ARJİN'İN GEÇMİŞİ: PRAG

626 129 111
                                    

Einstein'in özel görelilik ilkesinin tuhaf etkilerinden biri de;  durmakta olan bir gözlemciye göre hareket eden saat , duran bir saate göre daha yavaş çalışır. Bu hareket halindeki saatte zamanın daha yavaş aktığı anlamına gelmektedir. Yani zaman, hareket eden saatte, gözlemciye göre  genişlemiştir. Psikolojik zaman, bir örnek de der ki; güzel bir kadının yanında 1 saat, otobüs beklediğin 1 saatten daha hızlı akmaktadır. Peki ruhunu hareket halindeki başka bir ruha atfeden birisi için zaman nasıl akmaktadır?

Ruh eşini keşfedenlere...

2014-PRAG

   İki aktarmayla tamamladığı yirmi iki saatlik yolculuğun ardından Valac Havel havaalanında, sırtında bütünleştiği sırt çantasıyla kalakalmıştı. Uykusuzluğun getirdiği halsizliğe aldırış etmeden aceleci adımlarla çıkışa doğru koşar adımlarla yürüyordu. Görevini en kısa zamanda bitirip Tahran'a dönmek istiyordu. Yanından akıp giden kalabalığın arasında, kendisi için zaman durmuş gibi hissediyordu.

İlk defa seyehat ettiği bu şehre girmeden yüreğini tarif edemediği bir duygu ele geçirmişti. Çıktığı bu yolculuğun kendisi için derin anlamlar ifade edebileceğini altıncı hissi sessizce fısıldıyordu.

Ceketinin kolunu hafifçe kıvırarak saatine göz attığında, saatin öğleden sonra iki olduğunu görünce bir an önce kalacağı otele yerleşmesi gerektiğini hatırladı. İran istihbaratı, Kamil Ertuğ'un ünlü restaurantı Alcron'a en yakın, Art Nouveau Palas otelden rezervasyon yaptırmıştı. Valac Meydanı'na ve Eski kent meydanına yakın olan otel, merkezi mevkisi sebebiyle tercih edilmiş, her an takibin daha kolay yapabileceğini düşünmüşlerdi.

Bindiği taksinin şöförüne, elindeki adres yazılı kağıdı uzatıverdi. Başıyla onaylayan şöför, ilgisiz tavırlarıyla yola koyuldu. Yanından akıp giden Vlatna Nehri'nin üzerinde batmaya hazırlanan güneşin, şehirle vedalaşmasına bakakalmıştı. Şehrin gürültüsü taksinin sesiyle birlikte kulaklarına doldukça hayata daha da duyarsızlaşıyordu. Taksinin arka koltuğunda seyre daldığı insanların, kentleşmiş bedenlerini nasıl da oradan oraya, dünyadan bir haber savurduğunu sorguluyor, bu düşünce hayatı gözünde fazlaca değersizleştiriyordu. Ne yaptığını algılayamayacak kadar uyuşmuş olan beyni, aldığı emirleri koşulsuzca uygulayan bedenine sadece ayak uyduruyordu.

1909 yılından kalma, Viyana tarzı tarihi otel binasının önünde duran taksi, şaşkınlıkla izlediği şehir koşuşturmacasına bir son vermişti. Ücreti ödedikten sonra, otelin sürgülü kapısına doğru yürüdü. Daha önce ancak filmlerde gördüğü sahneleri anımsatan tarihi otel girişi, Arjin'i çoktan tesiri altına almıştı. Adımladığı kırmızı halının sonunda parlak cilalı, ahşap oymalı kapıyı geçip resepsiyona ulaştı. Tavandaki ortamla oldukça tezat duran avizenin, mermer tabandaki yansımaları, uykusuz gözlerini kamaştırdı. Solunda duran soluk kırmızı kitap rafları dikkatini çekmiş, resepsiyondan önce kitaplığa gitmemek için kendisine engel olması gerekmişti.

Sıkıcı bir resepsiyonist karşılamasının ardından kendisine eşlik eden otel görevlisiyle birlikte asansöre yöneldi. Odanın kapısını sonuna kadar aralayan görevliyle vedalaştıktan sonra sırt çantasını çıkarmadan temizlik kokan yatağa kendini bırakıverdi. Ne kadar süredir tavanı izlediğini düşünürken, çalan telefonu duruma bir son verdi. Kendisini arayan Albay'a, durum raporu verdikten sonra saatlerdir üzerinde taşıdığı tüm yüklerden arınarak duşa girdi. Beline doladığı havluyla, aynanın önünde öylece yara izlerine bakıyordu. Ellerini yara izlerinin üzerinde gezdirirken, bunlara sebep olan çatışmaları hatırladı. Ruhunda yarattığı tahribat elbette bedenininkinden daha fazlaydı. Aşırı yorgun bedenini artık bacakları taşıyamayacak durumdaydı. Acılarını bir kenara bırakıp yorgunluğunu üzerinden atmak için yatağa kıvrıldı.

YAŞAM ATEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin