Bölüm 10

25.5K 2.8K 1K
                                    

"Bu valizi kim hazırladı?" 

"Sude hazırlamış, senin için." dedi Burak, yanıma gelmeden önce. Yere, valizin hemen önüne otururken bir yandan da teselli verircesine omzuma vuruyordu.

"Ama ben bu şeyleri giyemem ki." dedim. "Bunlar, bacak boyu benim boyum kadar olan kadınlar için."

"Çıtır ve çok seksi kadınlar." diye düzeltti Burak. 

"Hormonlarını benden uzak tut, sayın ergen." dedim. Bir yandan da nasıl giyildiğini çözmeye çalıştığım kıyafetleri inceliyordum. Birinin kolları yoktu, birinin sırtı yoktu, birininse etek kısmı yarı yarıya eksikti. Valizdeki tek ayakkabı kardeşlerim, topuğu on beş santimetre olan taşlı, süslü püslü bir ayakkabıydı ve şıklığın zirvesini mokasen kabul eden benim gibi biri için bu ayakkabı en iyi tabirle tüyler ürperticiydi.

"Sorun şu." dedi Hukukçu Mert. "Neden böyle kıyafetlere ihtiyacın olacağını düşündüler?"

Morfin yaklaştı ve valizi kendi önüne çekip içinden benim giyebileceğim düzeyde, iddialı olmayan bir elbise bulup elime tutuşturdu. 

"Vay canına, şapkadan tavşan çıkarsan bu kadar şaşırmazdım." dedim, ardından göğüs ve bacak boyu için nirvanayı, bel bölgesi içinse iğne deliğini gerektirmeyecek elbiseyi bağrıma bastım.

"Şimdi anlat." dedi Morfin, valizin fermuarlarını bir daha açılmamak üzere çekerken. "Ne işler karıştırdın?"

"Aslında bilerek olmadı." dedim. "Odaları karıştırdım ve yanlışlıkla Tahir'in konuşmalarına kulak misafiri oldum ve bir de üstüne dosyaları karıştırdım ki bu kesinlikle yanlışlıkla olmadı."

"Eeee?" dedi, Morfin hevesle. Gözlerini kocaman kocaman açtı ve ıslak saçlarını arkaya attı. 

Onlara her şeyi anlattım, dostlarım. Duyduğum, gördüğüm her şeyi, en ufak ayrıntısına kadar.

Anlatacaklarım bittiğinde üçü de ciddi anlamda şaşırmışlardı ve Morfin hariç diğer ikisi şüpheyle karışık dehşetle beni izliyorlardı. Morfin'in yüzünde kabullenmiş ve daha da ötesinde, şimdiden düşük bütçeli Sherlock Holmes filmi kurgulamaya niyetli, düşünceli bir ifade vardı. 

"Bu gece bir herifle bulaşacak, öyle mi?" diye sordu. 

"Evet." dedim. "Herifin doğaüstü fenomenlerle uğraşan kaçığın teki olduğunu ama işlerine yarayacak bir bilgi verebileceğini söyledi."

"Nerede buluşacaklarını söyledi mi?"

Başımı hayır anlamında iki yana salladım.

"O halde bu gece otelden ayrıldıktan sonra Tahir'in peşine düşmeliyiz." dedi, çenesini kaşırken. 

"Hadi ama." dedi Burak. "Jet lag sendromundan bile çıkamadım, kovalamaca mı oynayacağız yani? Hem de kaçık bir kızın dediklerine inanıp?"

"Düzgün konuş." dedi Morfin, ben çemkiremeden önce. 

"Siz ne halt ederseniz edin, ben bugün beş yıldızlı otelde keyif çatacağım."

"Ben geliyorum." dedi Mert. "Maceraya hayır demem."

"İşin hukuki yanı hiç ilgini çekmiyor, değil mi?" diye sordum, esefle.

"Baba zoruyla hukuk seçtik herhalde." diye cevap verdi, omuz silkerek.

"Yani üçünüz de gidiyorsunuz, öyle mi?" diye sordu Burak. Sürü psikolojisine karşı duracak kadar dirayetli biri olup olmadığını öğrenmemize yalnızca üç saniye kalmıştı. Üç...İki...Bir... Derin bir iç çekip, "Pekala." dedi. "Ben de geliyorum ama iş tehlikeye binerse tüyerim, haberiniz olsun."

Morfin ile Vitamin (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now