30 |

23.1K 2.2K 319
                                    

Bölüm 30

Serin bir his denizinde boğulmak gibiydi ona âşık olmak. Yüzmeyi bildiğin, dalgalarıyla başa çıkabildiğin sürece zararsızdı. Lakin ne zaman yorulup bırakırdın, işte o zaman hırçın dalgalar seni yutar, nefesini kesene dek bırakmazdı.

Sabah uyandığımda ilk onu görmeyi garipsesem de inkâr edemeyeceğim bir biçimde hoşuma da gidiyordu bu durum. Sarıp sarmalayan kollarının arasında güne gözlerimi açmak, güzel olduğu kadar güvende de hissettiriyordu.

Uykumdan tamamen arınıp gözlerimi araladığımda ilk gördüğüm yüzün onunki olması beni gülümsetti. Hafiften çıkan sakallarına yavaşça yanağımı sürttüm ve uyuyup uyumadığını denetledim. Bir tepki vermediğinde uyuduğuna kanaat getirdim ve kollarımı ondan çekmeden yanağına küçük bir buse bıraktım. Kaşları çatılır gibi olduğunda birkaç saniye eski haline dönmesi için bekledim ve beni kafesleyen kollarının arasından sıyrıldım.

Dün sabah ona sarılmamdan sonra ikimiz de tek kelime etmemiş, doğruca salona çıkmıştık. Akşama kadar bir şeylerle oyalanmış, ardındansa uyumuştuk. Yorgunluktan üzerimi değiştirmeye takatim olmadığı için öylece uyuyakalmıştım. Tüm gece geceliğe dönen kıyafetlerimi değiştirdim ve doğruca mutfağa indim. Simge kahvaltıyı hazırlarken, "Günaydın," deyip yanına ilerledim.

"Aytun'un kollarından çıkabildin nihayet," dedi yarım bir sırıtmayla.

"Simge!"

"Tamam tamam. Yardım etmeye geldiysen sofrayı hazırlayabilirsin."

Beraber kahvaltıyı hazırlarken Simge bana döndü ve "Bugün alışverişe gidelim mi?" dedi.

"Olabilir," diye mırıldandım. "Ama şu para işini..."

"Ayliz, bu lafı bir daha duymayayım senden. Artık aramızda paranın sözü edilemez."

Bu durum hiç hoşuma gitmese de sessiz kalmayı tercih ettim ve o an içeri giren Aytun ile göz göze geldim. Suratı asıktı ve bir şeyden memnun olmadığı çok açıktı. Benim bu kadar mutlu uyandığım sabah, o neden huysuzdu ki? "Günaydın," dedim gözlerimi üzerinden çekmeden.

Aytun konuşmadığında Simge, "Telefonum mu çalıyor?" diye söylenip mutfaktan çıktı.

Onun gidişiyle Aytun'a, "Neyin var?" diye sordum.

Asabiyetle, "Niye kalktın yanımdan?" dedi bana yaklaşırken.

"Anlamadım?"

"Soru çok basit. Yanımdan niye kalkıp gittin?"

Duraksarken, "Çünkü buraya indim," dedim garipseyerek.

"Bundan hoşlanmadım. Sabah uyanınca yanımda olmadığını görmek güzel değil."

Saldırgan tavrının altında yatan nedene gülümsememek için kendimi zor tutarken sıkıntılı ifadesini sürdürüyordu. Başımı hafifçe eğerek, "Yarın sabah için bunu aklımda tutacağım," dedim.

Birkaç saniye boyunca bana, seninle ne yapacağım, der gibi baktı, ardından masaya oturdu.

Hep birlikte kahvaltımızı ettiğimizde Simge, "Ayliz ile alışverişe gideceğiz," dedi. Başını kaldırıp gerçekten mi der gibi baktığında gözlerimi açıp kapatarak onay verdim.

"Telefonunuz açık olsun, arayınca ulaşabileyim."

"Emrin olur, lider!"

Aytun, masayı kendinin halledebileceğini söylediğinde hazırlanmak için yukarı çıktık. Tercihimi siyah pantolon ve lacivert bir kazaktan yana kullanıp hazırlandığımda Simge işini bitirmiş, beni bekliyordu. Aytun da bizimle beraber dışarı çıktığında sorgularcasına ona baktım.

 AY DÜĞÜMÜ Where stories live. Discover now