9-CU BÖLÜM. YENİ YIL. YENİ MUTLULUKLAR, YENİ ACILAR

27 5 5
                                    

İyi geceler. Nasılız bakalım? 2023-ü arkamızda bırakıp, 2024-e havalı şekilde girelim. Hepinizin yeni yılını şimdiden kutluyorum. Yeni yıl size yeni mutluluklar getirsin. Şimdi sizden bir şey isteyeceğim. Bölümün içindeki şarkıyı açarak, bölümü okumanız ve bölümü bitirdikten sonra kalkıp, bu şarkıyla 2023-e gülerek veda etmeniz. Bütün negatifleri geçen yıla bırakın ve gelecek hayatınızdan zevk alın. Dostlarınızın sizi bıraktığı, ya da hiç dostunuzun olmadığı için üzülmeyin. Demek ki, onlar gibi ucuz birilerini haketmeyecek kadar değerlisiniz. Kendiniz kendinize yeterli olduğunuzu sakın untmayın. Kendini her zaman sev ve kimsenin seni senden daha çok seveceğini ve mutlu edeceğini unutma, güzel insan. Okurken yorum ve vote bîrakmayı unutmayın. İyi okumalar.

~~~

Arkamı döndüğüm an ışıkları söndürdü. Zifiri karanlıkta bu adamın kim olduğunu merak ettim. Hiçbir şey göremiyordum ki. Sesi korkunç çıkmıştı. Aman Tanrım. Yoksa...

Yok be o sadece bir oyun.

Ya gerçekse? Gözlerim aklıma gelen kişiyle, faltaşı gibi açıldı. "Yetişin Mr. Meat burda" diye bağırdım. Kolumdan tutup beni kendine çekmesiyle, daha çok korktum. Mr. Meat beni yakaladı. Beni de mi diğerleri gibi donuza çevirecekti? Korkuyorum. Ama cesur olmalıydım. Bu heriften bari kurtulayım. Kendimi geri itmeye çalışırken, o da beni kendine çekti. Hay aksi, bu kadar güçlü mü yani? Beni sürüklemeye çalıştığında, ne kadar dirensemde, başaramadım. Pantolonum yerle sürünüp, garip sesler çıkarıyordu. Adam birden durdu. Sonunda iki kolumu tutarak beni dikleştirdi. Nefesini yüzümde hissediyordum. Ağzı kanla boyalıydı. Kan kokusu yoktu ki? Kaç yıldır ağzı kanlı. Kurumuştur, kokusu da gitmiş olmalı. Mr. Meat karanlıkta benimle mi oynuyor? Ne kadar da ironi. Korkunç bir şekilde de gülmüyor ki? Hayır yani birini yakaladığında böyle yapardı. Bak şüpelendim şimdi. Bu adamın o olduğunu öğrenmenin tek bir yolu var. Karanlıkta olsa, az kalsın bir birimize sakız gibi yapışacağımız adamın elimle karnına dokunmaya çalıştım. Bakalım koca göbekli miydi? Dokunduğumda, koca göbek yerine sert, yumuşak ve düz karın olduğunu anlamıştım. Ama Mr. Meat'in koca göbeği vardı. Ne ara spora başladı ki? Birden etraf aydınlandığında, karşımda Devon Phoenix Adams'ın olduğunu gördüğümde, olduğum yerden diğer tarafa atlayacatım ki, sanki bunu yapacağımı anlamıştı. Hemen kolumdan tuttu. Anın şokunu atlatıp, kendime geldiğimde ona baktım. "E sen Mr. Meat değilsin. Sen... sen benim burda... nasıl?.." Kafamda sözler bir birine girdi. Keşke Mr. Meat olsaydı. "Senin bu salaklığı yapacağını bildiğim için odama girip anahtarımı rahatça almana izin verdim." Kaşlarımı çattım. "Vay çakal." Hava atar bir şekilde hemen güldüm. "Esas o ki, diğer anatharı habersiz aldım." Beni süzüp, güldü. Hatta kahkaha attı. "Kendini akıllı mı zannediyorsun? Bu dünyadaki tek akıllı insan sen değilsin." Ne diyor bu?Jeton düştüğünde, elimle ağzımı kapattım. "Onu da mı sen?.." Başını hafifçe salladı. Olamaz ya. Şaka mı bu? Bense başımı hayıflanırcasına salladım. "Adama da macera yaşatmıyorsunuz ki. İki dakikalık hevesimi kursağımda koydun." Elimi ağzımdan çekip, koluma baktım. Hala bırakmamıştı. "Eğer o elini kolumdan çekmezsen, parmak kemiklerini etinden koparıp, götüne sokarım." Dudağının kenarı yavaşça sağa kıvrıldı. "Tamam o zaman sana bu işlemi yaptırtmadan burdan çıkalım." Arkaya dönüp beni çekiştirdi.
"Ama örtüler, altındakiler?.." Ben sırf merakımdan direniyordum. O beni çekiştirmeye çalışsa da, ben direnmekte devam ediyordum. "Bak, bakmazsam, uykunun giremediği gözlerimi kırpıştıramam bile." Beni çekmeyi durdurdu. "Her şeyin fazlasının zarar olduğu gibi merakın ve inatçılığın da fazlası zarardır, küçük hanım. O yüzden beni daha fazla sinirlendirmeden, sessizce gidelim." Dudaklarımı küçük bir çocuk gibi büzdüm. "Ceza yok ha. Yoksa doktorda yok, tedavide." Elimde mükemmel koz vardı. Böylece istediğim gibi eğlenirdim. Gözlerini devirip, iç çekti. Bunu koz gibi kullanacağımı biliyordu. Eh, o kadarda akılsız değiliz, şükür. "Tamam, hadi çıkalım şurdan." Kaybetmek ona göre değildi. Ama bana göre hiç değildi. Arkamı dönüp, duvardaki her neyse üzerinde örtü olan tarafa baktım. Sağ elimi kaldırıp "görüşürüz" dedim kısık sesle. "Böyle giderse, görüşeceksiniz." Duyduğum cümleyle kaşlarımın yukarı kalkmasıyla, gözlerim büyüdü. Ama şaşırarak baktım. "Gerçekten mi? Ne zaman? Neden ki?" İşaret parmağını dudağıma yaklaştırdı. "Şşş, az soru, çok sabır. Göz devirdim. Adam sinir etme uzmanı. Parmağını çekti. Şükür ki, sonunda kolumu da bıraktı. Birlitkte labaratuvardan çıktık. Keşke biraz çabuk olsaydım. Acaba neden öyle dedi? Bana ihtiyacı mı olacak?

Phoenix'in (Feniks'in) KuklasıWhere stories live. Discover now