🐺32.Bölüm🐺

221 18 1
                                    

𐰆𐰢𐰖: 𐱅𐰏: 𐰇𐰏𐰢: 𐰴𐱃𐰆𐰣: 𐰸𐰆𐱃𐰭𐰀: 𐰃𐰤𐰢: 𐰚𐰇𐰠𐱅𐰃𐰏𐰤: 𐰼: 𐱃: 𐰉𐰆𐰞𐰡𐰃: 𐰞𐱃𐰃: 𐰘𐰏𐰼𐰢𐰃: 𐰖𐱁𐰃𐰭𐰀: 𐰲𐰃𐰢: 𐰴𐰍𐰣: 𐰃𐰠𐰃𐰤: 𐱅𐰇𐰼𐰇𐰾𐰃𐰤: 𐰨𐰀: 𐰴𐰕𐰍𐰦𐰃: 𐰞𐱃𐰃: 𐰲𐰆𐰉: 𐰽𐰆𐰍𐰑𐰴: 𐱃𐰯𐰀: 𐰾𐰇𐰠𐰓𐰢𐰕: 𐰉𐰆𐰕𐰑𐰢𐰕: 𐱃𐰉𐰍𐰲: 𐰆𐰭: 𐱃𐰆𐱃𐰸: 𐰋𐰃𐰾: 𐱅𐰇𐰢𐰤: 𐰾𐰇: 𐰚𐰠𐱅𐰃: 𐰾𐰇𐰭𐱁𐰓𐰢𐰕:

~Umay gibi olan katun annemin talihiyle küçük erkek kardeşim Kül Tigin erlik adını buldu. Daha  16 yaşındayken amcam hakanın devleti, yasaları için birçok fetihler yaptı. Onunla Altı Çuv Soğutlara karşı sefer ettik, onları bozguna uğrattık, Çinli askerî vali Ong elli bin askerle geldi, Iduk Baş'ta savaştık.~

🏹

Yine kalbime saplanan o derin sancıyla gözlerimi açtım. Elimi kalbimin üzerine attım. Derin bir nefes aldım. Ama yine veremedim.

Başlıyorduk yine.

Canım gerçekten çok yanıyordu. Kalbimin yaptığı bu ataklar âdeta canımdan can alıyordu.

Yatağımda doğruldum  ve ayağa kalkarak hızla fırladım. Çadırımın ahşap kapısını açıp kendimi dışarı attım. Zor olsa da nefes almaya çalıştım. Alıp verememenin yanında bir de nefes alamama problemi de baş göstermişti.

Yere, dizlerimin üzerine çöktüm.

Hemen arkamdan kapı yeniden açıldı.

"Asena!"

Barlas yanıma geldi. Sağ elim kalbimin üzerindeydi. O da yanıma çöktü. Elleri ile sağ kolumdan tuttu. Emcinin vermiş olduğu kurutulmuş ve demlemiş olduğumuz andız otunu içirdi. Acımsı tadını hissedemedim bile. Öylece içtim.

Elindeki şişe bitince endişe içinde şişeyi bir kenara fırlattı. Üzerimde beyaz, uzun, kapalı geceliğim vardı. Barlas saçlarımı topladı ensemi havalandırdı.

"Dayan görklüm, geçecek. Geçecek şimdi."

Hiç konuşamıyor, nefes dahi alıp veremiyordum. Sadece can çekişiyordum.

Ling Çov'a saldırdığımız gece ilk atak geldiğinde emci yetişmiş ve kalp masajı yaparak beni hayatta tutmuş. Ancak o gün bugündür ataklar sürekli devam ediyor. Her gün en az 1 kere giriyor kalbime. Ölüden farksız oluyorum. Çok... Ama çok acı çekiyorum.

Çektiğim acıyla yeniden gözlerimden gözyaşlarım firar etti.

Barlas onları görünce kendisini daha fazla tutamadı. O da akmak isteyen gözyaşlarını özgürlüğüne kavuşturdu. Elini yanağıma attı. Gözyaşlarımı silmeye başladı.

"Dökme incilerini görklüm. Ağlama... Geçecek. Bunu da atlatacağız."

Ona inandım. Her zamanki gibi.

Sanki biraz daha azalmıştı sancı. Nefes aldım ve çok yavaş da olsa verebildim. Bu biraz olsun rahatlattı.

Nefes alışverişlerim yavaş yavaş düzene girmeye başlayınca Barlas beni kucağına aldı ve ayağa kalktı. Çadırımıza girdik. Yatağımıza yatırdı. Üzerimi örttü.

Hızla ayağa kalktı ve su doldurup küçük çömlek kap ile yanıma geldi. Yavaşça tek kolunu belimin altından geçirip beni doğrulttu. Diğer elindeki suyu ağır ağır içirmeye başladı.

Kaptaki tüm suyu bitirdim. Barlas kabı yere bıraktı. Beni yeniden yatırdı. Saçlarımı okşamaya başladı. Hâlâ gözyaşı döküyordu. Dudakları titriyordu. Beni kaybetmekten korkuyordu. Ben de... Ben de onu.

Kaderin Kitabının Efsanesi (Eski Versiyon)Where stories live. Discover now