Bölüm 14

8.5K 104 0
                                    

''Peki ya yanından ayrılmayan kadın ne alaka?''

''Bayan Süslüden bahsediyorsun sanırım. Biz ona burada Bayan Süslü deriz. Onun kadar boyanan birini hayatımda görmedim henüz. Sonra sallanan küpeler, şangırtılı bilezikler, üst üste kolyeler takar. Bari bir şeye benzese bayağı çirkin bu''

''Kim bilir kaç saatte hazırlanıyordur. Valla ben hiç sabahın köründe kalkıp da o kadar süslenemem. Benim uykum daha değerli.''

''Ne yaparsın şekerim. Bu tipler böyle. Baktı işiyle yükselemiyor böyle yürürüm diyenlerden''

''Haklısın valla.''

Neyse biz sonra devam edelim. Birazdan Talha Bey gelir. Bizi böyle görmesin.

Masama geçmemle Talha'nın içeri girmesi bir oldu. Odasına geçip her zaman ki gibi sekreter Banu'yu arayıp, orta çekerli kahve istedi. Çok geçmeden Banu'nun sesi koridorda yankılandı.

''Talha Bey kahveyi sizin götürmenizi istiyor''

Kahveyi alıp, Talha'nın odasına gittim. Nedenini bilmediğim bir şekilde gülesim gelmişti.

''Neye gülüyorsun doğrusu merak ettim''

''İyi ki dikkat çekmeyelim dedik yani''

''Napalım sevgilimizin yüzünü başka türlü göreceğimiz yok. Hem ne var yani bilsinler.''

''Eee ne yapıyorsun? Özledim seni bugün baş başa bir yemek yiyelim ne dersin''

''Randevu defterime bakmam lazım bir düşüneyim...''

''Bak hele hareketlere bak''

''Şaka yapıyorum canım ya. Ne işim olabilir ki zaten fazla vaktim de olmuyor. Bir yandan staj bir yandan okul. Sadece pazartesi günleri iki ders için gidiyorum ama olsun yinede okumak zor bir iş''

''Haklısın güzelim. Arada kendimize ödül vermemiz lazım değil mi? Akşam güzel bir yemek yiyelim hatta şöyle yapalım. Sana kendi ellerimle yemek yapayım ne dersin?''

''Sen ve yemek yapmak!''

''Neden ben yemek yapamaz mıyım?''

''Yok, sadece yan yana koyunca 'ilginç' geldi''

''Neyse o zaman akşama bendeyiz.''

İşe dalmış olmalıyım zamanın ne kadar hızlı geçtiğinin farkına varamadım. Taaki Talha yanıma gelip, hadi çıkıyoruz canım diyene kadar.

Paniklemiştim ama şaşkınlığım belli etmemeye çalışıyordum. Ajanstakilerin hepsinin gözü üzerimizdeydi. Herkes şaşkınlıktan küçük dilini yırtmıştı.

Talha'nın koluna girdim ve ajanstan birlikte çıktık.

''Ne yaptığını sanıyorsun sen. Herkes her şeyi öğrendi''

''Ben de görüştüğümüzü bilsinler diye yaptım. Hem fena mı oldu artık kimseden çekinmeden istediğimiz gibi görüşürüz. Böylelikle kimse sana da kötü davranamaz''

''Herkes şimdi masaya toplanmış dedikodumuzu yapıyordur iyi mi?''

''Yapsınlar boş ver. Havlayan köpek ısırmaz diye bir söz var bilir misin sen? İki gün konuşur, üçüncü güne yeni konu bulur bunlar.''

Yol boyunca sohbet etmiştik Talha ile. İlk başlarda ona karşı çekingendim ama birbirimizi tanıdıkça onu sevmeye başlamıştım.

Eve girip, içeri girdiğimde birden aklıma kedi geldi.

''Eee kedi yok mu?''

''Buralardadır. Gelir birazdan bir yerlere yatmış uyuyordur o''

İçeri gidip televizyonu açtım. Kafama göre bir şey bulamamıştım en iyisi müzik dinlemek olacaktı.

''Eee ne yemek istersin''

''Bana fark etmez aslında''

''Bekle biraz buzdolabının üzerinde numaralar vardı arayalım da getirsinler''

''Bir saniye sen yemek yapmayacak mıydın?''

''Yemek yapmak ve ben... Hiç yakışmıyor değil mi? Ben onu seni eve getirmek için söylemiştim. Tamamen bahaneydi''

''Hadi ya... Pis yalancı''

''Ya yapma böyle iyi olmadı mı? Ne güzel birlikte vakit geçirmiş olacağız. Hem film de izleriz''

''Tamam, öyle olsun ama bir daha bu numaralarına kanmayacağım''

''Eee ne söyleyelim? Pizza sever misin?''

''Bana uyar.''

''Bu sırada sen de filmleri incele istersen gelmesi yarım saati bulur.''

''Bak bu film güzele benziyor bunu izleyelim istersen.''

''Bana fark etmez..''

''Fark etmezse korku izleyelim. Bildiğim çok güzel bir film var''

''Korku olmasın ya''

''Neden? Hani farketmezdi''

''Sevmiyorum ben.''

''Yoksa korkuyor musunuz Talha Bey''

''Hayır, ne korkacağım ya''

''O zaman, izliyoruz''

Filmin ilk on beş dakikasını izledikten sonra pizzalarımız gelmişti. Bir yandan filmi izliyor bir yandan da pizzamızı yiyorduk. Talha'nın ekrana bakmaması dikkatimi çekmişti.

''Korkuyorsun.''

''Hayır korkmuyorum.''

''Nasıl korkmuyorsun? Baksana korkudan ekrana bakamıyorsun''

''Tamam. Korkuyorum oldu mu?''

''Oldu.''

''Gülme''

''Sana gülmüyorum ben aklıma bir şey geldi de ona gülüyorum''

''Ya bak hala gülüyor. Gülme dedim''

''Ama sen bana gülme dedikçe benim gülesim geliyor''

''Bak oraya bir gelirsem çok kötü olur''

''Ay çok korktum ya. Hadi gelsene merak ediyorum ne yapabilirsin?''

Bu cümleyi kurmamla yastığı kafama yemem bir oldu. Ben de sinirlenip kolayı Talha'nın üzerine döktüm ve evin içinde kaçmaya başladım.

''Ezgi aç kapıyı bak kötü şeyler olacak''

''Ya açmıyorum..Bu laftan sonra da zaten hiç açmam''

''Aç kapıyı şaka yapıyorum canım ben sana hiç kıyar mıyım?''

''Söz ver bak bir şey dökmeyeceksin''

''Ya söz aç kapıyı.''

Kapıyı açarak Talha'nın yanına gittim. İki dakika boyunca birbirimize sarıldık. Sanırım o an dünya yansa umurumuzda olmazdı. Zaman adeta durmuştu. Ömrümde geçirdiğim en güzel iki dakika diyebilirim.

''Seni seviyorum''

İlk defa bu iki kelime benim için başka anlamlanmıştı. Kafamda bu iki kelimeyi yeniden konumlandırmıştım. Bu cümleyi kalbimin en derinlerine kazımıştım.

''Ben de seni seviyorum''

Yakınlaşmanın gidişatını engellemek için ''içeri gitsek'' iyi olur deyiverdim.

Salona geçip, eski yerimize oturduk. Filmi izlemeyi bırakıp, ikimizde telefonlarımızla ilgilenmeye başlamıştık. Sonra Talha elindeki telefonu masaya bırakıp, yanıma geldi.

''Artık telefonlarla değil, birbirimizle ilgilenelim''

Bende Kalp Var! (KİTAP OLDU) #Wattys2018Where stories live. Discover now