26. Bölüm "Yeniden Yolculuk"

1.9K 126 7
                                    

"Başım, başım.." diye sızlanarak gözlerimi açtığımda hiç ummadığım bir yerdeydim. Kendi odamda.. Yanımda ise başıma buz tutan bir kadın ve onu seyreden bir başka kadın vardı.

"Ne oldu, neden burdayım?" diye sordum telaşla.

"Konuşma yaparken bayılmışsınız. Jason ile geri döndünüz."

"Hayır olamaz." diye sızlandım kendi kendime. Herkes beni izlerken ben bayılmışım. Büyük rezillik!

"Peki babam, o nerde?"

"Sadece siz getirildiniz. Kral henüz dönmedi." deyince öfleyerek yataktan kalkıp "Siz çıkabilirsiniz." dedim ve benim için gergin bir bekleyiş başladı. Bir süre odamda dönüp durduktan sonra koridorlarda dönüp durmaya başladım. Başım hâlâ ağrıyordu..

Nihayet iki araba sarayın önünde durunca bu bekleyiş sonlandı. Koşarak kapıya ilerledim. Babamla karşılaştığımda korku ile gözlerine bakıyordum. Asık suratıyla yanıma iyice yanaştı. Bir yanda gülmeye başlamasaydı yeniden bayılabilirdim.
"Bitti" dedi. Yalnızca bitti..

"Hemen bana anlatmalısın, nasıl oldu?" dediğimde içeri geçmiş koltukta oturuyorduk.

"Sana karşı çıkan grubun sesini daha kalabalık bir topluluk bastırdı. Yardımlarından çok memnun kalan vatandaşlar maddi yardımın yanı sıra onlarla ettiğin sohbetlerdende bahsetti. İsyankar grubu öldürtüp ailelerini tespit ettirdim. Onlara düzenli bir yardım yapılacak. Olay kapatıldı. Senin sayende.." dediğinde mutluluktan ağlıyordum.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Herşey bitti mi şimdi?" diyordum kendi kendime. Balkonumda oturmuş tatlımı yiyor aynı zamanda hâlâ ağrıyan başıma masaj yaptırtıyordum. Şimdi sırada Antonio'ya olanları anlatmak ve aylardır aklımdaki planı söylemek vardı. Yorucu hatta epey yorucu bir gün olmasına rağmen kendimi toparlayıp yanına gitmek istedim. Babama ne bahene uydurabilirdim? Hadi ama dışarı çıkmanın bir bahanesi olmak zorunda değil! diye düşünerek kendisini bulmak üzere balkondan ayrıldım.

"Sarayda değil mi? Harika!" diyerek görevlinin yanından ayrılıp aşağı indim. Tam Jason'ı bulacaktım ki o beni buldu. Telaşla "Efendim, beyfendi kapıdalar." deyince "Ah, gerçekten mi?" diye sevinç nidaları atarak bahçeye indim ve kapıdan çıktım. Koşarak Antonio'nun boynuna atladım. Clenderia ormanına doğru ilerlerken "İyisin" diyordu.

"Konuşma yaparken seni izliyordum. Son anlarda herkes birbiriyle dalaşırken gözlerinin karardığını gördüm. Yanına gelmek istedim ama bunun için insanları ezmek gerekiyordu."

"Demek ordaydın"

"Bunu kaçıracağımı mı düşünüyordun?" deyince ikimizde güldük.

"Çimenlere oturabiliriz." dediğimde sırıttı.

"Muhteşem elbisenin kirlenmesini sorun etmeyeceğinden eminsen oturalım."

"Dalga geçme" diyerek ona göre fazlasıyla güçsüz yumruklarımdan birini koluna indirdim.

Bir dakika sonra çimenlere uzanmış gökyüzüne bakıyorduk.

"Birlikte iksiri aradığımız günleri özledim." dedim sessizliği bozarak.

"Gerçekten özledin mi?" diye sordu şaşkınca.

"Evet, neden şaşırdın?"

"Barbara'nın kulübesinde geçirdiğimiz bir gece, daha doğrusu son gece, Barbara'nın yalanlarından önce, seninle aramızda normal geçen son konuşmada sana birşey demiştim. Çok tuhaf birisin biliyorsun değil mi. Anın anına tutmuyor. Asalet abidesi bir prensesken bir anda asi bir gence dönüşüp ukalalık yapıyorsun. Sonra özgürlükçü yönün ağır basıyor, kimse sana karışmasın istiyorsun. Ama her sorunda bir yolunu bulacağını söyleyip teskin ediyorsun, umut veriyorsun Luciana. Seni çözemiyorum, kimsin sen? demiştim hatırlıyor musun?"

HERMOSA Prensesin BüyüsüWhere stories live. Discover now