Aşk,çiçek,böcek yok Part 16: Maç

4.1K 68 1
                                    

ARANIZDA BÜYÜK İHTİMALLE "BU HİKAYE NEREYE GİDİYO YEA" DİYENLERİNİZ VAR. YAVAŞ YAVAŞ FİNALE YAKLAŞIYORUZ DEĞİŞİK OLAYLAR OLACAK GİBİ. UMARIM BEĞENİRSİNİZ HEPİNİZ SEVİLİYORSUNUZ İYİ OKULMALAAR :)

"Kızım şu haline bir bak. Berbat görünüyorsun. Neler oluyor? Bir şey olduysa ve anlatmıyorsan eğer..." Florance'nin soru yağmuruna ve iltifatlarına son bir kaç gündür maruz kalıyordum. Gerçi bu halim benim de hoşuma gitmiyordu. Sorunun Leo olmadığına kendimi ikna etmeye çalışıyordum. Onunla bir konuşma yapmam gerektiği aklımdaydı. Tabii beni tamamen hayatından çıkarıp unutmak gibi bir karar almadıysa.

"Saçmalama lütfen. Bir şey olduğu yok." diye yanıtladım Florance'yi ve son birkaç gündür bir numaralı mekanım olan odama doğru yol aldım. Yapmaktan tek zevk aldığım şey olan uyumamaya niyetliyken birden boy aynasıyla göz göze geldim. Pijamalarım morarmış göz altlarım ve zaten soluk olan tenimi iyice soluklaştıran sarı saçlarımla tam bir zombiye benzediğimi görünce kendime silkelenme emri verdim. Sıcak suyun altında kaç saat oyalandığımı düşünmeden duştan çıkıp altıma bir tayt ve üzerime denver nuggets sweatshirtumu geçirdim. Denver'da yaşayan birisi olarak takımımın fanatiğiydim elbette. Bu akşam maçları olduğunu hatırlayınca son günlerde beni en çok sevindiren şeyin bu olduğunu düşündüm. Her maçı beraber izlediğimizden plan yapma gereği duymazdık ama yine de her ihtimale karşı Dylan'a mesaj atmak için telefonu elime aldım ki kapı çaldı. Florance'nin az önce çıktığını duymuştum bir şeyini unutmuştu herhalde. İçimden benim de milyonlarca defa anahtarımı unutmama rağmen küfürlet savurarak kapıyı açtım. Karşımda elinde sırt çantamı tutan Leo'yu görünce ağzım küçük bir O şeklini almıştı. Her zamanki sıcak kanlılığından eser yoktu,dik duruyordu ve çenesi gerilmişti. Neden geldiğini sormama gerek kalmadan

"Çantanı getirdim."dedi. Bir çanta için bu kadar yol gelmiş olamaz. Barışmak istiyor! Sevincimi belli etmemeye çalışırken

"İçeri gelsene."dedim. Elindeki çantayı kapının yanındaki vestiyere koydu ve salondaki koltuklardan birine oturdu. Ona onu özlediğimi söylemeli miydim ki? Kaç gün olmuştu? Aramızdaki bu gerginliğin daha fazla sürmesini istemediğimden tüm cesaretimi toplayarak

"Seni özledim." Ayağa kalkıp yanıma geldi. İtirafıma şaşırmış gibiydi. Mavi gözleri artık sert değil şefkatle bakıyordu. Kaslı kollarının arasına beni alıp nefesini saçlarıma üflerken

"Ben de özledim."dedi. Uzun zamandır uzak kaldığım o güzel kokusunu içime çektim. 

"Hem de çok özledim. Bir daha öyle gitme." Cevap vermedim. 

"Biz ne yapacağız böyle?" 

"Akşam maç izleyebiliriz."dedim ortamı ısıtmaya çalışarak. Biraz geri çekildi ve soran gözlerle bana baktı sonra gözleri sweatshirtume kaydı

"Ah tabii ya." 

 ***

Leo'nun bana hazırladığı odadaki askılardaki tişörtlerden birini aldım. Üzerime dökülen biradan dolayı kıyafetlerim ıslanmış ve pislenmişti. Taytımı ve sweatimi bir köşeye fırlatıp guns n roses tişörtünü üzerime geçirdim. Maçı izlemiştik. İzlediğim en güzel maçlardan biriydi diyebilirdim. Bunda Leo'nun maçı izlerken ettiği küfürlerin de faydası olabilir. Daha sonra da pizza söylemiştik. Gerçekten güzel vakit geçiriyordum. Merdivenlerden aşağı salona inerken Leo cips poşetlerini pizza kutularını ve bira şişelerini toplamaya çalışıyordu. O kadar içmesine rağmen en ufak sarhoşluk belirtisi olmaması dikkatimi çekmişti. Geldiğimi görünce toplamayı bırakıp beni süzdü. Yüzünde bir sırıtış belirdi.

"Bana bir alt verebilir misin?"diye sordum. Evi sıcaktı,beni defalarca çıplak görmüştü ama yine de rahatsız oluyordum. Elindeki şişeleri bırakıp bana biraz daha yaklaştı vücudu vücuduma değene ve baştan çıkarıcı kokusu çiğerlerimi doldurana kadar.

"Bahse girerim bu tişörtte üzerinde fazla kalmayacak." Gözlerine bakmak için bakışlarımı kaslı göğsünden çektim. Bana gittikçe yaklaşan pembe dudaklarına bakmak o an daha çekici geldi. Tanrım! Sanki elle çizilmiş gibi mükkemmeldiler. Dudaklarıyla dudaklarımı esir aldı. Ellerimle saçlarını kavradım. Sırtımı duvara yasladı ve sertçe öpmeye başlayınca bacaklarımı beline doladım ve ben kucağındayken yatak odasına girdik. Beni yatağa yatırdı ve üzerime çıktı. Prezervatifi sormak için ağzımı açtım ama 

"Sabah sana ertesi gün hapı veririm." dedi. Hem o anın büyüsünü bozmak istemediğimden hem prezervatifsiz seksin güzelliğinden hem de alkolun verdiği etkiyle hapların hormonlarımı mahvedeceği gerçeğini boşverip kabul ettim. 

Aşk,çiçek,böcek yokWhere stories live. Discover now