hemen. Ağzının kenarında biriken tükürüğü kolunun tersiyle silip Namjoon'a doğru yürümeye başladığında, Namjoon tedirgin olmuştu fakat yanına gelen kardeşinin elindeki benzini alması ile Tanrıya adayacakları bedenleri yakacağını anladığı için, kendisinin bile fark etmeden tuttuğun nefesi derin bir şekilde firar ettirmişti dudakları arasından.

"Doğru kararı veriyorsun. Tanrı günahlarımızı affedecektir." sesini sakin tutmaya çalışarak elini Taehyung'un omzuna koymak istediğinde, Taehyung hemen kendisini geri çekmişti. Gözleri hala elindeki benzinde takılı kalırken tehlike barındıran sesiyle konuşmuştu.

"Tanrı günahlarımızı affetmeyecek." bakışları tekrar yerde yatan Jungkook'a kaymıştı. Onu en son hatırladığında, parlayan gözlerle karşı kanepede oturuyordu. En son kendisine bakmıştı o gözlerle. Bu Taehyung'un kısa bir süre dudak kıvrımlarını yükseltirekn yanındaki bedenin hareketlenmesi ile tekrar eski halini almıştı yüzündeki mimikler.

Yediremiyordu şimdi kendine Taehyung. Jungkook'un ölümüne, Jungkook'u öldürdüğüne inanamıyordu da.

"Belki de," dedi bakışları Jungkook'un yerde uzanmış bedenine bakarken. Kısa bir süre bekledi kuracağı cümleyi aklında toparlayabilmek için. Nihayet diyeceği şeye karar verdiğinde başını yavaş bir şekilde Namjoon'a döndürdü.

"Adanması gereken bedenler, bize ait olanlardır."

Namjoon, Taehyung'un kurduğu cümleyi anlaması bir kaç saniyesini almıştı. Fakat o bir kaç saniye içerisinde ise yüzüne gelen yumruk ile gözlerindeki kararmayla baş başa kalmıştı.

The Kth BoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin