28. Yalancı Çoban

39.3K 2.6K 465
                                    

O yumruk demirden değildi, atan kişi de demir yumruğum değildi. Şaşırtıcı olan ise, yumrukları demir olmadan bile bir insan Cenk'i bir yerden başka bir yere uçurabiliyordu. Şayet şu an Cenk bir kızın ayaklarının önüne sere serpe uzanmış iken, kızın Cenk'i ayağı ile kenara iterek Cengo'ya öfkeyle yaklaşması tam da seyirlikti.

"Bana baksana sen." dedi tek eli belinde, diğerini ise Cengo'yu göğsünden itmek için kullanmıştı. "Dövdüğün adamları savurduğun yere dikkat et."

Kollarımı birbirine geçirirken, bir elimi çenemin altına koyarak parmaklarımla düşünür pozisyonu aldım. Kızı baştan ayağa süzerken, süzülecek pekte bir yeri olmadığını keşfetmem geç olmamıştı. Dar pantolonu, ona tezat bollukta bir kazak, üzerine geçirdiği deri ceketi ve ayağında deri postallar... Aman tanrım, bu kızın modadan haberi yok muydu?

"Kusura bakma bacım, yok kardeşim, yok bu da olmadı arkadaşım. Şey ya pardon adın neydi?"

Yok artık!

Az önce kızın eli ile geri sendeleyen ve buna şaşkın gözlerle bakan Cengo, şimdi ise kekeler modda kızın adını öğrenme çabasına girişmişti. Hayır hayır, bu Demir Yumruk ve tayfası kesinlikle salon erkekliğinden nasibini almamış, otlakta yetişmiş öküz misaliydi.

"Sana ne oğlum benim ismimden? Sevgilinin yanında utanmıyor musun başkasına asılmaya?"

"Ay yok canım, sen yanlış anladın. Cengo benim sevgilim değil korumam." demiş bulundum konuya dâhil olurken.

"Korumam mı?" diyen Cengo'ya mahcup bir sırıtış atarken, kıvırcık saçlarından ellerini geçiren kıza dönerek gafımı düzeltme çabasına girişmiştim. "Sevgilimin koruması." Cengo yine olmadı bakışı atarken "Sevgilimin sağ kolu" demiştim derin bir nefes salarken ardı sıra.

"Of, aman be! Sevgilimin arkadaşı, çalışanı, sol kolunun kılı... Her neyse işte. Amaç beni korumaktı." dedim yerdeki adamı göstererek.

Yerdeki adam demişken, neredeydi o yerdeki adam?

"Siktir, kaçırdık şeref yoksunu iti."

"Böyle öküze bakan tren gibi kıza bakarsan kaçırırsın tabi."

"O replik öyle değil güzelim."

"Efendim canım?" derken kızın söylediği ile 90 derece dönüş yapıp, sahte tebessümümü de yanımda bir tur döndürmüştüm.

"O replik diyorum öyle değil."

"Şahsına münhasır olmak da bunu gerektirir. Replikler benim lügatımda yeniden yazılır." der demez kıza göz kırpıp, o şapşal Cengo'yu da kıza emanet ederek uzaklaşmıştım. Ne de olsa bu kızı gözleriyle yerken, kıvırcık saç tanesi de bunu ittire ittire yerdi.

Okula girerken, şaşkın gözlerin üzerimde olmayışı kesinlikle gözlerin alışık olduğu giyim tarzım sayesindeydi. Malum dün giyindiklerim yüzünden kesin bir kaç dile dedikodu malzemesi olmuştum. Her zamanki gibi, konuşulan hiçbir şey gibi bu da umurumda değildi. Hayatıma hiçbir zaman o ne dedi bu ne dedi diye yön vermemiştim. Mahalle baskısı bizim sokağa uğramamış olabilirdi ama çok güzel baba baskısı görmüş geçirmiş koca bir kızdım.

Okulun içerisine girmiş, dersliğe yürürken aklıma gelen telefon ile hemen çantaya asılmıştım. Sabah yanıma aldığım çantayı araçta bırakıp Cengo'nun getirdiğini koluma takmıştım. Bir kaç el gezindirmem sonucu bulduğun telefon, maalesef ki kapalıydı. Kesin babam çaldırma konusunda kendi rekorunu kırarken, benim telefonun da şarjını bitirmişti. Alim ile yine bağlantıya geçememişken, okulun şarj bankaları aklıma gelmesi ile o yöne yöneldim. Daha önce kullanmak hiç kısmet olmamıştı, Alim sayesinde hep ilklerimi yaşıyordum zaten.

Demir YumrukWhere stories live. Discover now