GK- 28

26.7K 959 787
                                    

Hiç şaşmayan bir saat gibi işler kader.Son sözü hep o söyler.Planlara aslalara meydan bırakmaz.Kimi seveceğini kiminle kalacağını seçebiliyor gibi görünür insan ama kararı yine o vermez.Kalp ve kader verir.Ben de kalbimin ışığında burnuma dolan temiz hava ciğerlerimi yakmaya başlarken karşımda beni izleyen tepkisiz adamın bakışlarının gölgesinde yavaşça yutkundum.Çünkü gözlerimin içine ifadesizce bakan bu bir çift kahverengi gözün odağında hayatımın Topraktan sonraki değişimine çevirmişti zihnim yönergesini.Benden cevap bekleyen ve tüm dikkatini bana vermiş o adamı yoksayıp aklıma kilit vurmamın sebebi geçmişin aklıma serptiği bu zehirli tohumlardı işte.Cehennem karanlık ya da her neyse.Toprağın bunlardan çok daha fazlası olduğunu uzun zamandan beri biliyordum.Yine de bana duygudan yoksun bir şekilde sorduğu o sorunun kafamın içinde dönüşüne engel olamıyordum.Soru gayet açıktı aslında.Ya gidecek ve eski sıradan , bu dünyaya göre fazla masum olan o dünyaya dönecek, kimsesiz, yalnız bir kız olmaya devam edecektim.Ya da kalacak ve bu adamın tehlikeli hayatına sıçrayan kan lekesinden bende nasibimi alacaktım.Belki bir daha asla eskisi gibi olamayacak, sahip olduğum tüm değerleride bu uğurda kaybedecektim.Peki ya gitmeyi seçmek için bunca fırsat yakalamış ve gitmemişken şimdi onu bırakıp gerçekten gidebilecek miydim ? En aşağılandığım zamanda bile vazgeçememişken şimdi mi vazgeçecektim? Bu sadece komikti.Tabiki gitmeyecektim.Gidemeyecektim.Böyleliklede kendimi bir Arafa mahkum edip yanmayı kendi irademle kabullenmiş olacaktım.

"Cevap vermeyecek misin? Dedi Toprak ben düşüncelerim arasında boğuşup nihayet net bir karara varmışken.Pürüzsüz sesi kulaklarıma ulaştığında bir cevap vermekten çokta korkmadığımı farkettim.Sadece düşünüyordum.Öncesini,şimdiyi ve sonrasını.

"Cevabı tahmin ediyor olman gerekirdi." Dedim Toprağın kahverengi bakışlarına ifadesizce odaklanırken.Toprak ise benden iki kat daha ifadesizdi.Sanki şuan karşımda bir robot vardı.Sanki içbir şey hissetmiyor , sadece tepki veriyordu.

"Senin ağzından duymak hoşuma gider.Vazgeçmek istediğinde ki isteyeceksin.Sana hatırlatacak bir şeylerim olması gerekli.Öyle değil mi?"

Kafamı salladım.Ve bakışlarımı ay ışığının sızdığı ıssız orman yoluna çevirdim.Bunun üzerine Toprak elini direksiyondan çekip saçlarını karıştırdı.

"Duymak istiyorum Güneş.Benimle misin yoksa değil misin?"

"Seninleyim." Dedim Toprağınkine göre daha cılız çıkan sesimle.Bu cümle asla şüphe barındırmıyordu içinde.Ama korku ? Kesinlikle başı çekiyordu.Bu cevabım üzerine Toprağın yüzünde bir mimik görmek amacıyla ona baktığımda Toprak bakışlarını ön cama çevirdi ve elini orta şiddette direksiyona vurdu.

"Hata yapıyorsun."

"Biliyorum."

"Biliyorsun ama gitmiyorsun."

"Evet.Yoksa sen gitmemi mi istiyorsun ?

Toprak bana bakmadan koltuğa yaslandı ve kısa bir anlığına gözlerini yumdu.Böyleyken bile o kadar güzeldi ki.

"Gitmeni istemiyorum Güneş.dedi nefesini dışarı verdikten hemen sonra.

"Sadece senin için doğru olanın gitmek olduğunu söylüyorum."

"Biiyorum ama malesef hayatım için doğru kararlar almakta pekte başarılı değilim.Biliyorsun."

Bunun üzerine Toprak güzel gülümsemesinin dudaklarındaki yerini bulmasına izin verdi.O bir ilah kadar güzel gözükürken bende ciddi ifademi bozup neşesiz bir tebbesümün yüzüme yerleşmesine izin vermiştim.

"Peki şimdi ne olacak.
? "dedim tüm samimiyetimle.Neler olacağını ve neler yaşanacağını gerçekten çok merak ediyordum.Toprağın hayatı zaten yeterince zordu.Şimdi ise çok daha zor olacakmış gibi geliyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 30, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

GÜNEŞİN KARANLIĞI Where stories live. Discover now