31. Bölüm "İyi-Kötü"

1.8K 121 3
                                    

Ertesi sabah yine salona geçmiş, hepimiz annemi bekliyorduk. Bu sürede kimsenin konuşmaması zaten gergin olan havanın daha da gerilmesine sebep oluyordu. Zaten şatonun karanlık duvarları, gıcırdıyan ahşap merdivenleri, ne yapacağı belli olmayan garip aksesuarları şu durumda içimizi kasvete boğuyordu. Bu durumu en çok garipseyenin ise babam olduğunu herkes biliyordu.

Nihayet annem salona geldiğinde bizi darlayan bu sessizlik bozulmuştu.

"Hazır. Marissa'nın ceza mekanizması hazır." derken elindeki ufacık siyah küpü bize gösterdi.

"Bakmayın öyle. Bu küçük şeyin yapacağına hayran kalacaksınız. Şimdi bahçeye gelin lütfen." diyerek bizi dışarı sürükledi. Daha önce tanışma fırsatı bulduğum Hermosa Üssü üyeleri bahçede duran masanın etrafında sıralanmışlardı. Bizi başlarıyla selamlayıp masada duran beş küçük şişeyi gösterdiler.

"Şimdi hepimiz bunları içiyoruz." diyerek bir şişeyi kafasına diken annem bize ön ayak olmuştu. Hepimiz garipsercesine bakıp şişeleri içtik. Daha sonra annemin elindeki topu yuvarlayarak bir boyut kapısı açmasıyla babamın yüzünde görülmeye değer bir ifade oluştu. Hermosa Üssü üyeleri beş kişilik grubumuzun erkeklerine muhafızlar konusunda yardımcı olur diye birer kılıç uzattı ve mor girdaptan geçtik.

Annem, babam, ben, Antonio ve Dave, Marissa'nın şatosuna doğru yürüyorduk. Bu sırada Dave'in yüzündeki yumruğun sebebini hatırlamamla yüzümü buruşturdum. Ama bu konu bekleyebilirdi.

Babamların, kapıda duran iki muhafızı kılıçlarıyla yere sermesinden sonra. Bu kargaşadan haberdar olan Marissa aşağı yanımıza geldi. İlk kez karşılaştığım bu kadına nefretle bakıyordum. Bu manzarayla karşılaşmayı beklemeyen Marissa bozuntuya vermek istemediği için asık suratını düzeltip kahkaha atmaya başladı.

"Ahhaaahha, sevgili kardeşim, eski aşkım ve bu çiftin nadide kızları. İki de genç adam." dedi dalga geçerek. Dave amaçsızca atıldı.

"Ben Dave!" dedi gür sesiyle. Marissa bir kaç saniye gözlerini kısıp süzdü onu.

"Hıı seni hatırladım. İylik meleği kardeşimin nedensizce sahiplendiği çocuk." deyip, eziklercesine bakınca nefretimizi kusmanın vakti geldi diye düşünüp kadının üzerine atladım.

"Neden yaptın bunu neden!! Bu kadın sana ne yaptı! Neden ayırdın onu bizden hemde yıllarca!" diye bağırırken büyü yoluyla beni üzerinden atmaya çalışıyor ancak başaramıyordu. Annem beni üzerinden alınca kendinden emin bir şekilde tekrar denedi büyü yapmayı ama nafile. Bu kez baba!m yüklendi üstüne.

"Böyle bir oyunu nasıl oynarsın! O senin kardeşindi!" diye bağırırken kadının bileklerini morartırcasına sıktığı belliydi. İkimizde hırsımızı almaya çalışıyorduk fakat annem hiç bir şey dememişti henüz. Marissa'nın çığlıklarıyla yanımıza toplanan muhafızları annem ve Antonio püskürtüyordu.

Marissa "Salak kardeşimin burdan kaçmasına inanamadım. Kara büyünün bozulmasına hiç inanamadım. Ama onu on beş yıl alı koyduğumu düşününce rahatlıyorum." deyince sonunda annemden bir tokat geldi yüzüne. Ardından siyah küpü yerde yuvarladı annem ve o küçük şey bir kulübeye dönüştü. Bizimde yardımımızla onu kulübeye itekledi annem ve sonra kendiside içeri girdi. Ne yapıyor anlamasakta tek ve büyük pencerenin önüne toplanıp izlemeye başladık.

"Ne yapıyorsun sen salak şey! Kurtulmuşsun işte gitte on beş yılını geri kazanmak için debelen." diye bağırıyordu Marissa. Annem sessizce ağlamaya başladı.

"Bunların.hiç birini.haketmedim."
dedi her kelimeyi vurgulayarak.

"Sana karşı hep iyiydim. Zıtlıklarına rağmen hep çabaladım kardeşin olmak için. Ama sen ne yaptın? Ağza alınamayacak kadar korkunç birşey yaptın. Hemde kendi kardeşine. Kendi yeğenine."

HERMOSA Prensesin BüyüsüWhere stories live. Discover now