7-Cİ BÖLÜM. LANETLİ GÜÇ

30 5 6
                                    

Merhabalar aşklarım nasılsınız? Keyifler, işler, güçler? İnşAllah her zaman iyi olursunuz. Bu aralar ağır hastalık dönemlerinden geçiyorum. Psikolojim bozuk durumda. Bana desteklerinizi lütfen esirgemeyin. Okurken yorum ve vote bırakmayı unutmayın. Yapanlara teşekkür ederim. Çalıştığım kadar bölümleri uzatmaya çalışıcam. Bu seferlik biraz az oldu kusura bakmayın. Gelelim günün manalı cümlesine. "Şunu da unutmayın ki, her ne kadar bir şeylere umut etmeye bıraksakta, hala küçük bir şeye bile umudumuz vardır." (NAZRYN LAVİNİA)
O yüzden kendinizi bozmayın ve umudunuzu bitiren insanlarla ilişkinizi bitirin. Bu bir aile olsa bile. İyi ve pozitif olmaya çalışın. Her zaman iyi olmak dileğiyle.

                           ~~~

Bu kapılar yüzüme daha kaç kere kilitlenicek? Bir eli ağzımda, diğer eli karnımdaydı. Beni etkisiz hale getirmişti. Siktir. Nasıl kurtulucam? Bu işin anasını götürüp, babasını yokedeyim. Karnımdaki eli yavaşca aşağılara gittiğinde, gözlerim faltaşı gibi açıldı ve daha çok direnmeye çalıştım. Bir etki etmiyordu. Sonunda aklıma bir fikir geldi. Elini kadınlığıma deymesine izin vermeden, topuklu ayakkabımın topuğunun ucunu bütün gücümle ayağına bastım. Beni itip, acıdan sesini susturamadı ve hissettiği acı kadar bağırdı. Öyle sert itti ki, yere yığıldım. "Siz erkolar beni gülmekten öldüreceksiniz." Psikopat gibi gülmeye başladım. Hemen kalkıp, ona yaklaştım. Hala acının etkisindeydi. Beni farketmeden, bu işi bitirmeliyim. Ayağımla ayaklarına sert vurduğumda, koca bedeni yere devrildi. Sırtının yere sertçe düşmesiyle, bir kere daha çığlık attı. Yatağa yakın olduğumuz için ben yatağa oturdum. Kevin Rodriguez ayaklarımın altındaydı. Ona baktığımda, korkmuş köpek gibiydi. Ben hala deli gibi gülüyordum. İntikam zevkini her zaman sonuna kadar yaşarım. İki ayağımı aralayıp, ayakkabılarımın boşlukda kalan yeriyle ellerini bağladım. Hemen ellerimle alt bölgemi örtdüm. Başımı eğip, altımdaki çaresiz adama baktım. "Hoşuna gitti mi? Sana pişman edeceğimi söylemiştim. Anca böyle korkudan çığlık atarsın." Onu en iyi şekilde pişman etmiştim. Fazlasını da hakediyorduda, neyse... Bu an kapının sert darbe almasıyla, kırılması aynı anda oldu. Başımı kaldırıp baktığımda, Devon Phoenix Adams, adamın "kiralık karısı" ve birkaç erkekler. Altımdaki adam hemen kalkmaya çalıştı. İzin vermediğimde, iki erkek adam (adamaları) öne gelip, sakince bana bir şey yapmadan adamı kaldırmaya çalıştılar. Yine izin vermedim. "Hanımefendi, lütfen çekilir misiniz, yaptığınız ayıp değil mi? Siz bu adamın kim olduğunu biliyor musunuz?" Başımı konuşan adama çevirip güldüm. Ardından sert ifadem öne geçti. "Bana ne kimin boku? Her kim olursa olsun, kadına taciz etmeye çalışan hiçbir erkeğin gözümde bir değeri, şahsiyeti yoktur. Aynısı korktuğunuz bu korkak patronunuz için de geçerli." Adam kötü durumdaydı. Nasıl hale sokmuşum yahu? Aferin bana. Devon Phoenix yaklaşıp, kolumdan tutarak beni kaldırdı. Ne yazık ki, adamı serbest bırakmak mecburiyetinde kaldım. "O seni taciz mi etmeye çalıştı?" Ona bakıp başımı salladım. Parti sahibine baktığında, diğer her kesin bakışları da onun üzerindeydi. "Yalan söylüyor. Görmediniz mi, beni altına almıştı?" İt herif, bi'de yalan söylüyor. Her kes bana baktı. "Birincisi, sen değil miydin kocan ve seninle konuşmam gereken konu var, kocan bizi odada bekliyor diye? İkincisi, eğer inanmak istemiyorsanız, şu açıdan düşünün. Eğer ben seni taciz ettimişsem, neden bu kadar rahat altıma düşdün? Koskoca örgüt lideri bir kadının altında... Şüpeli geldi. Canın beni mi istedi? Bi'de itiraf etti ki, yanındaki kadın kiralıkmış. Yani hepsi aldatmaca..." Oh, yoruldum. Kendimi savunmam şarttı. Çünki doğruyu söylüyordum. "Asıl yalancı sensin. Kadınsın dedik, sana da hürmet ettik, karşılığına bak?" Herife bak ya? "Seni..." tam vuracaktım ki, Devon Phoenix kolumdan yakaladı. Beni kendine çekti. Adama baktı. "Bu gün için özür dilerim, lütfen mazur görün. İyi geceler." Ne? Ne için özür diliyor ki bu? Adam başını salladı. "Sırf senin için" dedi. "Onu da seni de.. ." Vuracatım ki, yine kolumdan tuttu. Sizin ben giyindiklerinizi ağzınıza sokayım. Devon Phoenix kolumdan çekerek, beni odadan, sonra bu malikaneden çıkardı. Arabayı valeden aldırıp, getirildiğinde, kapıyı açtı ve  sürücü koltuğuna yerleşti. Bense, ona bakıyordum. Arabaya binmemiştim. Bana baktığında, diğer tarafa baktım. Kapı açılıp kapanma sesi duyduğumda, yüzümü çevirip ona baktım. Çoktan yanımdaydı. Kolumdan tutub beni arabanın önüne getirdi. "Bırak beni. Şerefsiz orospular. Bi' kere de hakkın tarafında olun." O kadar yorgundum ki. Başım çok ağrıyordu. 'Mu-fucker' beni yormuştu. Bi' de utanmadan 'ben yapmadım' diyor. Bu herifte inanmıyor ki... Arabanın kapısını açtığında, oturacaktım ki, başımın dönmesiyle geri düştüm. Beni tutmuştu. Bu hastalığın da tedavisini yapamıyordum ki. Lanet olsun. Beni arabaya oturtup, kapıyı kapattı. Sürücü koltuğuna geçip, arabayı çalıştırdı ve malikaneden uzaklaştık. Elimi başıma koydum. Sanki bir faydası var. Gözlerimi kapatıp, her şeyi unutmak istedim. Nasıl unutacaktım ki? Bu güne kadar bana yapılan bütün kötülükler aklımda öyle kalıyordu ki, silemiyordum. Keşke bir düymemiz olsa. Telefonlarda olur ya, 'gerekmeyen şeyleri sil.' Keşke o insanlarda da olsaydı. İyi insanlar onlara edilen bütün kötükleri unutsa... Ama iyi tarafından bakmak gerekir. Çünki yaşadığımız çoğu şeyin tecrübesini kötü şeyler yaşadığımızda öyreniriz.

Phoenix'in (Feniks'in) KuklasıWhere stories live. Discover now