OTUZ İKİ

2.8K 229 11
                                    

"Bu odayı hep merak etmişimdir." dedi Elliot gülümseyerek. Ellerini başının altına koymuş yatarken bir yandan da etrafı inceliyordu.

Evlerinde de aynı şekilde dağınık olan Lillian'ın kitaplığı burada da mevcuttu. Uzun zamandır adım atmamış olmasına rağmen açık çekmecelerden sarkan kıyafetler, masasına yığdığı kitaplar, dağınık yatağı... Hemen hemen her şey bir diğer gün buraya gelecekmiş gibi bırakılmıştı.

Fakat Lillian buraya hiç uğramamıştı. Daha doğrusu, ev uğramadığını söylüyordu. (İlginç bir şekilde Elliot onun buradaki eşyalarını almak için çıktığını hatırlasa da.)

Biraz düşünüp Elliot onun Oliver'ın anılarına maruz kalmamak için kapıdan döndüğü sonucuna vardı. Çünkü Lillian ne zaman onun adı geçse ya kaçıyor ya da konuyu kapatıyordu. Şimdi ise buna mecbur kalmıştı. Alecia, Brad ve belki de kendileri için.

Elliot'ın ulaştığı sonuç, Oliver'ın odasındayken Lillian'ın büründüğü değişken ruh halini açıklardı. Aynı zamanda nasıl kırılgan ve tahammülsüz olduğunu da.

"Elliot?"

Lillian ne zamandır gözlerini ona dikip adını söylüyordu?

"Üzgünüm," dedi Elliot toparlanarak. "Cevap verdiğinin farkında değildim." Boğazını temizleyerek gülümsedi. "Ne diyordun?"

Neyse ki Lillian'ın suratı hemen yumuşamış, gülümsemesine karşılık vermişti: "İki yıldır aynı evde yaşıyoruz ama sen burayı mı merak ettin?" dedi dolabının kapaklarını açarken.

O kırmızıya yakın, v yaka tişörtünü giyerken Elliot sinsi bir sırıtışla yana dönüp yastıklardan birine sarılmış, Lillian'ı izliyordu. "Elbiseni giymedin." dedi. "Bu, burada kalacağımız anlamına mı geliyor?"

"Evet, döndüğümüzde de arkadaşlarımızın mezarını kazabiliriz."

Lillian tişörtün yeterince uzun ve bol olmasından yeterince memnundu. Bu yüzden iç çamaşırıyla durmayı seçti; enine boyuna düşünmesi gereken çok fazla şey varken rahat kıyafetler içinde olmalıydı. Bu daha mantıklı sonuçlara varmasına yardımcı oluyordu.

Elliot'ın suratı asılmıştı. "Hayır demen yeterliydi." dedi. "Çok acımasızsın."

Lillian elbisesini yerden alıp sırıtarak Elliot'a döndü. Fakat Elliot az önce hiç kalkmayacakmış gibi yerleştiği yatakta yoktu. Lillian gidip örtüleri kaldırarak Elliot'ın onu şaşırtmaya çalışma oyununa son verecekti ki örtü elinde kalmıştı.

Bilokasyon.

Elliot arabasına geri dönmüş olmalıydı. Fakat gidip yatağı arayacak kadar düşüncesiz davranmak Lillian'ın ciddi ciddi kendinden uzaklaştığının habercisiydi.

O hiçbir zaman böyle aklı havada davranmazdı ki! Neyi vardı böyle?

Ölü abisinin özlemiyle farkında olmadan afallamasının dışında.

Kapı zili kulaklarına ulaştığında Lillian göz devirdi.

Zil art arda üç kere çalındı.

İstemese de bu Lillian'ı acele ettirmişti. Koşar adımlarla gidip kapıyı açtığında Elliot karşısında sırıtıyordu. "Yeniden merhaba." dedi elini sallayarak.

"Benim giyinmem için bu kadar zaman harcıyor olmam haksızlık." diye homurdandı Lillian.

"Benim de sevdiğim kadınla sevişirken aynı zamanda yolda olmam haksızlıktı." Arkasından kapıyı kapattı.

Lillian gülerek, "Sen kazandın." dedi. "O konudaysa, kontrolünü kaybetmemene şaşırdım."

"Sen bir de arabayı gör." diye söylenirken Elliot Oliver'ın odasına geçmişti bu kez.

Canlanma (3)Where stories live. Discover now