ON SEKİZ

4.1K 319 17
                                    

Alecia gözleri yarı kapalı halde zorlukla yıkadığı saçlarını havluya sardı. Yaralar dokunmadığı sürece acımıyordu ama bandajları hareket alanını daralttığı gibi yorgunluğunu atacak tek etken olan duşu da engelliyordu.

Pansuman yapacak malzemesi olmadan onları açmaya cesaret edemezdi. Bu yüzden ıslattığı peçeteyle gözden kaçırdığı kan lekelerini sildikten sonra sırt çantasına uzandı. Şapkasından sonra Brad'in tişörtlerinden birini de yürütmüştü ama pislik gibi davranarak onu bırakıp gittiğinde bu ayrıntıyı fark etmeyeceğini biliyordu.

Giymeden önce elinde olmadan burnuna götürdü. Genelde Brad'i aklına getirmemeye çalışıyor, onu üzdüğü gerçeğinden kaçıyordu. Fakat şu an pişman olup olmadığını düşünüyordu. Evden kararlıca çıkmıştı ve bu olayı çözüp bir gün içinde geri dönecekti.

Ama Ian her şeyi mahvetmişti.

Alecia işleri batıranın kendisi olduğuna daha çok inanıyordu ama Ian'a öyle öfkeliydi ki aklına gelen en ufak bir şeyde onu suçluyordu. Hakkı da vardı.

Tişörtü giydikten sonra ışığı kapattı ve sırt üstü yatağa uzandı. Saçını kurutmaya ya da yorganın altına girmeye yetecek enerjisi yoktu. Her şeyi bir kenara attığı şu dakikalarda bile Brad'in yokluğunu öyle çok düşünmüştü ki kendiyle baş başa kaldığı anda artık bunu sabote edecek bir etken bulamıyordu.

Derin bir nefes alıp ona her şeyi anlattığını hayal etti. Brad önce tehditlerin kimden geldiğini öğrenmek için Alecia'nın gelmesini istemeyerek adrese gider, Ian olduğunu anlayınca onu orada öldürür, muhtemelen Hunter'ın geldiğini gördüğünde ise onu da Ian'ın yanına eklerdi.

Pekala, Alecia da pek farklı bir şey yapmış sayılmazdı ama Brad ona atılan iftiranın bedelini ödediği için haklı olarak çıldırır ve intikamını alırdı.

İftira. Elbette. Alecia bir an bile o çocuğa inanmamıştı. Ian tam bir budalaydı. Brad'in onun kardeşine tecavüz etme ihtimali Ian'ın etme ihtimalinden bile düşüktü! Ian yalnızca Brad'e bakarak bile çaba göstermeden kız kardeşinin onunla olmak istemesini anlamalıydı. Onun biriyle yatmak için çaba sarf etmesine gerek yoktu ki.

Ah. Brad'i başka bir kızla düşündüğünde Alecia'nın midesine kramplar giriyordu. Birinin ona dokunması bile sinirden çıldırmasına sebep olurken Ian'ın böyle şeyler söylemesi...

Ölmeyi yeğlerdi.

Aslında bu oldukça ironik bir durumdu. Yine Ian'ın dediğine göre çok yakında yavaşça ölecekti ama Alecia oturmuş Brad'in önceki kız arkadaşlarını düşünüp sinirleniyordu.

Gözlerini kapattı. Karanlığı izlemeyi severdi ama tavana bakarak Brad'i düşünmeye devam etmesi kesinlikle iyi gelmiyordu.

Kartı kapıya soktuğunda çıkan klik sesi gözlerini anında açtırmış, onu şaşkınlıkla hareketsiz kılmıştı. Biri odasına giriyordu. Saat sabah üçe geliyordu, güneşin doğmamasından yararlanarak dinlenmeyi umduğu birkaç saatte de ona uyurken mi saldırmayı düşünüyorlardı? Alecia bunu tam da Ian'ın yapabileceğini -daha önce de yaptığını- biliyordu.

Başında ıslak saçlarını sardığı havlusu, giydiği iç çamaşırı ve tişörtle yatakta uzanırken hazırlıksız kelimesinden bile kötü durumdaydı. Alecia nefes almayı aklına getirerek sakinleşmeye çalıştı.

Farklı düşüncelere kapılmak istiyordu ama bu saatte herhangi bir çalışan odasına giremezdi. Hele Alecia rahatsız edilmek istemediğini tekrar etmişse. Kesinlikle Ian olmalıydı. Ya da gönderdiği yancılarından biri. İki türlü de Alecia nasıl oda kartını aldıklarını bilmiyordu. Kapalı bir alanda insanlara saldırabilirlerdi ama otelde... Bu hareket Ian için bile fazla düşüncesiz olurdu.

Canlanma (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin