32. Bölüm "Düğün"

2K 126 6
                                    

1 sene sonra

"Antonio, çok özledim seni. Bu kez biraz daha çabuk gelemez misin?" dedim mor küreye bakarak.

"Bende özledim seni. Bu defa ayın başını beklemeyeceğim. Bugün saat ikide Clenderia ormanında seni bekliyor olacağım. Konuşmamız gerekenler var."

Ne soğuk bir konuşmaydı diye düşünüyor aynı zamanda bugün onu göreceğim için seviniyordum. Şu koskoca bir yılda yalnızca ay başlarında görüşebilmiştik. Bu da on iki kez ediyor. Sadece on iki kez. Daha sık gelebilirdi aslında. Ona engel olan neydi bilmiyorum. Ama sanırım bugün öğrenecektim. Bu seneye diğer bir yönden bakacak olursam harika diyebilirdim, muhteşem diyebilirdim.  Annem ve babamın sade ama şık, krallığa büyük ses getiren düğününden sonra herşey çok güzeldi. Ailecek bolca vakit geçirmiş, annemle birbirimizi tanımıştık. Dans kamelyasında dans etmiş, dağ çileksiz turtalar yapmış, at binmiş ve çiçeklerin arasında uzun sohbetlere dalmıştık. Ve bir hafta önce annem hem bizi hem krallığı çok sevindiren hamilelik haberini vermişti. Benim aksime insan olan kardeşimin gelişiyle ailemiz tamamlanacaktı..

Saat 10' u geçiyordu. Dört saat sonra gidecektim Antonio ile buluşmaya. Babam akşama kadar dönmezdi. Bende rahatça çıkabilirdim. Düşüncelerimi paylaşmak adına annemi bulmaya karar verdim ve salona indim. Büyük beyaz pencerenin önündeki o çok sevdiği koltuğa oturmuş kitap okuyordu. Beni görünce kitabını kenara bırakıp şahane gülümsemesini sergiledi. Tereddütlü ruh halim yüzüme vurmuş gibi hemen fark etti annem.

"Canım bir sorun mu var?" diye sordu.

"Sorun sayılabilir mi bilemiyorum."

"Yinede anlat."

Sıkıntıyla nefes verdim. Annem beni dinlemek adına büyük koltuğa oturdu ve bende yanına geçtim.

"Kardeşim nasıl anne? Aramıza katılmasına ne kadar kaldı?"

"Tatlım o gayet iyi ve gelmesine hâlâ altı ay var. Bunu biliyorsun. Lütfen konuyu değiştirme."

"Kendimi iyi hissetmiyorum. Antonio bu gün geleceğini söyledi. Ama içimde kötü bir his var."

"Ay başından önce gelmesi harika. Sendeki endişe her ay yaşadığın endişe. Seni bırakıp bırakmayacağını merak ediyorsun. Ama bu çok yersiz bir düşünce."

"Evet, aynı dediğin gibi. Bu şekilde ne kadar devam edebiliriz bilemiyorum.
Bu kez Antonio çok soğuk konuştu. Söylemek istedikleri varmış. Ya beni terk ederse?"

"Eğer seni gerçekten seviyorsa tüm bunlara katlanır. Sevmiyorsa da bırak gitsin."

"Belkide haklısın. Beni seviyorsa terk etmez öyle değil mi? "cümlesiyle kendimi avutmaya çalıştım..

4 saat sonra

"Gözlerime inanmıyorum! Bunlarda ne böyle?" diye bağırırken çimenlerin üzerinde süslenmiş beyaz masaya bakıyordum. Hiç bir şey söylemedi, sandalyemi çekti yalnızca. Gülümseyerek oturdum. Kremalı keklerin olduğu tabağı ve limonata bardağını önüme uzattı. Masanın her bir köşesinde çiçekler vardı. Tam ağzımı açıp konuşacaktım ki parmağını dudaklarıma dayayıp "Suss" dedi fısıltıyla. Daha sonra karşımdaki sandalyeye oturdu.

"Kekler müthiş!"

"Ben yaptım. Açma öyle gözlerini. Şaşırmaya devam edeceksin sevgilim."

"Cümlelerimi çalıyorsun bakıyorum."

"Luciana, sana söylemem gerekenler var. Bak, ben bu yıl Hermosa'da değildim. Samniatis'teydim."

"Nee!!"

HERMOSA Prensesin BüyüsüWhere stories live. Discover now