🐺5.Bölüm🐺

616 42 5
                                    

𐰚𐰼𐰏𐰚: 𐰉𐰆𐰞𐰢𐰾: 𐰖𐰆𐰍𐰲𐰃: 𐰾𐰃𐰍𐱃𐰲𐰃: 𐰇𐰭𐰼𐰃: 𐰰𐰇𐰤: 𐱃𐰆𐰍𐰽𐰴𐰑𐰃: 𐰋𐰇𐰚𐰲𐰃: 𐰲𐰇𐰠𐰏𐰠: 𐱃𐰉𐰍𐰲: 𐱅𐰇𐰯𐰇𐱅: 𐰯𐰺: 𐰯𐰆𐰺𐰢: 𐰶𐰃𐰺𐰴𐰕: 𐰇𐰲𐰸𐰆𐰺𐰃𐰴𐰣: 𐰆𐱃𐰕𐱃𐱃𐰺: 𐰶𐰃𐱃𐰪: 𐱃𐱃𐰉𐰃: 𐰉𐰆𐰨𐰀: 𐰉𐰆𐰑𐰣: 𐰚𐰠𐰯𐰤: 𐰽𐰃𐰍𐱃𐰀𐰢𐰾: 𐰖𐰆𐰍𐰞𐰀𐰢𐰾: 𐰦𐰍: 𐰚𐰇𐰠𐰏: 𐰴𐰍𐰣: 𐰼𐰢𐰾: 𐰦𐰀: 𐰚𐰃𐰾𐰼𐰀: 𐰃𐰤𐰃𐰾𐰃: 𐰴𐰍𐰣:

~Kendisi böylece Kergek Kuşu olmuş( vefat etmiş). (Cenaze törenine) yasçı ve ağlayıcı (olarak) doğuda, güneşin doğduğu yerde Bükli Çöl halkı, Çinliler, Tibetliler, Avarlar, Bizanslılar, Kırgızlar, Üç Kurıkanlılar, Otuz Tatarlar, Kıtaylar, Tatabılar... Bunca halk gelerek ağlamış, yas tutmuşlar. (Onlar) onca ünlü hükümdarlar imiş. Ondan sonra, erkek kardeşi Kağan olmuş, şüphesiz.~

🏹

Yanlarına vardığımda Kapgan beni bileğimden tuttu ve yeniden koşmaya başladı.

Dalaklanmıştım ancak çektiğim acıya rağmen yine de çıtımı çıkarmadım. İtiraz etmeden Kapgan'ın beni yönlendirmesine izin verdim.

Tanımadığım yabancı kişiler de bizimle beraber koşuyordu. Pazar'dan çıkıp ormana giriş yaptık. Biraz da burada koştuktan sonra yüksek bir tepede, yüksek otların arasında gizlenmiş bir yere geldik.

Tanımadığım çocuklardan biri ağır olduğu belli olan dikdörtgen şeklindeki taşı tuttu. Bir diğeri de ona destek olarak taşı kaldırdı.

Taş kalkınca altında bir delik belirdi. Delikten bakıldığında yine dikdörtgen biçiminde taşlardan yapılmış basamaklar olduğu belli oluyordu. Aşağı doğru iniyordu. Üstelik ortamda loş bir ışık olduğu için görebiliyordum. Sanırım her yer meşalelerle aydınlatılan bu yerde turuncu, kızılımsı bir renkle aydınlanıyordu.

İlk önce Kapgan aşağı doğru inmeye başladı. Bana baktı.

"Beni takip et."dedi.

Bu kadar kişi arasında bir an garip hissetsem de Kapgan'a güvendiğim için itiraz etmeden peşinden gittim.

Taştan basamakları indik. En fazla 10 basamaktan oluşuyordu. İnince ise kocaman bir tünel bizi karşılıyordu. Toprağın ağır ama güzel kokusu ciğerlerime bayram ettiriyordu.

Evet, adım attığımız bu geniş tünelde tünel boyunca meşaleler vardı. Biraz sonra karşımıza birkaç tane büyük olduğu belli olan oda çıktı.

Kapgan'ı takip ettim. Odalardan birine girdi. Bu odada daha çok oturup dinlenebilmek için sedirler, yer minderleri,yer yatakları vs.vardı.

"Oturabilirsin istediğin yere."

Yine üzerleri el işlemeli minderle örtülmüş sedirin en uç köşesine oturdum. Etrafımı incelemeye devam ettim.

Kapgan da kendisini tam karşımdaki yer minderinin üzerine attı. Sırtını arkasında toprak yerine kayayla kaplı olan yere yasladı.

Dalağıma elimi koymuş derin derin nefesler alıp veriyordum. Boğulacakken kurtuldum, nefessiz kaldım. Sonra durmadan koştum. Dalağım patlayacak gibi acısa da gıkımı dahi çıkarmadan sadece koştum. Ama bittim.

Vallahi öldüm.

Kapgan da soluklanırken dalağımın üzerine bastırdığım elime baktı. Hafif tebessüm etti.

Biz sessizce soluklanmaya devam ederken içeriye tanımadığım diğer kişiler de girdi. Sesli sesli nefesler alıp vererek üzerlerindeki aletleri çıkarıp kimisini duvara, kimisini de yere yerleştirdiler.

Kaderin Kitabının Efsanesi (Eski Versiyon)Where stories live. Discover now