DİĞERLERİNE GÖRE BİRAZ UZUN BİR BÖLÜM OLDU MULTİMEDYADAKİ DYLAN İYİ OKUMALAR:) UMARIM BEĞENİRSİNİZ :))
"Ve ben Natalie'nin tarih öğretmeniyim" Tanrım,bu adam tam bir moron! Yani neden tarih öğretmenim olduğunu söyleme gereği duyar ki bir insan. Erkek arkadaşıyım diyecek sandım. Onun da bunu amaçladığından eminim zaten.
"Evet bir de tarih öğretmeni." dedim ve Dylan'ı kolunda çekiştirerek salona götürürken Leo'ya pis bir bakış atmayı da ihmal etmedim. Koltuğa oturdu ve kumandayı aldı. Ben de yanına oturunca kolunu omzuma attı.
"Ondan hoşlanmadım."dedi kulağıma fısıldayarak.
"Ben de hoşlanmadım" Belki biraz dikkatimi çekmiş olabilir . Ama sadece yüzü vücudu ve sesi ve seksi!
"Buna sevindim." dedi gülümseyerek.
"İçecek bir şey ister misin?"diye sordum
"Bira olur." dedi
"Tamam şimdi kalkıp alabilirsin."dedim. Oflayarak kalktı. Kısa süre içinde elinde iki birayla döndü. Mutfağa doğru baktığımda Leo'yu gördüm bilgisayarında çalışıyordu yüz ifadesi sertti ona baktığımı anlayınca göz göze geldik. Sert yüz ifadesini değiştirmeden bir süre bana baktı sonra tekrar bilgisayar ekranına. Ayağa kalktım ve koltukta oturan Dylan'a elimi tutması için uzattım:
"Hadi odama çıkalım." dedim. Yüzüne hınzır bir gülümseme yerleştirdi. Odamda da televizyon vardı ve Leo'nun bakışlarını çekecek havamda değildim. Hiç de olmayacaktım. Odama girdik ve kapıyı kapattım. Dylan:
"Evet bebeğim soyunayım mı yoksa sen mi soymak istersin?" dedi alaylı bir şekilde
"Dylaan" dedim ve kahkaha attım. O da gülmeye başladı. Bir süre daha takıldık Dylan'ın kızıl takıntısından benim birinin yanında uyuyamayışımdan ve the Simpsons'ın mı yoksa American Dad'ın mı daha iyi olduğundan bahsettik. Saat 8'e geliyordu.
"Hadi çık da giyineyim." dedim
"Aşağıdayım bebeğim." dedi ve kapıyı kapattı. Dolabıma bakındıktan kısa süre sonra siyah dar mini eteğimi beyaz salaş tişörtümü ve deri ceketimi çıkardım. Altına topuklu botlarımı giyip biraz makyaj yaptıktan sonra aşağıya indim. Dylan bekliyordu.
"Harikasın bebeğim." dedi ve öptü. Leo'nun bakışlarını üzerimizde hissedince ona dönüp
"Çıkıyorum ben. Biraz geç gelebilirim. Florance birazdan gelir zaten."dedim. Karşılığında
"İyi eğlenceler." dedi. Gülümseyerek cevap verdim. Yatmasaydık onun gay olduğunu düşünebilirdim. Bir sürü kız eminim ona hayrandır. Fakat o evden sadece okula ve markete gitmek için çıkıyor. Tüm gün gazete veya kitap okuyor. Tanrım düşüncesi bile sıkıcı. Bara gidip oturduk. Biraz bira ve tekiladan sonra dans pistine çıktık iyice midem bulanana kadar dans ettim ama sonra oturmam gerekti. Oturdum ve düşündüm karşımda bir sarışın vardı. Sağ tarafta da kumral. İkisiyle de biraz sohbet etmiştim. Dylan kulağıma:
"Kumral olan."dedi gülerek. Ben de aynısını düşünüyordum. Kafamı salladım. Saatime baktım 2'ye geliyordu. Ona dönüp:
"Kızıl olan. Bebeğiiiim,şansına küs kızıl olan diye bir şey yok bu akşam." dedim ve pis pis sırıttım. Yanağına bir öpücük kondurup:
"Ben kaçtım." dedim.
Kumral çocuğun yanına doğru ilerledim. Hoş biriydi. Yaklaşık yirmi dakika konuştuktan sonra onun evine gittik. İçeri girince
"Bir şey içer misin?" diye sordu hayır anlamında kafamı salladım. Montlarımızı çıkardık. Ve eğilip beni öpmeye başladı. Kıyafetlerimizden kurtulup yatak odasına geçtik. Beni yatağa yatırıp üzerime çıktı. Çok bir şey hissetmiyordum havamda değildim sanırım. İçime girince soluklarım hızlandı. Bir kaç defa daha gidip geldiğinde havaya girmiş gibiydim. Ama kısa süre sonra orgazm oldu. Leo'yu düşündüm o,bu çocuğun yanında kusursuzdu. Hatta onu beraber olduğum erkekler arasında belki ilk üçe bile koyabilirdim. Eve gitmek için kalktım. Çocuk bileğimden tuttu.
"Gidiyor musun? Bu gece bende kal. Sabah gidersin lütfen."
"Bu gece evde işlerim var da o yüzden." evde gerçekten çok işim var. Uyuyacağım.
"Ne zaman tekrar görüşürüz? Sinemaya falan gideriz belki?"dedi. Ya evet sinema,harika!
"Ben seni ararım."dedim ve odadan çıktım. İçimden üçe kadar saymaya başlamadan:
"Ama sende numaram yok!" dedi. Vay canına adını öğrenmediğim kötü oldu son rekoru 1 saniye ile martin kırmıştı. Zeki çocukuş.
YOU ARE READING
Aşk,çiçek,böcek yok
Teen Fiction"Deri ceketimin cebinden sigaramı çıkardım ve yaktım. Parkta el ele yürüyen sevgililere pis bir bakış atmak istedim ama hayat onları bir çift yaparak atacağı en pis bakışı atmıştı zaten..." Duygusuz bir kız... Ve içinde bastırılmış bir sevgi... O se...
