DOKUZ

4.1K 365 4
                                    

Lillian Fernandez

Lillian beyaz olması gereken çamaşırlarını iki parmağıyla tutup kaldırdı. Ağzı açık kalmıştı ve on saniye kadar öylece bakakaldı. Onca rengin içinde beyazı pek kullandığını söyleyemezdi ama kullanırken de beyaz olmasını isterdi. Parmaklarının arasında tuttuğu külotu ise pembeye dönmüştü!

"Elliot!" diye inledi makinenin başında.

"Ses tonunu beğenmedim," diyerek yanına geldi Elliot. "ne oldu?"

Lillian görmezden gelip gelmediğini merak ediyordu. Zaten havada tuttuğu çamaşırı görmesi için daha çok kaldırdı. "Bu hafta sıra sendeydi, hepsini bana atmak için bilerek mi yapıyorsun bunu?"

"Ben o kadar şeytan biri miyim?" diyerek gülümsedi Elliot. Külota şöyle bir baktı. "Ayrıca böyle daha güzel olmuş, bana teşekkür etmelisin."

"O zaman diğerlerini atabilirim." Lillian dudak büzdü. "Bence de bu harika, teşekkürler."

Elliot güler gibi yaptı. "Şakacı seni."

"Ben gayet ciddiyim."

Kollarını birbirine dolayarak umurunda değilmiş gibi yaptı. Lillian onu birazcık tanıyorsa ya bunu bilerek yaptığını itiraf ederdi ya da kaçacak bir yol bulurdu. O duraksayınca Lillian uzun zaman önce deli gibi merak ettiği Elliot'ın 'ev halini' inceledi. Sweatshirtünün altına eşofman giymiyor, evde her zaman iç çamaşırıyla geziyordu ve açıkta kalan bacakları yeterince ilgi çekmiyormuş gibi çorap giymeyi de ihmal etmemesi Lillian'ı hep güldürüyordu.

Elliot ne yaptığını anlamış gibi hemen gülümsedi. "Ne düşündüm biliyor musun? At gitsin."

"Ne?" diyen Lillian hafifçe kaşlarını çatmıştı.

"Benimkileri daha çok sevdiğine göre," Yine o şekilde gülüyordu. "onları paylaşabiliriz."

Lillian kahkaha attı. Onun dikkatsiz rolü yaparak nasıl da iyi gözlem yapığını bir kez daha anlaması duyduğu hayranlığı artırıyordu. "Böylece daha az çamaşır yıkayacaksın, değil mi?"

Elliot gözlerini kısarak elini kalbinin üzerine koydu. "Bence şeytanca düşünen sensin." dedi. "Aklımdan bile geçmemişti."

"Ah, çok özür dilerim."

"Basit bir özür kalbimi onarmıyor." Elliot tüm benliğiyle büründüğü yapma üzüntüsünü belli etmek için Lillian'a doğru bir adım attı. "Kendini affettirmelisin." dedi başını yana yatırarak Lillian'ın yanağına bir öpücük kondururken. Bir başka öpücüğü boynuna bıraktı.

"Yapma Elliot, beni bekleyen onlarca işim var." diye söylendi Lillian. Fakat lafını Elliot'a daha iyi bir açı sağlamak için başını yana yatırdığında yalanlamıştı.

Sözlerinin davranışlarıyla tutmadığını görmenin Elliot'a nasıl bir zevk verdiğinin farkındaydı. Lillian aynı zamanda bunu da bilerek yaptığını biliyordu. Evet, Elliot her fırsatta Lillian'a olan düşkünlüğünü dile getirirdi ama aynı zamanda Lillian'ın üzerindeki hakimiyetinin de bilincindeydi.

"O sınava neden bu kadar önem veriyorsun ki?" dedi Elliot. Çoktan Lillian'ın beline sarılmıştı. "Andrew sana bilmen gereken her şeyi öğretebilir."

Lafının anlamsız olması Lillian'ın kontrolü sağlaması için güzel bir açıktı. Böylece onu ikna etmeye çalışır, Elliot'ın da dikkati dağılınca bir nefes uzaklığında olmaları ve Lillian'ın kıyafetlerinden kurtulmak istemesi gibi ayrıntıları görmezden gelebilirdi.

Canlanma (3)Where stories live. Discover now