Aşk,çiçek,böcek yok Part 12: "Seni seviyorum."

5.2K 90 6
                                    

 OKUYUCU SAYIMIZ YAVAŞ YAVAŞ ARTIYOR. HEPİNİZ SEVİLİYORSUNUZ. UMARIM BEĞENİRSİNİZ. :))

Okuldan çıkınca Dylan ile bizim mekanlardan birine gittik saat daha erken olduğundan pek fazla gürültü yoktu. Bir süre havadan sudan konulardan konuştuk. Konunun tartışmamıza gelmemesi için sürekli yeni şeylerden bahsediyordum. Dylan bunu fark etmiş olacaktı ki 

"Tartışma konusunda senden özür dilemek istiyorum. Sen haklıydın. Aşırı tepki verdim. Sana değer veriyorum. Ve seni kaybetmek istemiyorum."dedi

"Leo'ya aşık olacağımı sandın. Tamam hadi beni yanlış tanıdın. Ama Leo'ya aşık olsam bile beni kaybedeceğini nereden çıkardın?"

"Bebeğim seninle bir alakası yok ki. O herif benimle görüşmeni istemiyor. İzin vermez."

"Ah evet Dylan ben de ona itaat edip dizinin dibinde oturmayı düşünüyordum."dedim. Dylan kahkaha attı ve ben de ona katıldım. Bir süre daha konuştuk saatin 6'ya yaklaştığını görünce aklıma Leo geldi. Ah nasıl unutmuştum. Büyük ihtimalle çıkışta beni çok beklemişti. Eve gittiğimde nereye gittiğimi sorduğunda Dylan demek istemiyordum. Yolda giderken bir yalan uydururdum.

"Dylan hadi kalkalım."dedim. Dylan'ın arkasında motorsikletle giderken yüzüme çarpan rüzgarı genelde çok severdim. Beni düşüncelerden uzaklaştırırdı ama şu an bir yalan uydurmak zorundaydım. Sanırımen iyisi arkadaşım rahatsızlanmış olacak. Dylan köşeyi döndüğünde Leo arabasına büyük karton bir kutu taşıyordu. Bakışları önce Dylan'a sonra da bana kaydı. Yüzü sertleşti ve çenesi gerildi. Lanet olsun! Motorsikletten inince Dylan'a yaklaştım ve 

"Görüşürüz" dedim. O da eğilip beni öptü ve Leo'ya bakmadan gitti. Arabanın yanına doğru yürüdüm. Çenesiyle motorsikletin aldığı yolu işaret ederek:

"Dylan'la mıydın?" diye sordu

"Evet biraz konuştuk."

"Neden?"

"Nasıl neden? O benim arkadaşım!"

"Arkadaşlar birbirini kötü etkilemez!" diye bağırdı. Daha fazla bağrışmak istemiyordum. O yüzden eve girip çantamı ve montumu salona bırakıp mutfağa girdim. peşimden gelmişti. 

"Onunla bir daha görüşmeyeceksin!" dedi otoriter bir ses tonuyla. Ne? Bana yasak koyabileceğini falan mı sanıyordu?

"Sen kim oluyorsun ya?" diye cırladım. Bana doğru yaklaştı ve beni tezgahla vücudu arasına aldı. Kokusunu içime çektim. Tanrım gerçekten güzel kokuyordu.

"Ben sana benim kim olduğumu değil senin kim olduğunu söyleyeyim. Sen benimsin."dedi. Ve eliyle yüzümü kavrayarak öpmeye başladı ben de öpüşüne karşılık verdim. Ancak otuz saniye sonra beynim söylediklerini idrak edebilmişti. Onun muydum? Ben kimsenin malı değildim ve olmayacaktım da. Kafamı geri çekmeye çalıştım ama elleri izin vermiyordu. Ben onun olmayı istiyor muydum? Aşık olmayı? Hayır. Ama Leo'ya karşı duygusuz olmadığım gerçeğiyle yüzleşmem gerektiğinin farkındayım.

"Ne dediğinin farkında değilsin."dedim dudaklarımızı ayırıp. Mavi gözlerini gözlerime dikip:

"Seni seviyorum."dedi. Kalbimin ağzımdan çıkacak gibi attığını hissettim. Ne demeliydim ki? Ben daha duygularımı kendime bile açıklayamazken benden ben de seni seviyorum dememi bekleyecek kadar aptal değildi. En iyisi kaçmak diye düşündüm. Evet odama kaçarım kapıyı da kitlerim ve kendimi beni sevdiğini söylemediğine inandırmaya çalışırım. Ancak böyle kurtulabilirim. Kollarından sıyrılmaya çalıştım ama çok sıkı sarılmıştı. Daha fazla çırpınmaya başladım

"Seni seviyorum"dedi tekrardan. Boğazıma bir yumru oturmuştu gitmek istiyordum fazla sıkıyordu. Kollarını biraz daha gevşetti ve dirseklerimden tutup beni gözlerinin içine bakmaya zorladı. Sert göğsüne yumruk attım ama işe yarmıyordu.

"Bırak!" diye bağırdım çatallaşan sesimle. Hala bırakmıyordu. Ve tekrar o aynı aptal cümleyi söyledi. Kalbimin sıkıştığını hissettim. Cehennemdeymiş gibi hissettim. Boğazımdaki yumru daha da büyüdü. Artık yumruk atmayı bırakmıştım. Faydasızdı.

"Lanet olsun. Bırak!" dedim ağlayarak. Göz yaşlarımı tutamıyordum. Sinirlerim çok bozulmuştu. Kollarımda olan ellerini gevşetti ve yüzüme baktı. Ellerimle artık hakim olamadığım göz yaşlarımı kapatsın diye yüzümü örtmüştüm. Hayır hayır ağladığımı görmemeliydi. Yüzüme baktı ve benden uzaklaşıp arkasını döndü. Kafasını tavana kaldırıp derin bir nefes aldı. Ve tekrar bana döndü. 

"Gel buraya." dedi kollarını açarak. İçimden bu sefer ona sarılma isteği uyandı. Sıkmayacağını biliyordum.  Belki beni sıkmazsa yavaş yavaş ilerleyebilirdik. Güçlü bedenine ilerleyip kollarımı boynuna doladım. Nefesini boynuma doğru üflerken:

"Tamam yeter ki ağlama. Seni sevmiyorum."

Aşk,çiçek,böcek yokWhere stories live. Discover now