21|

30.6K 2.6K 491
                                    


Ne dedi o? Kuzen mi? Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilmeden öylece karşımdaki ikiliyi izlerken ne kadar yanıldığımı anladım. Ian'ın Simge'ye değer verdiğini söylemesinden ve Simge'nin özledim dediği telefon konuşmasından ikisinin sevgili olduğu sonucunu çıkarmıştım ama görünen o ki gerçek bundan çok daha farklıydı.

"Biz zaten tanışıyoruz," dedi Ian, beni baştan aşağı ilgiyle süzerken. Kahverengi gözlerinde merak vardı. "Ama niye burada olduğunu ve sizin nereden tanıştığınızı anlamış değilim."

Bu sorunun üzerine ne diyeceğimi bilemeyerek, bir kaçar yol ararcasına Simge'ye baktım. Böyle bir şey hakkında konuşmamıştık. Ian, Memfis'te yaşadığımı sanıyordu ve hakkımda tüm bilgisi esasında bununla sınırlıydı.

Simge, dudağını büzerek yanıma geldi ve kolunu omzuma atarak bana iyice yanaştı. "Ayliz, benim arkadaşım. Bazı sorunlar olduğu için ikimiz burada kalıyoruz."

"Ne gibi sorunlar?" dedi Ian, kaşlarını kuşkuyla çatarak. Onun yerinde ben olsam, ben de kuşkulanırdım.

"Ihm, şöyle sorunlar..."

"Nasıl sorunlar?"

"Ay, sana ne canım. Ne kadar meraklı çıktın sen?" dedi aniden sesini yükselterek.

Ian, onaylamazcasına başını iki yana salladı ve ardından yine bana döndü. "Seninle tekrar karşılaşacağımı zaten biliyordum ama benim evimde olması beklenmedik oldu."

Ona bir şey demeden kendimi gülümsemeye zorladım. Gerçekleri söyleyemeyeceğimi biliyordum, ancak yine de rahatsız hissetmiştim. Simge telefonu çaldığında birkaç dakika izin isteyip gidince ikimiz yalnız kalmıştık. Koca bahçenin ortasında dururken Ian birden, "O gün, yani ilk karşılaşmamızda ne işin vardı orada?" diye sordu.

Sorduğu soruya nasıl tepki vereceğimi bilemiyordum. Ne denirdi ki? Yutkunarak, "Geziniyordum ama bir anlık dalgınlığım yüzünden yolumu kaybettim. Zaten sonra da seninle karşılaştım," dedim.

"O zaman kaybolduğunu söyleseydin yardım ederdim."

"Şey... Hem acelen vardı hem de hiç tanımadığım birine kaybolduğumu söyleyemezdim."

Biçimli kaşları çatıldığında alnında ince bir çizgi belirdi. "Benim lider olduğumu bilmiyor muydun? Hakkımda yanlış bir şey düşünmeden güvenip söyleyebilirdin."

Sanırım az önce bir boşboğazlık yaparak dikkatleri üzerime çekmiştim. Kurtarmak adına, "Biliyordum tabii ki ama ismen. Yani daha önce hiç görmemiştim," dedim.

Ian, birkaç saniye süren sessizlikten sonra başını salladı. "Anladım. Ne kadar burada kalacaksınız?"

"İnan bilmiyorum," diye yanıtladım gözlerimi kaçırarak. Bakışları öylesine yoğundu ki içimden bir ses, hemen buradan kaybol, diye diretiyordu ama bacaklarımın onu pek kale aldığı söylenemezdi.

"Umarım uzun sürer," dediğinde başımı kaldırdım ve o an gülümseyen yüzüyle burun buruna geldim. Ne ara aramızdaki mesafe kayboldu bilmiyorum ama kesik bir nefes alma ihtiyacı hissettim. Aramızda yine hatırı sayılır bir uzaklık vardı ama kokusunu soluyabileceğim kadar da yakındı.

"Niye?" diye sormayı akıl edebildim en sonunda.

"Bu sayede seninle daha çok vakit geçirebilirim çünkü."

Gözlerimi kırpıştırarak ona bakarken aralanan dudaklarım duyduğum ses ile tekrar kapandı.

"Ne oluyor burada?" diyen ses, çok nefret ve öfke dolu çıkmıştı.

Ian'ın bakışlarında hızlı bir değişim baş gösterirken omzumun üzerinden Aytun'a baktı. "Ne istiyorsun Karavera?" dediğinde ben de başımı çevirdim ve o an onunla göz göze geldim.

 AY DÜĞÜMÜ Where stories live. Discover now