7|

42.1K 3K 362
                                    



Piramidin kendine özel odasının geniş balkonundan dışarı bakan kadın, gökteki yıldızları seyre daldığında düşünceyle gözlerini kıstı. Gece gündüz demeden göğü süsleyen büyük yıldıza bakarken yüzüklerle dolu ince parmaklarını kütletti.

"Sence de Sirius birkaç haftadır fazla parlak değil mi, rahip?" diye sorarken sesi fazla sorgulayıcı çıkmıştı.

"Bence değil ama siz en iyisini bilirsiniz, kraliçem."

Kraliçe Neftis, itiraz edercesine başını usulca salladı. "Öyle. Bir süredir daha parlak."

Uzun elbisesinin eteklerini uçuşturacak hızla arkasına döndü. "Dışarıda bir sorun var mı? Halkım ne durumda?"

Rahip başını iki yana salladı. Daha sonra bunun kraliçeye yetmeyeceğini fark etti ve konuştu: "Şimdilik bir sorun yok. Halkınız her şeyden memnun. Sabırsızlıkla Uyuyuş Töreni'ni ve sizin onlara sunacağınız nimetleri bekliyorlar."

Kraliçe, yürümeye devam ederken içine saplanan huzursuzluğu geride bırakamıyordu. Elini, beline kadar uzanan simsiyah saçından geçirdi. "Bir şey var. Hissediyorum. Belki de asırlar önce olanlarla ilgilidir. Sirius'a baksana. Bu, o parlaklık değil. Ayrıca havadaki nemi fark etmemiş olman da imkânsız." Biçimli kaşları özenle çatıldı. "Belki de Ay Düğümü laneti sekteye uğruyordur. Yapalı çok uzun zaman -hatta asırlar- oldu. Yılda bir kez yenilemek artık az geliyordur. Etkisini kaybediyor olabilir mi sence?" Başını asırlardır yanında olan adama çevirdi, onun cevabını beklemeden kararla emirlerini sıraladı. "Uyuyuş Günü'nü erkene aldınız, değil mi? Hemen hazırlıkları bitirin. Büyünün en kuvvetli olduğu zamanda, birinci Sirius doğumu ayında olacak. Eğer her şey yetişmezse bunun sorumlusu olarak seni bilirim."

Rahip, itiraz etmek için anında dudaklarını araladı fakat kraliçe, tek bir el hareketiyle onu durdurdu. "Dediklerimi yap, rahip. Haftaya bugün tören olacak." Tahtına otururken güneş ve yılan figürlü altın tacını başına geçirdi. "Ian, Osiris'in mızrağını çalanları buldu mu?" diye sorarken sesi olabildiğince gergindi.

Osiris, kral olduğu dönemlerde görevini gerçekleştirmek için yer altı dünyasına o mızrak sayesinde yolculuk yapmıştı. Osiris'in yaşamamasına rağmen mızraktaki güç varlığını hâlen koruyordu ve Neftis de Uyuyuş Töreni sırasında gücünden faydalanmak için Osiris'in tapınağında bulunan mızrağı istemişti. Ancak mızrak Osiris'in tapınağındaki güvenli yerinden çalınmıştı. Günlerdir Ian, bunu yapanları araştırıyordu ve artık bir sonuca ulaşmasını umuyordu kraliçe.

Rahip başını salladı. "Evet, kraliçem. Dışarıda bekliyorlar."

"Getir bana onları."

Rahip, kraliçenin isteğini yerine getirmek için dışarı çıktı. Çok geçmeden geri geldiğinde yanında dört tane adam vardı. Her biri korkudan titrerken Neftis, gözlerini kıstı. "Demek mızrağı çalanlar sizsiniz. Hemen söyleyin bana, mızrak nerede?"

"Bilmiyoruz. Biz sadece tapınaktan çıkardık. Daha sonra hiç görmedik."

"Bu sizin cesaret edebileceğiniz bir olay değil. Şimdi söyleyin bana, çalmanızı kim istedi?"

Adamlar kendi aralarında bakıştılar ancak suskun kaldılar. Neftis, korkularını gözlerinden okuyabiliyordu. Kim için çalıştılarsa ondan çekiniyorlardı ama asıl korkmaları gereken kişi ta kendisiydi. O, bu ülkenin kraliçesi, evrendeki en büyük tanrıçaydı.

Gözlerini dört adama birden çevirdiğinde ısınan gözbebekleri iyi geliyordu. Büyü yaparken oluşan yakıcı histen ziyadesiyle memnundu. Damarlarındaki kan akışı hızının değişmesi, kendini daha güçlü hissetmesi... Hepsi asırlar sonra bile heyecanlandırıyordu onu. Çünkü büyü güç demekti ve Neftis en çok bunu seviyordu.

 AY DÜĞÜMÜ Where stories live. Discover now