1

1.7K 96 41
                                    

Karanlık odada gözlerimi açtım. Odanın dört bir yanında yanan mumlar ince bir çizgi şeklinde titreşti ve hemen ardından hepsi teker teker söndü.

Bu gece on sekizinci yaşıma girmiştim ve sabah yetimhaneden ayrılmak zorundaydım. Bunun için içimde bir çaresizlik vardı. Duyduğum sese çevirdim bakışlarımı. Ranzalarda yatan kızların hepsi uyuyordu.

Boş yatak göremeyince ayaklarımı yataktan sarkıttım ve aşağı inerek duyduğum sese doğru gittim. Pencereden gelen Ay'ın beyaz ışığı köşeye çökmüş ağlayan kızın üstüne vuruyordu.

Kızın üstündeki elbiseler yırtılmış ve saçları dağılmıştı. Elimi uzattığımda hızla başını kaldırdı. Yaklaşık yirmi saniye gözlerimi esir almıştı fakat aniden kendimi geri çektim.

Grileşmiş teninde gezdi parmakları ve sonra karnında bulunan kan lekesinin üstüne durdu eli "Sen yaralı mısın?" diye sorduğumda işaret parmağını cama çevirdi, ilerideki orman yolunu gösterdi.

Solmuş, acı çeken sesiyle "Oradayım!" diye fısıldamıştı. Başımı işaret ettiği yere çevirdiğimde "Orada mısın?" diye sormuştum anlamayarak. Sesi çıkmayınca başımı tekrar ona çevirmiştim ki kaybolduğunu görünce kanım donmuştu.
İki yıl önce yaşadığım bu olay defalarca kabûslarım olmuştu.

Bir diğer kabûs ise...

Kalabalık, sanki sokaklardan üstüme doğru akın ediyordu. Bir sürü farklı yüz ve bana bakan gözler... İçimi ürpertiyordu. Elimde tuttuğum gazeteyi katladım ve çantama koydum.

Rahat bir yaşam için para biriktirmek zorundaydım ve bunun için de iş bulmam gerekiyordu. Karakol ve anaokulu arasında iki katlı bir pastanenin önünde durdum.

Gazeteye ilan veren iş yeri burası olmalıydı. Pastaneye gelen müşterilerle ve orada bulunan ayak işleriyle ilgilenecek bir eleman arıyorlardı.

Kapısı açık olan pastaneden içeri girdim ve etrafa baktım. Alt katta sadece kasa ve birkaç vitrin vardı. Üst kata çıkan dönen merdivene takıldı gözüm.

Gelen giden olmayınca kasada bulunan zile bastım. Nostaljik bir yerdi burası. İnsanın etrafa baktıkça bakası geliyordu.

Duvarda  duran yeşilçam artistlerinin posterleri bütün duvarlarda boy boy asılıydı. Kasanın arkasındaki tekli kapıdan giren ince bıyıklı bir adam ellerini masaya yasladı ve bana doğru eğildi.

"Buyurun hanımefendiciğim ne arzu ederseniz?" çantamdan, az önce katladığım gazeteyi çıkardım ve ilanın üzerine parmağımı koyarak adama gösterdim "İş." girişim onu memnun etmemişti "Ben iş ilanı için geldim." dediğimde bana baştan ayağa baktı.

Yaptığı şeye karşılık ben de ona aynı şekilde baktım "Hmm güzel... Evet." dedi ve işaret parmağını havaya kaldırarak çevirdi "Bir dön bakalım!" dediğini yaptım ve kendi etrafımda döndüm.

"saçları kabartıp kostüm giydirme işleminden sonra hazırsın!" kaşlarımı çattım "Ne kostümü? İlanda maskot değil garson aradığınızı yazmışsınız!" gülümsedi ve kasanın arkasından çıkarak yanıma geldi.

Kıyafeti altmışlı veya yetmişli yılları andırıyordu "Neden böyle bir yer kafe değil de pastane olarak anılıyor hiç düşünmedin sanırım hanımefendiciğim. Burası Nostalji... Nostaljinin ta kendisi! Kıyafet, saç, makyaj, servis, sunum, hizmet hepsi eskiye dayalı bir yer."

ESİR RUHLAR ALEMİWhere stories live. Discover now