16- Benim Olsana

54.3K 3.1K 701
                                    

"Ben adam benimle zaman geçirmek istiyor diye düşünürken, onun maksadı beni acıdan öldürmekmiş. Hem de aşk acısı falan da değil, bildiğin yenilen acıdan."

"Saçmalama Elif, daha bir ısırık aldın. Hem de fare kadar."

"Ne fare mi? Kokoreç yediğim yetmiyormuş gibi bir de fare ile mukayese ediliyorum. Tanrım neydi günahım?"

"Biz seninle ne zaman anlaşacağız çok merak ediyorum."

"Biz seninle Tom ve Jerry gibiyiz, biz seninle Twetty ve Silvester gibiyiz Ali. Tabi burada hep kedi olan yani kötü olan sen oluyorsun. Masum taraf benim bunu da es geçmeyelim. Yani anlayacağın anlaşamayabiliriz ama birimiz olmadan diğerimizin de olma imkânı yok."

Mizahi söylemlerimi artık nasıl dramatize ederek söylediysem, ciddiyetle dinleyen adam cümlemin sonunda bir şaşkınlığa uğramıştı. İnip kalkan kaşları sonrası kafasını olumsuz anlamda sallarken, kendi kendine söylenir gibi mırıldanmasına karşın dik oturduğum masada öne doğru eğilme ihtiyacı hissetmiştim.

"Bu yaşa kadar sensiz gelmiş isem, bundan sonrasını da sensiz idame ederim diye düşünüyorum."

"O halde neden buradasın." dedim öncesinde elimdeki acıların ekmeğini göz kontağı kurarak masaya koydum.

"Yani neden geldin, neden yanımdasın. Söylesene Ali, sende en az benim kadar karşı koyamıyorsun aramızdaki çekime."

"Ben yıllardır buradayım Elif. Tam on yıl önce yerleştim İstanbul'a. Yazları, yani sezonluk dönemlerde Antalya'da olurum ama kışın iş harici hep buradayım. Anlayacağın bunun seninle alakası yok."

Bir ergen tribine kapılıp ya he he diyesim vardı hani, ama onun gibi olgun bir adam karşısında basit görünmek istemezdim. Sanki bu güne kadar yaptıklarımla basit görünmemişim gibi... Sanki şimdiki söylemleriyle beni basite indirgemiyormuş gibi...

"Anladım." derken masaya düşen gözlerim hüznün perdesini taşıyor olabilirdi, ama onu elde etme savaşlarına henüz son vermiş sayılmazdım ve savaşta her yol mubahtı. "Yani bende herkes gibiyim senin için."

"Tam olarak öyle denilemez. En azından bu günkü karşılaşma olmasaydı herhangi bir gün yanına gelmek aklımda vardı. En tuhafı da ne biliyor musun?" dedi kendi kendini sorgular gibi bir hali vardı. "Senin gibi bir kızın fazlasıyla kafamı meşgul ediyor olması."

"Övdün mü, yerdin mi anlamadım?" dedim kollarımı birine bağlayıp, küçücük taburede arkama yaslanacak bir yer olmamasına rağmen dikleşirken. "Neyim varmış da benim gibi bir kız diye itham ediliyorum."

"Şu haline bak, küçük bir kız çocuğu gibisin." dudakları alayla kıvrıldı diyeceğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz, aksine gayet samimi bir tebessüm yer etmişti. "Çok konuşuyorsun ve fazlasıyla sakarsın. Topuklulardan vazgeçemiyor, daima düğüne gider gibi giyiniyorsun. Ve itiraf etmeliyim ki fazlasıyla seksisin."

Sözleri beni bir nebze de olsa memnun etmişken takıldığım tek yer düğüne gider gibi lafıydı. Anlamadığım şey şık giyiniyor olmam, düğüne gider gibi görünmemi sağlamış olmasıydı, en azından onun gözünde. Sporla ilgilenen bir adamın etrafındaki kadınların giyim tarzlarını düşününce, evet belki ben ona abartılı geliyor olabilirdim, ama tarzım buydu. Bebekken çekilmiş gelinlikli resimlerim vardı benim, her daim düğün modunda olmam sanırım bundandı. Daha doğar doğmaz işlenmişti ruhuma giyinmeyi sevmek.

"Senin etrafında modaya uygun giyinen kızlar yoksa benim suçum mu? Ayrıca şu topuklularımla uğraşmaktan vazgeçer misin lütfen? Baksana ne güzel duruyorlar."

Demir YumrukWhere stories live. Discover now