Bölüm 6

28.9K 3K 1.5K
                                    

Gıcır gıcır, asfaltı ağlatan, göz alıcı, 96 Model Kartal ile olan atölyeye dönüş yolculuğumuz, her şeye rağmen keyifliydi. Yağmur usul usul yağmıyordu, arabanın camını hayvan gibi dövüyordu. Silecekler suları sırkıttığı yerde ağlamaklı ıslıklar çıkarıyordu. Radyoda mırıltılarla eşlik ettiğim hoş bir şarkı çalıyordu:

"Biz geldiğimizde otlar yemyeşildi...Ve kuzeydeydi güneş!"

Yani bana göre keyifli. Aylin'e göre öyle olmasa gerek ki kanalı değiştirdi. 

"We are gonna kick some ass tonight...We got the metal madness..."

Elektronik gitar beynime matkap etkisi yapıyor, nöronlarımı uç uca ekleyip iki yana çekiştiriyordu. Zapladım.

"Mesih olduğunu iddia eden 41 yaşındaki E.A. dolandırıcılık suçuyla gözaltına..."

Zapladım.

"Ada sahilleriiiiinde bekliyorum...Her zaman yollarııııını..."

"Biz geldiğimizde otlar..."

"...kick some ass tonight..."

"Elli dört saat boyunca kıpırdamadan televizyon izleyen dokuz yaşındaki Osman, beynine giden pıhtı nedeniyle..."

"Amerika'nın PYD terör örgütüyle ilgili yaptığı açıklamada..."

"Suriyeli mültecilerin sayısı dört milyon yüz seksen beş bine..."

Aylin elimi radyonun düğmesinden itti ve radyoyu tamamen kapattı, derin bir nefes alarak arkasına yaslandı, gözlerini yumdu.

"Ülkenin de çivisi çıktı." dedim, yerimde sinip, direksiyona odaklanırken. "Ama bad boy stajımız fena değildi, ha?"

Başını esefle iki yana salladığını gördüm. 

"Ne diyorsun, anlamıyorum..." diye mırıldandım. Arabanın torpido gözünü araştırıp kağıt kalem buldu ve hırsla bir şeyler karalayıp bana doğru tuttu. Bir yandan yolu kontrol ederken göz ucuyla kağıda baktım.

"ÇOCUK GİBİSİN! BAŞIMIZA ALDIĞIMIZ BELADAN SONRA NASIL BU KADAR RAHAT OLABİLİRSİN?!"

"Hadi ama..." dedim. "Bence gayet de iyi kıvırdık. Hiç sorun çıkmadı."

Bu kez akıllı telefonunu cebinden çıkarıp hızla bir yere girdi ve telefonu gözümün önünde tuttu. İnstagram'dan açtığı bir videoydu bu. Ve tahmin edin videoda kim vardı? Bad boyun elinde sürüklenerek dışarı çıkarılan ben!

Aylin az önce yazı yazdığı kağıdı yeniden aldı ve hararetle karalamaya devam ettikten sonra bana doğru tuttu.

"O ÇOCUK BUNUN İNTİKAMINI S*** S*** ALIR!"

"Söke söke mi yoksa si...işte anladın sen?"

Eliyle alnına çat diye vurdu ve öfkeyle ayaklarını yere vururken arkasına yaslandı, başını cama çevirdi.

"Yine de sansürlemen güzel bir davranış." dedim. "Bir keresinde altı yaşındayken küfretmiştim. Anlamını bile bilmiyordum. Şansa bak ki müdire tam arkamdaymış. Beni eşek sudan gelinceye dek dövmüştü." Güldüm. Bu sırada Aylin başını ağır ağır, yeniden bana doğru çevirmişti. Üzgün duruyordu.

"Öyle bakma." dedim, aynadan yansıyan yüzünü izlerken. "O kadar kötü değildi. Birkaç tokattan sonra insan kaşarlanıyor. Ama bir daha hiç o küfrü etmedim, içimden bile etmedim. Sanırım müdire bilmeden de olsa Pavlov'un köpekleri gibi yetiştirdi bizi." Yeniden güldüm.

"Yine de..." dedim, o günleri hatırlarken durgunlaşarak. "Küfür ettiğimde birinin bana anlamını açıkladıktan sonra ceza vermesini tercih ederdim. Sızlayan popom ve kollarımdaki morluklarla yatağa yattığımda düşünebildiğim tek şey, si ile başlayan o küfrün ne anlama geldiğiydi."

Morfin ile Vitamin (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now