ARJİN'İN GEÇMİŞİ:İRAN

731 183 102
                                    

  
    2014-İRAN

     Elinde tuttuğu kerpeteni kopardığı tırnaktan temizledikten sonra sertçe önündeki masaya fırlattı. Günlerdir devam eden sorgu süresinde bitap düşmüştü. Çektiği uykusuzluk yetmiyormuş gibi adamın konuşmaya direniyor olması yapmaktan ızdırap duyduğu işinden daha da midesinin bulanmasına sebep oluyordu. Defalarca işkenceyle suçlu konuşturmuştu. Kimse karşısında elleri ayakları bağlı duran adam kadar dayanamamıştı. Adamın bu direnci sorgunun uzamasına sebep oluyor bu durumda Arjin'in benliğinde derin yaralar açıyordu.

    Uzun süredir sıktığı çenesini aralayıp sağa sola sert hareketlerle esnetmeye çalıştı. Karşısında duran adama bir kartalın ki kadar sert ve keskin bakışlarla bakıyordu. Acıya dayanamayıp sürekli bayılan adamı ayıltmaktan yorulmuştu artık. Onu ayıltmak için harcadığı çaba işini daha da zorlaştırıyordu. Masanın yanında duran buzlu su dolu kovayı kan revan içinde kalmış adamın başından aşağı boca etti. Soğuk suyun etkisiyle boğulurcasına nefes alarak uyanan adam kısılmış sesiyle inledi.

" Konuş diyorum sana saldırının arkasında kimler var!"

    Karşısında kükreyen askere alaycı bir tavırla gülümseyen adam, bağlandığı sandalyede yığılan bedeninin etkisiyle başının ileri geri sallanmasına engel olamıyordu. Yüzünün çeşitli yerlerinden akan kan ağzının içersine doluyordu. Boğazındaki kan dolu hırıltılı nefesiyle, nefret dolu gözlerle karşısındaki askere cüretkar bakışlar atıyordu. Ağzının içinde biriktirdiği kanla karışık tükürüğünü Arjin'in suratına hızla püskürttü.

    Suratını elinin tersiyle temizleyen Arjin katlanmış öfkesine daha fazla engel olamadan yumruklarını adamın suratına savurdu. Yumruk darbeleriyle devrilen sandalyenin üzerinden adamın ölmediğini umarak doğruldu. Yerde baygın yatan caninin yüzüne ağız dolusu tükürdükten sonra kocaman açtığı ağzından ölen masumların kinini boşaltırcasına bağırdı.

Ellerini yıkarken lavaboya pembeleşerek akan kana bakıyordu. Bir ay kadar önce şehrin en kalabalık yerinde meydana gelen katliamı hatırladıkça beyninde şimşekler çakıyor, tüm vücudu uyuşuyordu. Kan gölüne dönmüş meydanı hatırladıkça konuşturamadığı katili parçalara ayırmak istiyordu. Her gece, istisnasız görmediği bir gece yoktu, gördüğü kabuslar dinlenmeden uyanmasına sebep oluyordu. Bu durum onu daha da asabileştiriyordu. Uzun süredir ellerini yıkadığını, arkasındaki asker seslenince fark etti. Hipnotize olmuş gibi bilinçsizce askere doğru döndü.

" Yüzbaşım, Albay sizi emrediyor."

    Elindeki havlu ile yüzünü kurularken önünde duran askere sadece başını sallamakla yetindi. Kölesi olduğu bu sisteme karşı koymaksızın ayakları onu albayın odasına götürdü.

&

    Etrafa saçılmış barut kokusu genzini yakıyor, nefes almaya çalıştıkça daha sert öksürüyordu. Derin nefes almamaya özen göstererek toz bulutunun içerisinde yürümeye devam etti. Görüş menzili etraftaki toz ve barut karışımından sadece bir adım kadardı. Attığı her adımda paramparça olmuş insan bedenlerini aralayarak devam etmek zorunda kalıyordu. Burnuna dolan yanık et kokusu midesini bulandırıyordu. Yerde yatanların kimisi çocuk, kimisi kadın, kimisi de yaşlıydı. Katledilmiş onca masumun arasında yürürken bir yandan da;

" Yaşayan var mı? Sesimi duyan var mı?" diye bağırıyordu.

Arada bir yere eğiliyor cesetleri elleriyle iteliyor ve canlı olan birilerini arıyordu. Üniforması kan içerisinde kalmıştı. Ellerine bulaşmış kanı göğsüne siliyor ve gırtlağı parçalanırcasına tekrar tekrar bağırıyordu.

YAŞAM ATEŞİMWhere stories live. Discover now