Bölüm 2

13.1K 292 13
                                    

Ah! Lanet olsun... Alarmı kurmayı unutmuştum. Tesadüfen saat 8 de uyansam da 8.30'da ajansa yetişemezdim ki. Hızlı bir şekilde üstümü giyinip saçıma fazla özen göstermeden dışarı attım kendimi. Şaka mı bu? Resmen bardaktan boşalır gibi yağmur yağıyordu. Şemsiyem vardı fakat otobüs bekleyecek vaktim yoktu. En iyisi bir taksi çevirip en kısa sürede iş yerine gitmekti. Koşar adımlarla yürümeye başladım. Her an ezilme tehlikesiyle karşı karşıyaydım. Bir yandan da ceketimi giyinme çabasındaydım ne sağıma ne de soluma bakıyordum. Karşıya geçmem gerekiyordu ama trafik çok yoğundu. Böylelikle nerdeyse 7 dakikam bir aracın bana yol vermesini beklemekle geçti. Bak bu da planlarım arasında yoktu! İşe yetişme planlarım arasında bu hiç yoktu mesela... Bütün hayatımı adamış olduğum (tamam hepsini değil ama önemli bir bölümünü) zor şartlarda ayarladığım stajım bir hiç uğruna yanacaktı. Hepsinden daha kötüsü ıslanıyordum. Ve yağmur git gide hızlanıyordu. Sanki benimle inatlaşmışçasına şiddetini arttırarak hızlanıyordu.

Bir taksi bulabilmek için etrafa göz atmaya başlamıştım. Her zaman taksi kaynayan yoldan lanet olası bir taksi bile geçmiyordu. Neyse ki yolun karşısında bir taksi bekliyordu. Bu taksiyi ne pahasına olursa olsun kaçırmamalıydım. Hemen ''taksi!'' diye bağırarak oraya doğru koşmaya başladım. Taksici, hayatımı kurtaran dünya tatlısı o tonton adam durmuş, öylece orada beni bekliyordu.''Oh be sonunda '' diyerek içimi çektim. Nihayet taksiye bindim. Ancak kapımı kapatmaya çalışırken arabanın önünde durmuş ''sen de nerden çıktın?'' bakışıyla bana bakan bir adam gördüm, arabanın kapısını açmıştı.

''Sen ne yaptığını sanıyorsun?''dedim sakin olmaya çalışarak.

''Taksiye biniyorum. Hava berbat, yağmur yağıyor''

''Hadi ya. Biz görmüyorduk zaten.''dedim sinirli bir şekilde.

''Lütfen paylaşamaz mıyız? Sınava yetişmeye çalışıyorum'

Normal şartlarda ''Hayır'' derdim ama sınavı olduğunu duyunca yumuşadım. Ama cevap vermekte çekimserdim.

'' Bak uzun bir süredir taksi bekliyorum sınava da geç kalmak üzereyim tam bir tane buldum derken sen...''

Dedi ve sustu taksiye binebilmek için susmalıydı da zaten! Sonuçta bu taksiyi ilk ben görmüş ve ilk ben binmiştim. Yakalamak için koşmam da çabası tabii.

Bugün kötü bir gündü ve bir de bu çocuk Of! Her şey mi üst üste gelir?

Sonunda taksiye bindi ve yola çıktık.

Taksici ''nereye gideceksiniz?'' diye sordu.

''Bakırköy. Yaklaşınca ben size tarif edeceğim'' dedim. Her şeye rağmen sakin olmaya çalışarak. Güzel düşünelim güzel olsun değil mi?

Ardından Cihangir'e gideceğiz diye ekledi henüz ismini bile bilmediğim çocuk.

Yabancıyla konuşmak zorunda kalmamak arabanın camından yağmurun yağışını izlemeye başladım. O sırada bir telefon çaldı; taksicininmiş...

''Meltem kapat şu telefonu. Tamam, arayacağım dedim. Senin yüzünden ceza yiyeceğim... Havuç mu? Çok yağmur yağıyor pazara falan uğrayamam''

Bu sözler üzerine yabancıyla göz göze geldik. Sinirlerim bozulduğu için gülesim gelmişti. Konuşma çocuğun da komiğine gitmiş olsa ki birbirimize bakarak gülümsedik. Harika, şimdi de adını bile bilmediğim yabancıyla sırıtıyorum.

''Adım Okan''

Bir süre cevap vermemiştim. Çünkü bana dediğini bile anlamamıştım. Umursamadığımı düşünmüştür herhalde. Yolun diğer yarısında umarım bir şeyler sormaya kalkmaz. Baktım sessiz sessiz oturuyor, dışarıyı izliyor. Ben de çıkardım ajandamı birkaç bir şeyler karaladım.

Bende Kalp Var! (KİTAP OLDU) #Wattys2018Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum