18

446 51 35
                                    

Birazcık beni tanıyan bir insan koşarak ölüme gitmeyeceğimi bilirdi. Evet Hayal için böyle bir fedakarlığı yapmıştım ama bu demek olmuyordu ki kalkıp da göz göre göre kendimi ateşe atayım.

Hayal şu anda Baybarsın yanında güvendeydi. Bu da demek oluyordu ki kendimi kurtarmak için elimden geleni yapabilirdim. Medyum Lâli almak için Ruhların Gözü mekanına geldiğimizde Halit, ablasını karşılamak için arabadan inmişti.
Sabah olmuştu çoktan. Fakat saat henüz erkendi. Bu saatte ancak kahvaltıyla kutlama yapılırdı.

Şoförün gözü üstümdeydi. Aracın kapıları kilitliydi fakat açmam sadece bir tuşa bakıyordu. Aynadan beni izleyen adama gülümsedim. Gözlerini kısmış, ne yapmaya çalıştığımı anlamak istiyordu.

Cilveli bir şekilde süzüldüğümde, hoşuna gitmiş olacak ki hafifçe bana doğru döndü. Halit mekana girdiği zaman, iki koltuğun arasından öne doğru uzunadım "merhaba, benim adım Ayza. Seninki ne?" gülümsedi ve yüzüme yaklaştı "Akif..."

Elimi ensesine koyduğumda titrediğini hissetmiştim. Aptal herif gözlerini kapatmış bekliyordu. Dünden razı olması işime gelmişti tabii. Ensesini daha sıkı kavradım ve başını hızla direksiyona vurdum.

İlkinde sersemlemişti. Bayılması için tekrar vurduğumda başı, kornanın üstüne düşmüştü. Büyük bir gürültüyle uzun uzun çalan kornayı susturmaya vaktim yoktu. Kapıları açtım ve arabadan indim.

Halitin iki adamı bana doğru koşarken ayağımdaki botları umursamadan var gücümle koşmaya başladım. Oldukça ara sokaklara giriyordum. İzimi kaybettirmek isterken kendim kaybolmuştum.

Peşimden gelmeye devam ediyorlardı.
İki evin arasından geçen dar yola saptım. Daha sonra sola doğru dönerek koşmaya devam ettim. Adamlardan biri önümde belirince ani bir şekilde sağa döndüm ve işlek bir sokağa çıktım.

Top oynayan çocukların arasına dalmıştım. İleride halı yıkayan teyzelere doğru koştum. Aramızda biraz mesafa vardı. Deterjan kutusunu yere devirdim ve kadının elinden zorla aldığım hortumla deterjanın üstüne su tuttum.

Bana en yakın olan adamla neredeyse burun buruna gelmiştik ki yerle bir olması kahkaha atmama sebep olmuştu. Diğer adam hala ayaktaydı ve bana yaklaşmıştı bile.

Koşmaya devam ederken teyzelerin arkamdan bağırmalarını duyuyordum. Kolay değil, bir kutu deterjanı ziyan etmiştim sonuçta. İyi ki ellerine geçmemiştim. Bu soğukta kış temizliği altında halı yıkayan kadın kim bilir bana ne yapmazdı.

Dizlerimde derman kalmamıştı. Her an düşmem an meselesiydi. Arkamdaki adam neredeyse beni yakalayacaktı. Gözüme kestirdiğim mahalle kahvesine doğru koşarken daha fazla dayanamayarak yere düşmüştüm.

Dizlerim ve avuç içlerimde derin yaralar oluşmuştu. Sızıdan gözlerim dolmuştu fakat tek sorunum bu değildi. Kolumu sıkıca kavrayan adam "kalk gidiyoruz." dediğinde kahvede oturan adamların bize doğru döndüğünü görmüştüm.

"ya beni bırakırsın ya da seni burada haşat ettiririm." dedim sırıtarak. Kaşlarını çattı ve kahkaha attı "o nasıl olacakmış?" bize bakan adamlara döndüm "ağabeyler yardım edin imdat!"

Bu anı bekliyormuş gibi hepsi birden ayağı kalkmış bu tarafa dönmüştü "kapa çeneni!" diyerek yüzümü sıkınca tekrar bağırdım "öldürecek beni yardım edin!" bir bacağı aksayan, ıslanmış diğer adam buraya gelirken "bir taşla iki kuş." demiştim.

Yaşlısından gencine yirmi kadar adam etrafımızda çember oluşturmuştu. İçlerinden en yaşlı ve kıdemli gibi duranı "hayırdır kızım, kim bu herif?" diye sordu.

ESİR RUHLAR ALEMİDove le storie prendono vita. Scoprilo ora