GK -1

163K 3.6K 491
                                    

Multimediada : TOPRAK ÖZBEY

"Seni çok özleyeceğim Güneş."

"Bende seni çok özleyeceğim Elif. Lütfen ağlama yine görüşeceğiz."

Doğduğumdan beri yaşadığım, annemin yıllarca temizlik işlerini gördüğü evden artık ayrılmak zorundaydım.Annem 6 ay önce vefat etmişti.Beni de ancak bu kadar tutmuşlardı.Benim yerime daha büyük ve daha hamarat birini işe alınca da beni kapı dışarı etmişlerdi. Acımın tazeliği bile kimsenin umrunda olmamıştı.Gidişime en çok üzülen kardeşim gibi sevdiğim en yakın arkadaşım Elif olmuştu.O da evin kahyasının büyük kızıydı.Biz birlikte büyümüştük.Onun eksikliğini yeni hayatımda bende çok hissedecektim.Yeni hayatım gerçekten zor olacaktı çünkü daha önce Nevşehir'den ayrılmaya bir kez bile cesaret edemeyen ben şimdi İstanbul' da yaşayacak , kendime yepyeni bir hayat kuracaktım.Herkesle vedalaştıktan sonra köşkün büyük salonunda oturan evin hanımı Mediha Hanım ve kızı Tuğba Hanımı'n yanına veda etmeye gittiğimde onlara o kadar da öfkeli değildim aslında.Ne kadar beni kapı dışarı ettiklerini çok iyi bilsemde üzerimde emekleri vardı.Ve ben artık kimsesiz kaldığım bu şehrin sırtıma yüklediği yükten kurtulmak istiyordum.Annemin kokusunun ve sesinin sindiği bu duvarlar artık üstüme üstüme gelmeye , beni boğmaya başlamıştı çünkü.

"Ben artık gidiyorum. Herşey için teşekkürler Mediha Hanım. Hoşçakalın." Dedim büyük salona gittiğimde.

"Güle güle kızım."

"Hoşçakalın Tuğba Hanım."

"Görüşürüz Şekerim. Kendine iyi bak." Dedi Tuğba Hanım.Bu cümle aslında ne kadar sempatik görünsede bu cümleleri bütün samimiyetsizliğiyle sarfetmişti. Yüzündeki zafer kazanmış gülümsemeyle.Kafasında nasıl bir dünyası olduğunu bilmiyordum ama gitmemde katkısı olan baş kişiydi. Kocası Mehmet Beyi benden kıskanıyordu.Halbuki Mehmet Beyi abim gibi görüyordum ve oda beni kız kardeşi gibi görüyordu. Böyle düşünmesi için hiçbir sebep yoktu.Mehmet Beyin bir defa bana yanlış bir gözle baktığını görmemiştim.Bende sınırlarımı çok iyi bilirdim.Zoraki bir şekilde gülümseyip son kez girdigim odadan yavaşça çıktım.Bütün çalışanlarla , aslında ailemle vedalaştığım için artık gitme vaktiydi.Valizimi alıp köşkün büyük kapısından çıktığımda evin bütün çalışanlarıda arkamdan geliyordu.Nihal Teyze arkamdan su dökmek için bekliyordu.Annemide beni de çok severlerdi.Onların yanında , onların mutfağında büyümüştüm.Onlardan bunca yıl sonra ayrılmak benim içinde çok zordu.Bunca yıl ailem olmuşlardı. Hepsine el sallayıp beni otobüs terminale götürecek arabaya bindim.Araba hızla köşkten uzaklaşırken arkama dönüp son kez çocukluğumun geçtiği köşke baktım. Aslında orada sadece sevdiğim insanları değil , annemi , ailemi ve çocukluğumu da bıraktığımı çok iyi biliyordum.Bırakmak zordu.Evet.Ama kalmak.Artık çok daha zor olmaya başlamıştı.Şehrin caddelerinden , sokaklarından geçip beni terminale bırakan şoför Gökhan abi ile de vedalaşıp İstanbul otobüsüne bindiğimde artık Nevşehir'de beni tutacak hiçbir şey kalmamıştı.Burada hatıralarımdan başka hiç birşeyim yoktu.Birkaç gün önce İstanbul'da maaşı çok iyi olan yatılı kalabileceğim bir işte bulmuştum.Oraya gitmek her şeyden uzaklaşmak iyi gelecekmiş gibi geliyordu.Ama kaygı ve korkularımda bir o kadar fazlaydı.Nevşehirden İstanbula gidene kadar zamanın çabuk geçmesini sağlayan işte bu kaygılardı. Otobüsün camından dışarıyı izleye izleye yolculuğu tamamlamıştım.Burada kimsem olmadığı için direk çalışacağım yere gidecektim.Otobüsten inince önce iyice etrafa baktım.Çok fazla insan çok fazla yüz vardı.Kafamı gök yüzüne çevirdim.Ve şans diledim.Hayatımda ilk kez biraz şanslı olmak istedim.Kafamı gökyüzünden çekip güçlü bir nefes verdikten sonra da bavulumu alıp geldiğim istikametin tersine doğru yürüdüğümde gözüme elinde benim adımın yazılı olduğu bir kağıt tutan takim elbiseli bir adam çarpmıştı.Bekletmemek adına hızlıca gülümseyerek adamın yanına gittiğimde adam beni kibarca selamladı.

GÜNEŞİN KARANLIĞI Where stories live. Discover now