Özel bölüm

3.3K 197 64
                                    

Hayal olamayacak kadar hissedilirdi mutluluğum. Her gece gözlerine yenildiğim kadınımın teninin kokusuna bulanarak gözlerimi kapıyor, her sabah gül yapraklarının kadifemsi dokunuşlarıyla uyanıyordum. Londra'daki evimiz bizim aşk yuvamızdı. Ben ofisten , Asmin de üniversiteden dönünce, günün geri kalanını evimizde geçiriyorduk. O ev işleriyle ilgilenirken ben de bir an önce bitirip benimle ilgilensin diye ona yardımcı oluyordum. Hiç öyle kılıbık mılıbık demeyin boşuna, eşinden ilgi görmek isteyen adam onun da yükünü de hafifletmeli arkadaş. Ben bunu bilir buna inanırım. İnsan sevdiğine kıyamamalı.

Sadece ben onu değil, o da zaman zaman şımartıyordu beni tabii. Şimdi burada özelimi ortalığa saçmam uygun olmaz gerçi ama...Cicim aylarımızın sonunda cici cici bebeler gelirse hiç şaşmayın derim.

Şimdi iç ses olsa kesin burada bir laf sokuştururdu bana. Mardin'den beri ne pörtlek iç sesi ne de ödlek yazarın sesini duymamıştım ne yazık ki. Tövbe Bismillah! Ben ne yazık ki mi dedim? "Neyse ki" demek istemişimdir heralde. Yoksa iç sesi falan özlediğim yok. Hiiiiç mi hiç özlemedim onu. Benden ırak yazara yakın olsun aman. Ben böyle iyiyim.

Her şeyin bu kadar tıkırında olması beni bazen huzursuz etse de... Mutluydum, hem de iliklerime kadar. Tek derdim zamanın bu kadar hızlı akmasıydı. Bir yarasadan yayıldığı söylenen ve Dünya'yı etkisi altına alan bir virüs salgınını bile dert etmiyordum geçen zamanı dert ettiğim kadar. Öyle ki Mardin'den bir ay diyerek ayrıldığımız fakat iki aya sarkıttığımız Londra kaçamağımızı sonlandırmamız gerekiyordu. Anam iki güne bir arayıp ne zaman döneceğimizi soruyordu. "Fazla üstüme gelme bak hiç dönmem, bu defa da Maldivler'e kaçarım Asmin'le birlikte hiç bulamazsınız bizi." diye anama diklensem de babama söz vermiştim. Dönecektim.

Bir akşam uçak biletlerini internet üzerinden alıyordum ki telefonuma bir uyarı bildirim mesajı geldi.

"Ülkemizde yükselen korona vakaları nedeniyle ülke sınırları kapatılmıştır ve akşam saat 8'den itibaren sokağa çıkma yasağı uygulanacaktır." yazıyordu mesajda İngilizce'de.

Donuk bir yüz ifadesiyle oturduğum yerden doğrulup telefonuma gelen mesajı göstermek için, birincilikle tamamladığı İngilizce kursunun sertifikasını almaya gitmek için hazırlananan Asmin'in yanına gittim hemen.

"Aşkım sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ülkede! Sana da bildiririm geldi mi?" diye sordum şaşkınlık içinde.

Asmin, "Dur bakayım hemen." diyerek telefonunu eline alıp ekran kilidini açtı. Aynı mesaj ona da gelmişti. İkimiz de şok içindeydik. Küçücük bir virüsün insanları eve hapsedebileceğini hiç düşünmemiştik. Böyle şeyleri hep bilim kurgu filmlerinde izlerdik eskiden. Şimdi gerçek olmuştu.

Asmin sertifikasını almaya gidemeyecekti. Galiba Mardin'e de dönemeyecektik. Üzülmüş müydüm buna? Tabii ki hayır. Mardin demek Dağ Çiçeğim'i konaktakilerle paylaşmak demekti, şirketin başına geçmek demekti, ağalığı babamdan devralmak demekti. Peki ben hazır mıydım buna? Değildim elbet. Hep kaçtığım töreleri uygulamak zorunda kalacaktım. Bu ürkütüyordu beni açıkcası. Ama Asmin'in Mardin'i özlediğini biliyordum. Eski zamanlardan bahsederken yeşil gözlerine pırıltılar iniyordu.

                               . . .

Başlarda üç haftalığına ilan edilen karantina gittikçe uzatılıyordu. Tam iki aydır evdeydik. Günün belirli saatlerinde sadece market alışverişi için çıkabiliyorduk. Mardin'e döneceğim için işten de ayrılmıştım. Hiç bir yere çıkamıyordum. Tamamen ev biti olmuştum anlayacağınız. Gerçi doğru söylemek gerekirse bu ev hapsi benim işime oldukça yaramıştı. Artık sadece geceleri değil gündüzleri de sevdiğim kadınla birlikteydim. Hayat eve sığar sloganını adeta yaşıyor ve yaşatıyordum sevdiğim kadına. Dışarda yapabileceğimiz birçok aktiviteyi eve taşımıştım. Dans, film, romantik bir akşam yemeği... Hatta kitap bile okuyordum Dağ Çiçeğime zaman zaman. Geçenlerde okuduğum bir yazıda ünlü bir psikolog insanların genelde böyle sıkıntılı dönemlerden sonra ya boşandıklarını ya da çocuk yaptıklarını yazmıştı. Ben de içten içe sevdiğim kadından bir çocuğum olsun istiyordum artık. Fakat bunu Asmin'le daha paylaşmamıştım. Onun çok başka hayalleri vardı. Mardin'e dönünce üniversiteye başlamak istiyordu. Hayallerinden benim için vazgeçmesini istemiyordum.

İstikamet Londra                                      (Töre Mecburiyetim kitabı)Where stories live. Discover now