Kürtaj

1.2K 211 65
                                    

Her şey ışığın yaratılmasıyla başladı aslında. Evrendeki her maddenin düşebileceği mutlak bir sıcaklık vardır. Bu sıcaklığın üzerindeki her madde enerjiye sahiptir. Enerjisi olan her madde ışık yayar. Etrafındaki insanların neden bir yıldız gibi parlamadığını boş yere sorgulama çünkü yaydığımız ışık gözümüzün görebileceği bir skalada değildir. Aslında her bir insan bir ışık kaynağıdır. Ölümle sönebilecek bir ışık kaynağı. İçimdeki ışığımı benden koparacaklar ve yaşarken ışığımı söndüreceklerdi.

içindeki ışığı keşfedenlere...

    Gale' in beni getirdiği yerde İvan'ın kanı ve kendi kusmuğum içinde oturuyordum. Gördüğüm dehşetten kurtulmak için kendimi banyoya attım. Çok sıcak olmayan suyu başımdan aşağı akıttıkça geçmiş bir şimşek gibi çakıyordu kafamda. Otel odası... sarı tuğlalardan yapılmış evler.... Vadi arasındaki dere... yeşil gözlü erkek çocuğu... hafızam kısa süreli patlamalarla bana sanki geçmişten resimler gösteriyordu. Parça parça bu anı kırıntılarını birleştirmek için beynimin tüm gücünü kullanıyordum. Eğer Gale'in getirdiği yemeği yersem ve biraz uyursam hafızam yerine gelebilir diye düşündüm. Karnımı doyurduğum tekli koltuktan hasta yatağına kıvrıldım. Benim için ayırdıkları beyaz önlük bozması elbisenin eteklerini ayak bileklerime kadar çekerek uykuya daldım.

    Ne kadar uyuduğumu bilmiyordum. Odanın içi zifiri karanlıktı uyandığımda. Nerde olduğum fikrini bir an önce bir köşeye attım. Çünkü rüyalarımda merhaba demişti geçmiş anılarım bana. Tahran'daki otel odamda suratları kar maskesi gibi peçelerle kapalı iki kişiyi beni beklerken bulmuştum. Odaya girer girmez çuval geçirdikleri kafamı bir arabanın içine ittirmişlerdi. Sonra hiçbir şey hatırlamadığım günler. Gözümü açtığımda metal bir levhada çırılçıplak yatarken bulmuştum kendimi. Şimdi ise bu odada başıma gelecekler için beklemekteydim. Oysaki böyle bir sonu hiç tahmin etmemiştim iran'a giderken.

    İran dönüşü Arjin'in bebeğini karnımda taşıyıp taşımadığımı öğrenecektim. Şimdi kocaman bir bilinmezlikle bu odada tutsaktım. Ellerimi biran karnıma götürme isteği duydum. Anneliği hissedebileceğimi söylemişti annem Burak'la evlilik planları yaptığımız zamanlarda. Ben şuan bebeğimi karnımda hissedebiliyordum. Tek anlam veremediğim Palangan'da yaşadıklarım. Bana İstanbul'da oyun oynayanlar orada da bir dümen çevirmiş olmalıydılar. Kendimi bu düşünceye inandırırken zihnim Azar'a bürünüyordu. Madem orada yaşadıklarım da bir oyundu. Öyleyse Azar nasıl oluyor da Arjin'e benziyordu. Gerçeklerin beni bulacağı ümidiyle tekrar kıvrıldım yatağa.

&

    Gözlerimi araladığımda doğum çatalının üzerindeydim. Bacaklarım sonunu kadar ayrılmıştı. Ayak bileklerim ve ellerim bağlanmış, belim bir kemer ile masaya sabitlenmişti. Yaşadığım şeyin bir kabus olmadığını anladığımda çırpınmaya başladım. Deliler gibi, avazım çıktığınca bağırıyordum. Ama beni duyan kimse yoktu.

    Bağırmalarımdan kısılan sesim yan odada boğuk konuşmalara şahit olmamı sağlamıştı. Bir kadın ve bir erkek tam olarak seçemediğim bir tartışmanın içindeydiler.

" Bunu yapmak zorundayız. Bu gebeliğin sonlanması gerektiğini hepimiz biliyoruz. Bunu insanlık dışı bir şeymiş gibi yansıtma lütfen" dedi kadın.

" Yani, neticenin Dr. Gibss'in dediği gibi çıkacağının bir garantisi yok. Bu durum ispatlanmış bir şey değil. Henüz bir teori." Adam karşı çıkıyordu kadına.

    O an anladım bu çatalda neden olduğumu. Arjin'in bebeğini alacaklardı içimden. Onu kucağıma alma, koklama hakkıma son vereceklerdi. Şuana kadar yaşadığım hiçbir olay beni bu kadar mahvetmemişti. Gözümün önünden uzun kıvırcık saçlı bir kız çocuğunun gülücükler atarken koştuğu sahne geçiyordu. Acaba kızımız mı olacaktı? Arjin'i kurtaramadım ama bebeğimin benden alınmasına izin veremezdim.

    Bileklerimi masadan kurtarmak için kopma pahasına çektim bantlardan. Etimin bileğimden sıyrıldığını hissediyordum. Sol bileğimi kanlar içinde banttan kurtarabilmiştim. Sol elimle önce sağ bileğimi çözmek için giriştiğimde odaya komple beyaz giyinmiş bir adam girdi.

" Dr. Gale uyanmış, ellerini çözmüş, koşun!"

    Attığı çığlıkla beraber odaya aynı giyinişli birkaç kişi daha daldı. Ellerimi tekrar bağladılar tüm çırpınmalarıma rağmen. Onlara bebeğimi benden almamaları için yalvarırken koluma bir sıvı enjekte ettiler.

    Uyandığımda Gale'nin beni getirdiği odadaydım. Birden yatakta doğruldum ve ayağa kalmak için hareket ettim. Kasıklarımda hissettiğim korkunç ağrı bebeğimin bana veda mektubuydu. Dünyam başıma yıkılmış bir şekilde düştüm yatağın önündeki betona. Arjin'i kaybetmiş olmak bile umurumda değildi. Sonsuza dek bana güç verecek olan bir varlığı benim rızam olmadan koparmışlardı benden. Tüm dünyadan tiksiniyordum. Hatta Arjin'in başıma gelmiş en korkunç şey olduğuna karar vermiştim. İçimdeki nefret ve öfke ile tüm gücümle ;

" Senden sonsuza dek nefret edeceğim Arjin." diye bağırdım.

YAŞAM ATEŞİMWhere stories live. Discover now