Aşk,çiçek,böcek yok Part 10: "Seni kıskanmıyorum,sahipleniyorum."

6K 90 6
                                    

MULTİMEDYADAKİ NATALİE BU BÖLÜM BİRAZ UZUN OLDU UMARIM HOŞUNUZA GİDER :) SEVİLİYORSUNUZZ :)

Dylan buzu gözüne bastırırken inledi. 

"Neden böyle bir şey yaptın?"diye sordum. 

"Bence onu Leo denen herife sormalısın. İkimizin arasına giren ve kavgayı başlatan oydu." Dylan'ın bir gözü morarmıştı ve dudağı patlamıştı ki Dylan sıkı dövüşür daha öncelerde barda çıkardığı kavgalardan biliyorum.

"Neden seni bu kadar sinirlendirdi?" Sorumun cevabını gerçekten çok merak ediyordum. Beni kıskanıyor olsa daha önce beraber olduklarıma da böyle yapardı. Zaten arkadaşını kıskanacak kadar da sahiplenici bir adam değildi.

"Bilmiyorum. Sadece diğer adamları sadece bir akşam görüyordun. Hayatının kalanında onlara rastlamıyordun bile hem tanıyorum onların yarısından fazlasını hepsi çok sığ insanlar hoşlanmayacağın . Ama bu adamla aynı evde kalıyorsun evden ayrılsa bile tarih öğretmenin. Onunla hep vakit geçireceksin." Anlamamıştım. Bunda ne vardı? Ne olacağını sanıyordu? Aşık olacağımı mı?

"Ne olmuş yani?"dedim

"Sana bakışları seks arkadaşından daha fazlası gibiydi. Aklına girip kalbini kırabilirdi. Üzülmeni istemedim. Beş seneden fazla süredir beraberiz seni sahipleniyorum."

"Aşık olacağımı zannettin! Beni nasıl bu kadar yanlış tanıdın?" dedim suçlarcasına. İçimden nefret ve sinir dalgaları akıyordu.

"Hayır! Seni senden bile daha iyi tanıyorum ben. Aşık olmam ben diğer aptallar gibi değilim zannediyorsun değil mi? Sadece kendini kandırıyorsun. Diğerlerinden bile daha aptalsın!" Dylan'ın böyle düşündüğüne inanamıyordum. Çantamı aldığım gibi kapıya yöneldim bileğiden tuttu.

"Bırak!" dedim çekiştirerek

"Nereye gidiyorsun?" 

"Eve!" diye bağırdım. Bileğimdeki elini elime götürdü.

"Gitme." dedi fısıldayarak. Tanrı aşkına ne yapıyordu bu çocuk.

"Saçmalıyorsun."dedim ve sertçe elimi çektim.

"Bari seni ben bırakayım"dedi ama onu duymayıp evden çıktım.

"Lanet olsun!" diyerek kapıya tekme attığını duymuştum ama.

 Bu olayların yaşanmamış olması ve Dylan ile aramızın yeniden eskisi gibi olması için neler vermezdim. Dışarı çıkınca vakit geçirmek için bir kafe bar tarzı bir yere gittim. Eve gitmek istemiyordu canım. Florance'nin sorularına elbet cevap vermem gerekecekti ama onu bu sefer kandıramayacağım gibi geliyordu. Saat 11'di ben gidene kadar 12 olurdu ikisi de çoktan uyurlardı o saate kadar.

Odama çıktım. Sıcak bir duş alıp pembe adidas şortumu ve siyah atletimi giydim. Bu şortu uzun zamanlar önce spora başlamak için almıştım. Tabii sonradan pijama olmaya mahkum oldu. Mutfağa inecekken karanlık evde Leo'nun odasından süzülen ışığı fark ettim. Uyumuyordu demek ki. Yanına gitmeyi düşündüm çünkü bugün kavga benim yüzümden çıkmıştı. Kapısını tıklatıp içeri girdim. Yatağına uzanmış kitap okuyordu. Beni görünce gülümsedi ve kitabı masaya koydu. Yüzünde Dylan'ınkilere göre daha az yara vardı. Kaşının üzerinde yara izi vardı ve elmacık kemiğinin üzeri morarmıştı. Yanına,yatağa oturarak:

"Bugün olanlar için çok üzgünüm."dedim

"Asıl ben aranıza girdiğim için üzgünüm. Sana bağırıyordu bir şey yapacak sandım. Benim yüzümden mi kavga ediyordunuz?"dedi

"Hayır. Tüm suçlusu benim. Seninle yattığımı söylemeseydim hiç biri yaşanmazdı."

"Aranız düzeldi mi peki?"dedi. Aklıma evde ettiğimiz kavga ve söylediği o sözler geldi. Hayır aramız düzelmemişti. Aklıma benim de o dalga geçtiğimiz insanlar kadar aptal olduğumu düşündüğü geldi. Neredeyse hep örnek aldığım insanın söyledikleri canımı çok yakmıştı. Sorusuna cevap vermeye çalışırken gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Durdurmaya çalışırken daha da çok ağlamaya başlamıştım. Leo 

"Şş lütfen ağlama her şey düzelir." diye beni teselli etmeye çalışıyordu. Ellerimle yüzümü kapatınca kollarını bedenime sardı. Birinin bana sarılması çok hoşuma gitmezdi ama Leo çok şefkat ve huzur doluydu.

Aşk,çiçek,böcek yokWhere stories live. Discover now