Bölüm 3

12.7K 235 8
                                    

Neyse ki bugün cumaydı. Yarın tüm gün uyuyabilirim diye düşünürken... Evin hali aklıma geldi. Pek de içler açıcı değildi. Temizlik yapmalı ve odaları toplamalıydım. Bu hafta evi toplayacak pek fırsat bulamamıştım. Ajansta stajyer olduğum için pek bir iş yaptırmıyorlardı sadece dosyaları düzenliyor bazen de fikir veriyordum o kadar ama prosedür gereği gitmek ve imza atmak zorundaydım tüm günüm boş geçiyordu bu da benim zamanımı oldukça harcıyordu.

İş çıkışı eve giderken alış veriş yaptım. Bir markete girdim ve hoşuma giden ne varsa hepsini doldurdum sepete. Marketten çıkıp eve gittiğimde saat oldukça geç olmuştu zaten. Alışverişe dalmışım... Saat ne kadar da geç olmuş öyle! Poşetlerden aldıklarımı çıkartıp tek tek dolaba yerleştirdim. Elle tutulur hiç bir şey almamışım. Poşetleri yine abur cuburlarla doldurmuşum... Çikolata, cips, krakerler ve yine çikolata.

Geç saatlere kadar oturup televizyon izledim. Ne de olsa yarın cumartesiydi. Sonra uyku daha baskın geldi ve TV izlediğim koltukta öylece uyuya kalmıştım. Uyandığımda saat 2.00'dı. Kalkıp sımsıcak yatağıma yattım. Tekrar uyandığımda neredeyse öğlen olmak üzereydi. Yayıla yayıla kahvaltımı yapıp dergime göz attıktan sonra sıra iş yapmaya gelmişti. Önce bir güzel toz aldım ardından odaları tek tek süpürdüm. Dağınık olan odama da çeki düzen verdim.''Her yer her yerde '' dedikleri tabiri caizse bu olmalıydı. Sonunda bu işte bitmişti ama ben de bitmiştim... Saat ne çabuk da dört olmuş öyle! Kendimi ödüllendirebilirdim artık. Mis gibi bir kahve yapıp kendime tv'nin başına oturdum. Bayağı yorulmuştum. Telefonumu uzun süredir elime almıyordum. Ne var ne yok diye gezinirken editörümüz Duygu'nun mesajını gördüm.

''Yarın şirketimiz her yıl olduğu gibi bu yılda motivasyon partisi veriyor canım. Sen de davetlisin.'' diyerek adres bilgilerini de mesajın altına eklemişti.

Nerden çıkmıştı bu şimdi! Ne güzel Pazar günü akşama kadar kafa dinleyecektim. Yok... Yok...Anlaşıldı bana hafta sonu bile rahat yok.Eee ne giyecektim ben doğru düzgün ne ayakkabım ne de elbisem vardı.Cihangir sonuçta..Partiye böyle gidilmez ki!İnsana gülerler orda.Kim bilir kimler davetli...Acaba ünlüler de gelir mi ki ?Sonuçta ben bir reklam ajansında çalışıyorum.Tabi ki de ünlüler gelir...Bu durum beni oldukça heyecanlandırmıştı.Hemen odaya koşup, dolapta ne var ne yok diye bi göz gezdirdim...Fazla da düşünmeme gerek yoktu zaten bir kaç elbiseden birini tercih etmek zorundaydım.Bana en çok yakıştığını düşündüğüm su mavisi elbisemi giyecektim.Saçları da bir topuz yaptık mı oldu bitti işte.Tabi ki de kırmızı ruj sürecektim...İnsanlar içeri girdiğimde bu kız da kim böyle? Demeleri gerekiyordu. Herkesin gözü benim üzerimde olmalıydı... Neyse şimdilik iyi geceler güzel düşünen, pijamalı insanlar... Yarın kaldığım yerden hayatımı anlatmaya devam edeceğim nasılsa...

Bildiğiniz gibi sabah uyanıp, güzelce hazırlandım... Topukluları giydim atladım bir taksiye. Sakin olun bu sefer hiç bir sorun yok! Ya da kafamı ağrıtan bir yabancı da... Cihangir'e gittiğimde mekânın çok lüks bir yer olduğunu gördüm. İyi ki de bu elbisemi giymişim yoksa rezil olacaktık desene!

Her şeyin yolunda olduğundan emin olmalıydım. Son kez arabanın camından saçlarıma ve makyajıma bakıp, kendimden emin bir şekilde mekânın kapılarını araladım. Herkesin gözü tam istediğim gibi üzerimdeydi. Herkes ''Şu yeni stajyer'' değil mi diye beni gösteriyordu... Bozuntuya vermeyip umursamaz bir tavırla kırmızı halıda yürür edasıyla yürüyordum. Gözlerim Duygu'yu arar olmuştu. Umarım gelmiştir... Kimseyi de tanımıyorum ki. Kimin yanına gideyim şimdi! Derken Patron Talha yardımıma yetişti. Kurtarıcım... Prensim... Ne saçmalıyorum ben ya! Ortamın atmosferine çok kapılmış olsam gerek... Neyse konumuzdan sapmayalım...

Bende Kalp Var! (KİTAP OLDU) #Wattys2018Where stories live. Discover now