6

731 75 83
                                    

Söylememesi  için Muratın yüzüne baktım fakat o bana bakmıyordu "aa doğru ya Baybars bey siz polissiniz. Garip bir adam Fuat beye Ayza nerede, diye sormuş. Ben de geldim Ayzaya haber vermeye ama sanırım kötü biri. Baksanıza haline!"

Şimdi gel de yalan söyleme "Ayza... Yardım edebilirim neler oluyor?" ben de bilmiyordum ki neler oluyor. Aklıma ilk gelen yalanı söylemiştim "amcamın evlatlığı." niye seni arıyor diye soracaktı büyük ihtimalle "neden seni arıyor?" tam da beklediğim gibiydi.

"çünkü bende gözü var." gözlerini devirdi ve başka tarafa baktı "sende de şeytan tüyü mü var anlamdım ki. Biri evlenme teklifi eder, biri manevi oğluna ister, biri çok beğenir konuşmaya çalışır, bir diğeri de takıntı haline getirir."

Yüzümü buruşturdum "ne yani güzel olmak benim suçum mu?" gülümsedi ve başını salladı "güzelsin diyen oldu mu?" alay edici bir yüz ifadesi takındım "gözlerini benden alamayışının mutlaka bir sebebi olmalı."

Gözlerimin içine baktı "evet var..." çok ciddi söylemişti. Derin bir sessizlik oluştu. Murat hayrete düşmüş bir şekilde ne söyleyeceğini bekliyordu "Ne peki?" omuz silkti "hayatta senin kadar şapşal bir insan olabilir mi diye düşünerekten hayretle seni izliyorum."

"sensin o!" dedim öfkeyle. Bana karşı bir şey söyleyeceği sırada Murat araya girmişti "şey aslında kendimi tehlikeye atmış gibi hissediyorum nedense ama meselemiz farklıydı sanki." ikimiz birden Murata baktığımızda çocuk korkudan içine kaçmıştı.

"bu adamın ismi falan yok mu? Söyle bizimkiler hemen alsınlar içeri!" başımı salladım "olmaz!" daha fazla sakin kalamamıştı "e ne yapmamı bekliyorsun? O olmaz bu olmaz!"

"sakin ol Deli Fişek, ne bağırıyorsun! Yani olmaz çünkü amcam öğrenirse çok üzülür. Ben uygun bir dille konuşurum onunla." bir şey görmek ister gibi bakıyordu yüzüme. Gözleri kısılmıştı "ben daha sana bir şey demiyorum ne halin varsa gör."

Elini, Muratın omzuna koydu "hadi iyi geceler kardeşim. Kendine iyi bak ve metin ol." merdivenlerden aşağı iniyordu "bana da iyi geceler." diye bağırmıştım arkasından.

Murat masayı toplamaya başlamıştı "metin ol mu? O yine giderayak bana laf soktu öyle değil mi?" Murat bir an önce işini bitirip eve gitmek istiyordu sanırım. İşini oldukça hızlı yapmaya özen gösteriyordu.

Temizlik malzemelerini aldım ve sabah hazır olması için yerleri silmeye başladım. Murat, tabakları tek tek servis aracına yerleştirmişti. O aşağı inerken, ben tamamen yalnız kalmıştım. Boş olan masaların çıtırtısını duyuyordum.

Gözlerim bir sağa bir sola dönüp duruyordu. Nefesim daralmaya başlamıştı. Tişörtümün yakasını elimle genişlettim ve pencereye doğru yürüdüm.

Etraf bulanıklaşınca gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Defalarca yaptım bu işi. Pencerenin pervazına tutundum. Ne kadar zorlasam da etrafta hiç oksijen kalmamış gibi nefes alamıyordum.

Boğuk ve bulanık bir sesin "Ayza!" diye seslendiğini duyuyordum. Demir kaşığın, çelik tencereye çarptığında çıkardığı ses gibi hissettiriyordu. Yutkundum ve gözlerimi kapattım.

Ortamın kokusu değişmişti. Genzime su kaçmış gibi sızlatan bir kokuydu bu. Gözlerimi yavaşça araladım, salonu kırmızı bir toz bulutu sarmıştı sanki. Bana doğru yaklaşan Muratın sesi oldukça cılızdı. Bana yaklaştığı her adım, sesinin biraz daha yükselmesine neden oluyordu.

Kulaklarımdaki çınlama gitmişti. Muratın sesi artık daha net çıkıyordu "iyi misin?" diye sordu. Toz bulutu yavaş yavaş kaybolunca görüşüm de netleşmeye başladı. Kendime gelir gelmez yaptığım ilk şey ciğerlerimi havayla doldurmak olmuştu.

ESİR RUHLAR ALEMİWhere stories live. Discover now