16

431 51 35
                                    

Büyük bir azimle çalıyordum. Evet Nermin hanıma rağmen hâlâ pes etmemiştim. Günüm sabah beşte başlıyordu. Gece ise herhangi bir isteğe karşı on ikiye kadar beklemek zorundaymışım.

Her sabah saat tam altı buçukta herkes kahvaltı sofrasına oturup, yedide evden çıkıyordu. Saat birde öğlen yemeği ve ve akşam yedide akşam yemeği yine hep beraber yiyiliyordu. Son olarak saat dokuzda çay ve meyve saati vardı.

Bu evde her şey zamanla yarışıyordu. Ütü yapmak, yemek pişirmek ve hatta temizliğin bile bir saati vardı. Saat ondan sonra bir şey yemek ve içmek yasaktı, gece on ikiyi geçtikten sonra ise hiç kimse odadan çıkamıyordu. Anladığım kadarıyla bu kuralları evin babası Metin bey değil de bizim  Baybars koymuştu.

Baybarsın ağabeyi Batın bey ve eşi Serpil hanımın dünyalar tatlısı iki çocuğu vardı fakat bu tatlılıkları Baybarsa işlememiş olacak ki çocuklar kendi evlerinde askerden farksızdı. Babaları yerine amcalarından korkmaları da işin tuzu biberiydi.

Küçük çocukları Ayşe tam bir hanımefendi gibi davranıyordu. Sekiz yaşında değil de benden bile büyüktü sanki. Büyük çocuklaru Ömer ise içten içe yaramazlık yapmak istiyor fakat amcasından korktuğu için yaşının üç katı gibi davranıyordu. Daha on yaşındaki bu çocuğun koşup oynamaya ihtiyacı vardı. Aynı şekilde Ayşenin de oyun oynamaya ve oyuncak sahibi olmaya ihtiyacı vardı.

Fakat onların yaptığı gün boyu ders çalışmak ve okuldan gelir gelmez ise özel derslere girmekti. Ailede tek normal çıkan, Baybarsın kardeşi Cem bey ve onun insan evladı nişanlısı Narindi.

Gözlemlerime dayanarak söylemem gerekir ki Narin, kesinlikle Nermin hanımın istenmeyen gelini. Elimde tuttuğum bardak dolu tepsiyi düşürmeden odaya götürmeye çalışırken, merdivenleri üçer beşer inen Ömerle karşılaştım.

Önce etrafa baktı ve sonra geriye kalan son iki basamaktan atladı. Kimsenin görmediğini düşünerek üstünü başını düzeltti ve benimle göz göze geldi. Kimseye söylemeyeyim diye yüzüme baktığını görünce göz kırptım ve "aramızda..." diye fısıldadım.

Metin beyin çocukluk arkadaşı kahvaltıya gelmişti. Nermin hanım büyük bir titizlikle her şeyle ilgilendiği için evdeki herkes diken üstündeydi.

Odaya girdiğimde hararetli bir sohbet döndüğünü gördüm. Baybars beni görünce susmuş ve başını eğmişti. Odaya koşarak giren Ayşe, evde misafir olduğunu bilmiyordu kesinlikle.

Baybarsın aniden "Ayşe terbiyeli ol!" diye bağırması korkmama ve tabii bardakları düşürmeme sebep olmuştu. Galiba Ayşe için büyük bir iyilik yapmıştım. Çünkü Baybars ve Nermin hanım Ayşeyi unutmuş doğrudan bana bakıyorlardı. Keşke bu bakış normal bir bakış olsaydı.

Çalışma arkadaşım Zeynep, koşarak gelmiş ve temizlememe yardım etmişti. Nermin hanımın seninle sonra hesaplaşacağım bakışları kanımın çekilmesine sebep oluyordu.

Temizlik malzemelerini bırakmış ve mutfağa gitmiştim "ev ev değil Kazıklı Voyvoda Konağı! Bir tane normal insan yok." dediğim sırada elindeki sürahiyi tezgaha bırakan Baybarsla göz göze geldik "ev halkının arkasından konuşmak için mi işe alındın?" diye sordu donuk bir sesle ya da sormadı sadece iğneleyici birkaç laf etti.

"bu kadar alınmana şaşmadım. En anormalleri sensin çünkü." doldurduğu suyundan yavaşça bir yudum aldı "bunu bana aslında hiç olmayan anneannesinin evinde yaşayan ve kendine hayali bir aile kurmuş kız mı söylüyor? Alındım doğrusu."

Birkaç adım yaklaştım "benden kaçmadan dinlesen. Hatta bana biraz hak vermeye çalışsan bu halde olmayacağız." kaşları çatıldı "senden kaçmıyorum. Sadece tekrar beni kandırman için kendimi sana bırakmıyorum." cıkladım "kendini bırakmaktan değil, karşılaşacağın gerçeklerden korkuyorsun."

ESİR RUHLAR ALEMİDonde viven las historias. Descúbrelo ahora