8-Cİ BÖLÜM. ÇARE: İNTİKAM

30 7 8
                                    

Herkese merhaba. İyi akşamlar. Nasılsınız bakalım? Hep iyi ve mutlu olmanızı dilerim. Yeni yıl gelmek üzere. Kendimle birlikte bütün kötü şeyleri geçmişte bırakıp, temiz sayfa açmanızı diliyorum. Pozitif olalım ve pozitif düşünelim. Pozitif düşünelim ki, güçlü ve enerjik olalım. Biliyorum bazılarınız için bu zor geliyor. Size duygularınızı bastırın demiyorum. Hatta hepsini sonuna kadar yaşmaya çalışın. Bunu bu yaşımda söyleyen hayatın nasıl bir şey olduğunu görmek, açıkçası benim içinde üzücü. Bilmeliyiz ki, bunlar tecrübe. Daha fazla zarar görmemizi engeller. Bunun için Allaha şükretmeliyiz. Ancak Annie Walker gibi güçlü kalmalıyız. Eminim her şeyin üstesinden gelmeyi başarırsınız. Siz istedikten sonra gerisi boş ve hoş olacaktır. Bu arada kitabım 600 okuma olmuş. Kitabımı okuyan herkese teşekkür ederim. Sevdiysenizde, okurken lütfen vote ve yorum bırakmayı unutmayın. İyi okumalar.

"Diğerleri susmayı intikam tercih ederken, ben intikamın gereken şekilde, fiziksel alınmasını tercih ediyordum. Çünki çoğu zaman susmak işe yaramaz. Yani çoğu intikam susarak alınamaz."

                                          Annie Walker


                            ~~~

Uyandığımda, ilk beyaz tavanla karşılaştım. Başım acayip ağrıyordu. Hemen ayağa kalktım. Karşımda, bilgisayar başında birkaç adam vardı. Ve bana arkası dönük Devon Phoenix Adams. Steve'in başında bekliyordu galiba. Hatırladığım kadarıyla, akrebim Steve denen adamı zehirlemişti. Sonra ben bunun yüzünden bir an kötü hissettim ve sonrasını hatırlamıyorum. Birden iki çift kızgın kahverengi gözlerle karşılaştım. Açıkcası biraz korkmuştum. O gözlerin sahibi bana yaklaştı. "Sen hangi cesaretle bunu yaptın?" Yutkundum. "İsteyerek olmadı. Ben..." Sözümü kesti. "Eminim öyledir. Hele bir Steve uyanmasın..." Şuan öyle haldeydim ki, ceza kaldıramazdım. Ayrıca susamıştım. "Ben su istiyorum" dedim güçlükle. "Bu kadar bok yedin ve su istiyorsun. Yok sana su falan." Acımasız herif. "Su içmek bile fazla mı bana? Hem ben ne yaptım ki? Beni akreplerin olduğu odaya atan sen değil misin? Bu kadarını hakedecek ne yaptım ki?"
"Bana bak..." Steve'i kontrol eden adam "çabuk olmalıyız" dedi. Cümlesinin devamını getirmeden bana son öfkeli bakışını atıp, Steve'e döndü. Görünüşe göre bir şey bulamamışlar. Aptallar.

Sen bul o zaman.

Tamam, bulurum. Düşün Annie, ne yapa bilirim? Masadaki kağıt kalemi alıp, aklımdakileri toparladım ve çizmeye başladım. İçimde konuşuyordum. "Şimdi sen akreple birlikte birleştin. Bu da o demek oluyor ki, genler birleşip mutasyona uğradı. Ve buda o demek oluyor ki, ben yarı insan yarı bir akrebim. Mükemmel. Neyse, şimdiye odaklanalım. Akrep kuyruğunu kalbime batırdı. Yani zehiri kalbime girdi. Ancak ben normal insanlar gibi zehirlenmedim. Buda o demek oluyor ki, bu zehirin bana çokta kötü tesiri yok.

Bari örümcek ısırmamış.

Sus, örümceklerden tiksinirim. Neyse.
Ve buda o demek oluyor ki, o zehiri ben çıkaracaktım." Nasıl mı? Göstereyim. Bilim adamlarını kenara iterek Steve'e yaklaştım. Yanımdaki adama ise bakmadım. İşimi yapacaktım. Hem iş olarak, hem de ceza almamak için. Bilim adına, Annie Walker geliyor. İğrenç olacaktı, ancak neyse. Steve'in başını kaldırıp, boynunu kontrol ettim. Akrebim mutlaka iz bırakmıştır. Evet gerçektende küçük bir iz vardı. Önce derin nefes aldım. Ardından dişlerimi boynuna geçirip, emmeye başladım. "Ne yapıyorsun sen" diyen adamın dediklerini aldırmadım. Omzumdan tutupbeni kaldıracakti ki, "bırakın yapsın" dedi adamlardan birisi. Omzumdaki ağır baskısını geri çekti. Emdikçe, ağzıma sıvı doluyordu. Akrep zehiri nasıl tadar bilmem, ancak tadı hoşuma gitmişti. Zehiri geri tükürmek yerine yuttum. Nihayet sıvı gelmeyince, geri çekildim. Boğazım yanıyordu. Susuzluğumu az da olsa, gidermiştim. "Hanımefendi bu sizin nasıl aklınıza geldi ve delirdiniz mi? Zehiri nasıl yutarsınız?" Bu söyleyen adama sert bir bakış attım. "Sizden kat kat akıllı olduğum için olabilir mi? Hem sen susuz kalmak nedir bilir misin? Devlet parasını yiyen koca bir hiçsiniz."

Phoenix'in (Feniks'in) KuklasıNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ