32. Yavrum Anan Nereli, Nereden Bu Kaşın Gözün Temeli?

43.1K 2.4K 802
                                    

Sezen Aksu - Kaçın Kurası

👊👊👊👊👊

Mini etekler bir tarafa... Ali'min annesine cici görünmek istiyorsam elbette ki o mini eteği giyinmeyecektim. Bana oradan 'giy beni, giy beni' diye bağırsalar dahi...

Elbiseler diğer bir tarafa... Cicili bicili, en çok da minili olanları bir tarafa koymuştum. Şahsen şu göğüs dekolteli olanlar, değil Ali'min annesini Ali'min ta kendisini bile nikâh masasında hayır diyen isteksiz taraf moduna sokabilirdi.

Diğer elbiselerin yanına savrulmayı bekleyen birini elime aldığımda, alıcı gözle bakmaya başladım. Fakat o alıcı göz 'kesinlikle bunu ben almış olamam' modunda almayacak göze dönünce iyice incelemeye koyuldum. Siyah likralı penye kumaşa sahip, boyu diz kapaklarımı dahi örtecek kadar uzun olan v yaka fakat v'si hakkını vermeyerek yukarıda bırakılmış bir elbiseydi.

Gözlerim kısıldı, dudaklarım büzüldü ve aynanın karşına geçerek elbise üzerime tutuldu. Normalde hayatta giymezdim, yani normal hayatta da giymezdim. Anormal bir durum varmış gibi bugün giyebilecek kapasitede olmama rağmen, ruhumun buna henüz hazır olduğunu düşünmüyordum. Elbiseye attığım 'bedenimi alabilirsin ama ruhumu asla' bakışının ardından giyinmek için, elbiseden daha süslü olan geceliğimi çıkarmaya başladım.

Sade bir makyaj ki bünye alışık değil, sıradan bir elbise ki gözler alışık değil, salık bırakılmış uçları maşalı sadeliğime sadelik katacakken kıyıdan dönmüş saçlarım... Evet evet tam da hanım hanımcık bir gelin adayı oldum. Ali'min annesi benim müstakbel kayınvalide adayım kesinlikle beni beğenecekti. Hem beğenmeyip de ne yapacaktı yani, sonuçta Ali'm benimdi, başka şansı başka bir alternatifi veyahut başka bir gelin aday adayı olma şansı imkânsızın doruk noktasındaydı. Olabilirlik bile tanımadığım bu konu hakkında, uzun tırnaklarımı gözler önüne serebilecek kadar kıskanç bir kadın olduğum ise aşikârdı.

Kapıyı tıklatmasının ardından içeri giren Sema, baştan aşağı sonra bir de aşağıdan başa süzmüştü. Gözleri çizgi filmlerdeki gibi fırlamaya çalışırken, boğazından aşağıya inen o yumru kesinlikle yutkunmanın eseriydi. Koca bir tebessüm ettim ve belden sonrası bollaşan eteğimden tutarak etrafımda bir tur döndüm.

"Nasıl olmuşum?"

"Şey olmuş, şey gibi..."

"O şey hangi kapıya çıkacak çok merak ettim Sema?"

"Çok hanım hanımcık..."

"Daha önceleri nasıldım ki?" derken boy aynasına dönerek bir daha alıcı gözü ile kendime bakmıştım. Hayır yani, çuval giysem yakışıyor moda oluyordu. Hem sanırım hanım hanımcık lafı bir iltifattı.

"Daha öncesinde tarzınız fazla modern olduğu için öyle dedim Elif Hanım."

"Ne yani şimdi hanım hanımcık, o zaman da modern moderncik miydim? Hem ne varmış modern olmakta, fazla modernlik can çıkarmaz, göz hiç çıkarmaz. Aksine göz zevkine göz katar, yok sanırım göz zevkine zevk kadar olacaktı orası. Her neyse işte bugün ciddili, resmili, hatta gerekirse hanım hanımlı olmam lazım. Farkındaysan topukluklarımı bile sade seçtim. Sadelikten ölmeden bordo çantamı koluma taksam iyi olacak."

"Bence de iyi olacak Elif Hanım, zira siparişiniz geldi üzerine bir de Ali bey geldi, sizi kapıda bekliyor."

"Ali'm mi geldi?" diyerek üzerime çeki düzen vermiş ve pufun üzerindeki çantamı koluma takarak kapıya doğru hızla ilerlemiştim.

Merdivenlerden alelacele inmemin yan etkisi olarak takılan topuğum ve burkulan ayağım ile tırabzanlara tutunarak çanak kırma olasılığından son anda kurtulmuştum. Zira ben topuklular ile bir bütün olmuşken, düşme takılma gibi tehlikeleri nadir atlatan biriydim. Eğilip ayağıma baktığımda bunun tek nedeninin diğerlerine göre daha alçak topuklu olmasından kaynaklandığını anladım.

Demir YumrukWhere stories live. Discover now